ABD ve Bütün Batı Dünyası Neden Erdoğan'a Saldırıyor? (2)
Lütfü Caner
Evet değerli okurlarım: yazımızın dünkü son bölümünden tekrar konumuza dönecek olursak;
1939’dan itibaren milletimizin mili, manevi, ekonomik, siyasi, sosyal ve bütün kültürel değerlerini yok edercesine ABD ve Hristiyan Batı Dünyası lehine dönen 80 yıllık zulüm, baskı ve sömürü çarkının artık durması gerektiğine inanan R.Tayyip Erdoğan, Hapisten çıkar çıkmaz Türkiye’nin gerçekten (BAĞIMSIZLIK) mücadelesini 2001’de de başlatarak Ak Partiyi kurdu. Evet, R. Tayyip Erdoğan artık 80 yıllık büyük (KUMPASIN) mutlaka bozulması gerektiğine inanıyordu. Çünkü sistemin egemen elitleri tarafında sudan bahanelerle Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi olmak üzere dört defa Erdoğan’ın mensup olduğu siyasi partisi suni gerekçelerle kapatılmış ve kendisi bir şiir okudu diye belediye başkanlığından alınıp hapse atılmış ve siyasi lideri Necmettin Erbakan ise siyasetten 5 yıl yasaklı kılınmış ve siyasetten uzaklaştırılmıştı...
Yani anlayacağınız; 2002’ye kadar 80 yıl boyunca, Türkiye’de devlet bu milletin milli, manevi ve ekonomik değerlerine ve çıkarlarına göre değil, bir avuç seçkin elit zümrenin emrinde oldukları egemen dış güçlerin talep ve isteklerine göre yönetildiğini ve Türkiye’nin asla milli menfaatleri doğrultusunda yönetilmediğini ve Türkiye’nin 80 yıl boyunca 2020’ye kadar alenen sömürüldüğünü R.Tayyip Erdoğan artık açık bir şekilde haykırıyordu...
Benim bu yukarda söylediğim cümlem belki bazılarına göre biraz abartılı gibi gelebilir. İşte buyurun siz değerli okurlarıma çok önemli bir bilgi sunalım: yakın tarihte Kanal D. Tv. de 28 Şubat dönemi paşalarından (Çevik Bir’e) şöyle bir soru soruldu; “28 Şubat döneminde Necmettin Erbakan Hükümetinin ille de istifa etmesi gerekiyormuydu” diye bir soru sorulduğunda; Çevik Bir p aşa aynen şu cevabı verdi: “O, dönemde İsrail ile aramız çok iyiydi, İsrail Necmettin Erbakan Hükümetini istemiyordu” diye cevap verdi. Ve tabi ki, aynı zamanda israil’in ağababası Amerika da, Erbakan hükümetini istemiyordu...
Evet, kabul edersiniz veya etmezsiniz; ama maalesef Türkiye 2002 öncesi üç aşağı, beş yukarı 80 yıl boyunca aynen bu şekilde yönetildi ve Türkiye’nin siyasi manzarası aynen böyleydi. İşte böylesine zorlu, dikenli ve riskli bir dönemde siyaset yapmanın ne kadar zor olduğunu gören R. Tayyip Erdoğan’ın zaman zaman sahada kullandığı bazı argümanlar, çoğu zaman biz bazı insanlara bazen ters gelebilir ve şaşırabilirsiniz.. Mesela Erdoğan’ın “ben (BOP)’un eş başkanıyım” açıklamaları çoğu insanı büyük ölçüde şaşırtmıştır. Çünkü çoğu insan, Amerika’nın Ortadoğu ve Afrika üzerinde ki sömürü çarkını en iyi bilen Erdoğan nasıl olurda böyle bir açıklama yapar diye insanlar tarafından yoğun eleştiriler yapıldı. Hatta bazı siyasi muhalefet partileri de bunu sık sık kullanarak, Ak Parti tabanını mahçup etme yarışına girdiler.. Evet, işte Erdoğan’a karşı olan çoğu çevreler, bu (BOP) argüman üzerinde Erdoğan’a puan kaybettirmeye çalışırlarken, bakınız bir dönemin Amerikan dışişlerİ bakanı (Condoleezza Rice) daha sonraki yıllarda nasıl bir açıklamada bulundu:
“Amerikan’ın eski dışişleri bakanı Condoleezza Rice’ın 7 ağustos 2003’te Washington Post Gazetesinde yayınlanan yazısında şöyle bir başlık vardı.. “Transforming The Middle East – Ortadoğu’yu dönüştürmek.” Condoleezza Rice bu yazısında Fas’tan Basra Körfezi’ne kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların içinde olduğunu vurgulamıştı...”
Evet, işte Erdoğan bu tehlikeyi görmüş ve ustaca stratejik bazı hamlelerle (BOP) projesini işlevsiz ve kadük bir duruma düşürerek geçersiz kılmayı başarmıştı... Daha sonraki yıllarda, 2005 ve 2009 arası Amerikan dışişleri bakanı olan, (Condoleezza Rice) bu durumu fark etmiş ve aynen şöyle bir açıklamada bulunmuştu: “Erdoğan (BOP) projesi konusunda bizi kandırdı ve BOP’u işlemez hale getirdi,” diye bir açıklamada bulunmuştu...
Evet, gerçekten Ak Parti Lideri ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın R. Tayyip Erdoğan, ben BOP’un eş başkanıyım derken, diğer bir yandan ise çok ince bir siyasetle BOP projesinin tehlikesini farkına varmış ve akıllı siyasi bir manevra ile Amerika’nın Ortadoğu ve Afrika üzerinde uygulamayı düşündüğü BOP sömürü projesini akıllı bir strateji ile işlevsiz kılarak uygulanamaz hale getirmişti...
Ve Erdoğan’ın diğer stratejik bir başarısı ise; İsrail’in 82 yıllık rüyası olan Kürt devleti kartı maskesi ile PKK terör örgütünü kullanarak sınırımızda kurmaya çalıştıkları ikinci büyük İsrail Projesini, Erdoğan yerle bir etti...
Ve yine önemli diğer bir konu ise; Suriye üzerinde Amerika, Rusya ve Esed'i destekleyen İran’ın bazı çıkar ve menfaatlerine rağmen; Türkiye Suriye politikasında ağırlığını kullanarak Türkiye’nin geleceği için, yukarıda sözünü ettiğimiz ülkelere meydanı boş bırakmadı Erdoğan. Suriye’nin yarın ne olacağı konusuna gelince, bu ap ayrı bizim dışımızda başka bölge ülkelerini de ilgilendiren ortak bir tartışma konusudur...
(DEVAMI YARIN İNŞALLAH )