Lütfü Caner

Bir Millet Bilge İnsanlarına Ve Âlimlerine Değer Vermedikçe Asla İlerleyemez!

Lütfü Caner

Değerli okurlarım: başkaları ne düşünür, nasıl hareket eder bilmem. Fakat naçizane benim fikrim ve düşüncem; (BİR MİLLET) kendi öz değerleri çerçevesinde, inançta. bilimde, ekonomide, siyasette ve yönettiği toplumu; sevk ve idarede, geçmişte ve günümüzde, kendi bilge insanlarının millet yararına ortaya koydukları değer yargılarına değer vermeden ve bu değerleri dikkate almadan hareket ettikleri sürece asla başarıya ulaşmaları pek mümkün olmamıştır..

Ve özellikle de 18’inci yüz yılda. Avrupa Batı Dünyasında sanayi devrimi veya endüstri devriminin 18. ve 19’uncu. yüzyılda başlamasıyla ve Osmanlı devletinin de yıkılmasıyla, birçok dünya ülkesi kendi öz değerlerinden uzaklaşarak, Batı Avrupa ülkelerinin eksenine girmiş oldular..

Yani 18’inci yüzyılın sonlarından itibaren, İslam dünyası yavaş yavaş inançta, ilimde, bilimde ve devleti yönetme siyasetinde uzaklaşarak, İslami değerlerle kurulmuş olan Osmanlı devleti ve İspanya İslam Endülüs devleti öz değerlerinden uzaklaşarak, inançta, bilimde, ilimde,   sanatta ve devleti yönetme siyasetinde kendi bilge insanlarının İslami kaynaklı bilgi ve değer yargılarını bir kenara bırakarak, Hıristiyan Batı Dünyasın eksenine doğru kaymaya başladılar.

İşte öz değerlerinden uzaklaşarak kendi Müslüman bilge insanlarının İslam’dan kaynaklanan öz değerlerine sırtını dönen tüm milletler, kendi bölgelerinde şu anda parçalanarak Hıristiyan Batı Dünyasının birer sömürgesi olmuş durumdalar.

Acaba biz Müslüman milletler olarak bütün bu olanlardan bazı dersler çıkarıyor muyuz; diye baktığımızda; maalesef halkı Müslüman olan birçok ülkenin yüz yıl geçmiş olmasına rağmen, halen asıl vahametin ve tehlikenin farkında olmadıklarını görüyoruz…

Çünkü İslam dünyasının Emevi saltanatı ile Kur’an’dan,  ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetinden uzaklaştıkları yetmezmiş gibi ve ayrıca İslam’ın Ehli Sünnet çizgisinde olan büyük bilge alimlerinin çizgisinde ve ayrıca 624 yıl 7 kıtaya ferman veren Fatih Sultan Mehmed’in İslam’i kıstaslara göre devlet yönetme çizgisinden de ayrıldıkları için, işte Dünya da Müslümanların geldikleri durum ortadadır..

Mesela biz millet olarak, Türkü ile Kürdü ile Lazı ile Çerkezi ile Arabı ile, gerçek ismi Şemseddin Ahmed Bin İsmail El-Gurâni olan Molla Gurani’nin, Osmanlı Şeyhülislamlarının dördüncüsü olup, Fatih Sultan Mehmet'in hocası ve Osmanlı devrinin ilk Kürt Şeyhülislâmı olduğunu çoğu insanımız bilmemektedir..

FATİH SULTAN MEHMEDDİN HOCALARI:

Fatih Sultan Mehmed’i yetiştiren birçok hocası vardır, fakat üç isim ön palana çıkmaktadır:

1-Ak Şemsettin Türk asılı ve büyük bir İslam alimidir.

2-Molla Gürani Kürt asıllı ve Diyarbakırlı büyük bir İslam alimidir.

3-Molla Hüsrev’in babası Fransız’dır ve kendisi İslam’ı seçmiştir ve ünlü bir İslam âlimidir.

Evet değerli okurlarım: yukarıda isimlerinde söz ettiğimiz büyük büyük alimlerimizin yetiştirdiği FATİH SULTAN MEHMED’İN 6. Yabancı dil bildiğini,  çağ açıp, çağ kapattığını, 2 imparatorluk yıktığını,14 devlet ve 200 küsur şehir fethettiğini bugün ülkemizde ilkokul, ortaokul, lise ve üniversiteyi bitiren kaç kişi bu yukarıda isimlerinden söz ettiğimiz ünlü ve büyük bilge alimlerimizin ve daha bunlar gibi ilimleri ile bugün Dünya üniversitelerin de eserleri ders kitabı olarak okutulan kaç bilim insanımızın ve bilge insanımızın isimlerini bugün çoğu insanımız ve yüksek tahsil yapan genç nesillerimiz biliyor acaba? 

Evet, 624 yıl boyunca (İlahi Kelimetullah) ile Dünya’ya adaletle (FERMAN) veren Osmanlıyı yıkmak için, Selanik’(MASONLAR)  tarafından kurulan (İttihattı Terakki Cemiyeti) vasıtası ile Enver, Talat ve Cemal paşaları oyuna getirerek, iktidar olma hırsı ile Osmanlının parçalanmasını sağladılar..

Evet, yıllardır çeşitli siyasi isimlerle halen aramızda olan ve (biz yönümüzü batıya döndük) diyen elit seçkinci ve kriptolu bazı kesimler, mümkün mertebe bürokrasiyi ele geçirerek, siz seçimleri kazanmış olsanız da, yine hep devlet kurumlarda onların dedikleri olur ve siz iktidar olduğunuzu sanırsınız…

Evet, Türk’ü, Kürdü, Laz’ı, Çerkez’i, Arap’ı Zaza’sı, Roman’ı, Gürcü’sü ve yıllardır bu topraklarda yaşayan çeşitli etnik küçük azınlıklar olmak üzere, top yekûn bir millet olarak, eğer huzurlu ve tam bağımsız, kendi öz değerlerimize uygun bir eğitim, öğretim, bilim, adalet ve inanç değerlerimize saygılı adaletli bir sistemi oluşturmadıkça ve biz yönümüzü (BATIYA DÖNDÜK) sloganı ile bu millete baskı yapıldıkça; hiçbir alanda huzurlu olmamız asla ve asla mümkün değildir.. Milletimiz top yekûn bütün bileşenleri ile mutlaka kendi öz değerlerine dönmeli ve sahip çıkmalıdır... Saygılarımla…

Yazarın Diğer Yazıları