Lütfü Caner

İNDİRİLEN DİNE DEĞİL, UYDURULAN DİNE İNANDIRILMIŞIZ (2)

Lütfü Caner

Değerli okurlarım: kimse beni yanlış anlamasın, ben din uzmanı değilim.. Dini konularda ihtisas sahibi değilim  ve dini konuları anlatmıyorum..

Ben, Allah’ın her Müslümana emir ettiği ibadetlerini yapacak kadar, ancak ilmihali bilgiye sahip  gazeteci yazar bir Müslüman vatandaşım..

Bir gazeteci olarak benim bugün asıl anlatmaya çalıştığım durum; özelikle son yüz yılda ülkemizde ve İslam coğrafyasında, Kur’an ve gerçek İslam anlayışının nasıl yok edilmeye çalışıldığını ve yıllardır bize din diye dayatılan çoğu öğretilerin Kur’an’la, Sünnetle alakası olmadığını ve din diye geleneksel kulvarda yılardır bize din diye anlatılan birçok öğretinin Kur’an’la asla bağdaşmadığını anlatmaya çalışıyor ve gerçek din adamlarının diyanetin artık bu konuda ciddi bir çalışma yapmaları gerektiğini söylemeye çalışıyorum...

Bugün bazı televizyonlarda, REYTİNG uğruna bir din adamı ile her hangi bir siyasi ideolojiyi savunan ve dini konulardan doğru dürüst haberi olmayan bir kimse karşı karşıya getiriliyor ve tartışılıyor... 99’nun Müslüman olduğu bu ülkede, bu yanlış milletimize doğru bir davranış biçimi olarak gösterilmeye çalışılıyor...

Maalesef medyamızın önemli bir kesimi bilerek veya bilmeyerek, bu yanlışı ısrarla sürdürüyor. Örneğin bir futbol ve ya sağlık konusu tartışıldığında, her iki konudan da,  konuların da uzman kişiler çağrılarak tartışılırken, fakat İslami konular söz konusu olduğunda ise, birde bakıyorsunuz bir din adamı ve karşısında İslami konulara da ihtisası olmayan  bir yazar, bir gazeteci veya bir ses sanatçısı çağrılıp tartışılıyor.. Artık diyanet işleri başkanlığı bu konulara ciddi bir şekilde müdahil olmalı ve Gerçek Kur’an-ı ve gerçek İslam’ı bu millete anlatılmalıdırlar...

Bugün toplumda izlediğimiz birçok tarikat ve cemaate baktığımızda; insanları İslam’a değil, kendi tarikatlarına ve cemaat anlayışlarına çağırdıklarını ve her şeyi biz biliriz, bizim dışımızdakiler batıldır, yanlıştır, zındıktır, hatta bazıları kafirdir diye biri birilerine saldırdıklarına şahit oluyoruz...

Kimse kusura bakmasın, bugün Türkiye’de yüz tane tarikat varsa; yüz tane ayrı ayrı İslam anlayışından söz ediliyor... Bu durum karşısında, diyanet işleri başkanlığı olsun veya gerçek din adamları olsun, hiç kimse çıkıp demiyor ki; ( hop beyler, ağır olun bakalım,) sizler ne yaptığınızın farkında mısınız; İslam tek ve son dindir ve Kur’an-ı Kerim son Kitabımızdır.. Nedir sizlerin bu saçmalıkları diye bu karmaşayı meydana getirenlerden bir hesap sormuyor...

Maalesef bazı tarikatlar ve cemaatler de, adeta bir ticarethane gibi hareket ederek, biraz olsun maddi bir güce sahip olup, bir televizyon, bir gazete kurduklarında; siyasi alanlara nüfuz ederek, bu devlet ben yönetmeliyim havasına girerek toplumu parçalara bölüyorlar... (DEVAMI YARIN İNŞALLAH)

Yazarın Diğer Yazıları