Lütfü Caner

Dikey yapılanma dayanışma kültürünü yok ediyor

Lütfü Caner

Zaman zaman toplumda veya çevremizde dikey yapılanmanın olumsuzluklarından söz edilir. Cumhurbaşkanımız özelikle üstüne basa basa belediyelere dikey değil, yatay yapılanmaya gidilmesini, yeşile ve ağaç dikmeye önem verilmesi talimatını verir.

Malatya Orduzulu bir gazeteci olarak,  beni tanıyan çoğu çevrelerin yeşile karşı önemli bir duyarlılığımın olması nedeni ile ve ayrıca ağaç dikme konusunda ki hassasiyetimi ve şehrimizin betonlaşmasına karşı olan duyarlığımı bildikleri için, zaman zaman bana bu konudaki taleplerini, şikayetlerini ve yeşile karşı olan duyarlılıklarını arz ederek bu duyarlılıklarını ilgili merci makamların dikkatlerine arz etmemizi bizden isterler.

Değerli Malatyalı okurlarıma şu gerçeği arz etmek istiyorum: yeşile karşı önemli bir duyarlılığa sahibim. Onun için, yalınız Battalgazi’nin değil, bütün Malatya’mızda ilçe ve beldelerimizin betona dönüşmemesi ve yeşile önem verilmesi için, geçmişte bir nebzede olsa başlattığım bir çalışmanın semeresini Malatya’mızın geçmiş Valilerinden Ulvi Saran ve Vasip Şahin tarafından kabul edilip Beydağı başta olmak üzere 2011 yılına kadar Malatya’nın çeşitli bölgelerine 5 milyon ağacın dikilmesine vesile olduk Malatya Net Haber Gazetesi olarak.

Malatya Valisi Ulvi Saran’ın öncülüğünde erozyonla mücadele, ağaçlandırma ve yeşil kuşak çalışmaları kapsamında Malatya 2009 ve 2010 yıllarında Türkiye’de birinci oldu. Ağacın faydalarını saymaya kalkarsak, sayfalar dolusu yazı yazmamız gerekir. Evet, ağaç dikmenin neden bu kadar Önemli olduğu sorusunun cevabını, Peygamber Efendimiz’in fidan dikmeyle ilgili şu hadis-i şerifinde bulabiliriz. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: 

“Kıyamet kopsa bile, o zaman elinizde bir fidan bulunuyorsa ve onu dikmek için de bir engel yoksa derhal o fidanı dikin.” (Hadis-i Şerif)

Evet, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bu hadis-i şerif, ağaç dikmenin önemini bizlere net bir şekilde anlatmaktadır. Fakat ne yazık ki kentsel dönüşüm adı altında, TOKİ’nin dikey yapılanmasının Türk İslam toplumunun dayanışma kültürünü, mahallelik kültürünü ve ailelerin dayanışma kültürünü ve özelikle şehirlerimizde yeşili nasıl yok ettiğinin toplum olarak halen farkında değiliz.  Zaman zaman bakıyorsunuz; bazı bölgede ağaçlar dozerlerle yok edilmiş ve gökyüzüne doğru gökdelenler yükselmiş. Maalesef bazı kesimler bunu çağdaşlık, medenilik ve modernlik olarak tanımlıyor.

 Peki, gerçekten durum böyle midir?

Benim büyük oğlum 18 katlı bir sitede 12 yıl kirada oturdu. Baba diyor, hep asansörle inip çıktığımız için kimseyi tanımıyordum. Bazen akşamları veya sabahları aşağıda kapıda karşılaştığım bazılarına selam veriyordum, adamlar yüzüme bakıyor sen beni nereden tanıyorsun da selam veriyorsun dercesine tuhaf tuhaf bakıyorlardı?

Bizim Mahallenin imamı Bekir Hoca bir Cuma hutbesinde anlatıyordu: Namaz sonrası cami cemaatinden bir kaç kişi ile oturmuş sohbet ediyorduk.  Bir arkadaşımız, ben bu mahalleye Ataşehir’den taşındım deyince; diğer bir arkadaşımız; sen o güzel semti bırakıp buraya neye geldin be kardeşim deyince; adam şöyle bir dertli dertli ah çekip, yok be kardeşim yok mesele hiçte öyle düşündüğün gibi değil. Ben Ataşehir’de bir gökdelende oturuyordum, bir sabah işe gideceğimde asansörün kapısında arızalı yazıldığını gördüm ve 14 kat aşağı inmem gerekiyordu, mecburen yavaş yavaş aşağı inmeye başladım. İki kat aşağıdaki komşumun kocaman bir plazma televizyonu tek başına aşağı indirmeye çalıştığını gördüm. Bende bir komşuluk vazifesi olarak, komşu yardım edecek kimse yok muydu; ben sana yardım edeyim diye televizyonun bir ucunda tutum ve yavaş yavaş 10 kat aşağıya indirdik. Aşağıda panelvan bir araba hazır bekliyormuş, arabaya televizyonu koyduk ve adam teşekkür edip çekip gitti, bende işime gittim.

Akşam eve geldiğimde,  bizim hanım biliyor musun bey bugün neler oldu? Bende hayrola ne oldu hanım deyince; bizim hanım demez mi; bizim iki kat aşağıya sabah hırsız girmiş, plazma televizyon ve bazı eşyaları çalmış deyince, oturduğum kanepeden adeta tavana fırlar gibi yerimden fırladım, hanım sen ne diyorsun diye öyle bir bağırmışım ki, bizim hanım birden korktu ne oluyor sana bey; niye böyle heyecanlandın deyince: olanları bir bir hanıma anlatım. Evet, ben farkına varmadan hırsıza yardım etmiştim.

Çünkü 23 sene oturduğum bu gökdelende, iki kat altımda oturan komşumu maalesef tanımamıştım.

Ve bu olaydan sonra ben asla bu evde oturmam deyip evi sattım ve böyle mütevazi bir mahalleye taşındım diyordu vatandaşımız..! Selam ve Saygılarımla /  [email protected]
 

Yazarın Diğer Yazıları