Lütfü Caner

Ümmetin yumuşak karnı tarikatlar (5)

Lütfü Caner

Evet, bu ülkede 1960’ta darbe yapan vesayetçi zihniyet, 12 Eylül’den sonra yeni alanlar keşif ederek, millet üzerinde yeni kumpaslar kurmaya başladılar. Neydi bu söz konusu yeni kumpaslar; ülkede Milli Nizamla yükselen İslami  duyarlılığa sahip Milli Görüşün önünü kesmek için, Türkiye’de geçmişte Kur’an’a  ömrünü adamış vefat etmiş değerli bir Alimin ismi çerçevesinde bir cemaatleşme meydana getirilerek ve daha sonraları bu yapılanmayı bir siyasi parti hüviyetine büründürülerek, Necmettin Erbakan’ın kurduğu siyasi partileri zayıflatmaya çalıştılar, fakat kurdukları bütün bu planları işe yaramayınca, 1997’de artık açık açık  baskı ve sindirmeyle 28 Şubat’ta Necmettin Erbakan’ın kurduğu Refah yol Hükümetini iktidardan indirdiler. Türkiye’de darbeci zihniyetlerin son yıllarda açık açık destekledikleri bazı tarikat yapılanmalarının hangi cemaatler olduğunu milletimizin  büyük bir bölümü çok iyi biliyor. Yani vesayetçi zihniyet,  siyasi kurumlar başta olmak üzere her kurumda kendilerine hizmet edecek insanları mutlak bir yerlere getirirler. 

Evet, bu durum 1960 darbesinde sonra hep böyle süre gelmiştir. Türkiye’de  28 Şubat’ta Ali Kalkancı Fadime Şahin olaylarının bazı medya kuruluşları tarafından nasıl tezgahlandığı daha sonara bir bir ortaya çıktı. Yani kısacası darbeci vesayetçi zihniyet  yıllarca kendi çıkar ve menfaatleri için bu milleti her kumpasa inandırmaya çalışmış ve maalesef  2002 ye kadar bunu çok iyi başardılar.

Evet, beş gündür söylemeye çalıştığımız bütün bu sorunların dışında, tarikatları besleyen diğer  önemli bir alan ise, geleneksel rivayet kültürüne dayalı hurafelerle dolu geleneksel İslam anlayışıdır. Bu konuda kimi tarikat çevreleri bir konuyu birileri ile tartışırken, hadislerin sahihlilik, zayıflık veya mevzu  olup olmadığı durumlarına bakmadan, Kur’an ayetlerine karşı rivayet kültürünü körü körüne savunacak kadar illeri gittikleri tartışmalara rastlıyoruz. Çünkü öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bazı kesimlerin nezdinde, bir kişinin Arapça bilmesi, Kur’an okuması ve sarıklı sakallı olması, o kişinin her şeyi biliyormuş anlamına gelmektedir...

Yani zaman zaman öyle hadiselerle karşılaşıyoruz ki; Allah tarafından Peygamber Efendimiz vasıtası ile bütün insanlığa indirilmiş İslam dinine karşı, rivayet ve uydurulmuş hurafelerle dolu geleneksel bir İslami  kültür anlayışı ile karşı karşıya kalıyoruz. Evet değerli okuyucularımız: bütün bu söylemeye çalıştığım konular çerçevesinde, benim mezheplere, bütün tarikatlara ve Hadislere karşıymışım gibi bir anlam çıkarılmasın sakın.. Yani kısacası demek istiyorum ki, Allah tarafında bütün insanlığa indirilmiş dine karşı, birileri tarafından uydurulmuş, hurafelerle dolu geleneksel İslam anlayışının yanlışlığını anlatmaya çalışıyorum...!

Selam ve Saygılarımla 

Yazarın Diğer Yazıları