Lütfü Caner

İNDİRİLEN DİNE DEĞİL, UYDURULAN DİNE İNANDIRILMIŞIZ (3)

Lütfü Caner

İşte maalesef Hristiyan Batı Dünyasının içimizdeki ajanları, son yüz yıldır  bazı tarikatlar ve cemaatler üzerinde, İslami toplum yapımızın içine nüfuz ederek meydana getirdikleri bu parçalanma ile ülkemizi ve milletimizi  ne hale getirdiklerini görüyor ve izliyoruz.. Bugün bu konuyu yazarken, bütün cemaat ve tarikatlara aynı gözle baktığımız zan edilmesin.. Bugün bu yazıyı yazmakta ki Asıl amacımız; yıllardır ipleri birilerinin elinde olan veya sapkınlıklarından dolayı toplumu zehirlemeye çalışan bazı yapılanmaları toplumun gündemine sunmaya çalışmaktır...

Peki, bu durum karşısında neden bir şey yapılamıyor? Evet, maalesef yapılamıyor, çünkü egemen dış güçlerin elinde olan basın ve medya, son yüz yıldır kurmaya çalıştıkları bu çarpık düzenin bozulmaması için, gerçek din adamlarının üzerinde öylesin planlı projeli bir baskı sistemi oluşturmuş ki, nerede gerçek İslami anlatan bir alim ve Kur’an-ı Kerimi anlatan bir din alimi, bir mütefekkir, bir aydın, bir yazar varsa, bunlar toplumda izole edilip her fırsatta bu insanlar suçlanarak toplumun dışındaymış gibi bir algı oluşturup bu gerçek din alimlerinin toplumla bütünleşmeleri için çeşitli engeller oluşturulmaktadır... Maalesef son 95 yıldır dinden imandan bi haber yetiştirilen nesillerimiz de bu konulara pek vakıf olmadıkları için, bu gerçeğin farkında değiller...

Çünkü toplumumuz büyük bir bölümü, iman noktasında, geleneksel mukallit, yanı taklidi bir imanla kendini inanmış sayıyor.. Gerçek tahkiki iman argümanlarının neler olduğunu ve gerçek tahkiki imanın gereklerinin ne olduğunu maalesef büyük bir kesim bilmiyor...

Eğer siz millet olarak, eğitim müfredatınızla 95 yıl boyunca biz yönümüzü batıya döndük, çağdaşlaşıyoruz diye yeni yetişen genç nesilleri imanından, inancından, tarihinden, öz değerlerinde bihaber yetiştirirseniz; işte böyle bir manzarayla ile karşı karşıya kalırsınız...

Yani aklı olan insan oturur şöyle bir düşünür; bu sistemle üniversitede yetiştirdiğim genç,  PKK’ya, DHKPC’ye DEAŞ’a ve daha nice terör örgütlerine ilgi duyuyor ve bu örgütlere katılıp terörist oluyor ve bu ülkenin polisine, askerine, hakimine, savcısına ve vatandaşına kurşun sıkıyor ve şehit ediyor... Peki, acaba biz nereden yanlış yapıyoruz diye insan hiç oturup düşünmez mi?

İşte maalesef içimizdeki dış güçlerin maşaları, gençlikte ve milletimiz de bu düşüncenin oluşmaması içinde, gençliğin ve milletimizin önüne eğlence, içki, kumar, popülizm, şöhret, özgürlük, çağdaşlık gibi bazı kavramlar konularak,  gençliğin düşünmesinin ve gerçekleri idrak etmesinin önüne adeta bazı setler ve bazı bariyerler konulmuştur...

95  Yıldır böylesine çarpık bir milli eğitim müfredatı ile yetişen genç nesillerde, dini, milli, tarihi ve kültürel değerlerine karşı ne kadar milli duyarlılık bekleyebilirsiniz..?

İşte yıllardır böylesine çarpık bir eğitim müfredatı ile yetişmiş olan genç nesillerimiz: maalesef gerçek din alimlerine karşı, mili ve manevi değerlere duyarlı olan aydın, yazar, çizer ve sanatçılara karşı ön yargılı bir şekilde dolduruşa getirilerek, her şey ters yüz gösteriliyor ve toplum kamplara, gruplara, hiziplere bölünerek, böl, parçala yönet taktiklerini rahatça devreye sokuluyor içimizdeki egemen dış güçlerin bizden olan maşaları, kuklaları ve satılmış zihniyeleri tarafından...

Evet, Yüce milletimiz Vatanına, Dinine, Bayrağına ve Milletinin milli ve manevi değerlerine sahip çıkan gerçek din alimlerine, aydınlarına, yazarlarına ve sanatçılarına sahip çıkmadıkça; bu ülkeyi yıkmak ve parçalamak isteyenler; her gün biraz daha hedeflerine yaklaşmaya devam edeler... Saygılarımla  [email protected]

Yazarın Diğer Yazıları