Lütfü Caner

80 yıl boyunca vesayet ve algı ile yönetildik!

Lütfü Caner

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu 1923’ten 1938 kadar, savaştan yeni çıkmış bir millet olarak tüm imkanlarımızla milletimiz ayağa kalkmanın çabası içerisine girdi ve ülke genelinde kıt imkanlarla bazı fabrikalar kuruldu ve hatta Mustafa Kemal Atatürk, 1931 de Kayseri’de Uçak Fabrikası dahi kurmayı başardı. Eğer o, uçak fabrikası bu güne kadar devam ettirilip geliştirilseydi ve geçen süreçte daha da modernize edilseydi, Türkiye şimdi hava savunmasında ve Uçak üretiminde Dünyanın ilk beş ülkesi arasında gelişmiş bir ülke olacaktı...

Fakat maalesef, Mustafa Kemal Paşanın vefatından sonra iktidara gelen İsmet İnönü; Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı Uçak Fabrikasını geliştirip daha da  modernize edeceği yerde, bazı gerekçelerle bu söz konusu Atatürk’ün kurduğu uçak fabrikasını çeşitli entrikalarla kapatırdı ve onunla da yetinmeyip, bu alanda çeşitli çalışmalar yapan Nuri Killigil, Vecihi Hürkuş  gibi diğer bazı müteşebbisleri de İsmet İnönü bir şekilde  saf dışı bırakmayı başardı ve Türkiye’yi Amerika ve Batının sömürgesi durumuna düşürdü...  Evet, 1950’ye kadar milletimiz üzerinde kurulan tek parti vesayeti milletimizi  o  kadar canından bezdirmiş olacak ki, 1950’den  milletimiz Demokrat Parti iktidarı ile adeta bir nefes aldı ve ülke genelinde hızlı bir kalkınma süreci başladı ve Demokrat parti ard arda 3 defa seçim kazanarak tek başına iktidar oldu... Fakat bu durumu kendine yediremeyen tek parti vesayet elitleri ne yapıp edip  öğrenci eylemleri ile daha değişik siyasi ayak oyunları ile süreci 1960 askeri darbesi ile merhum Başbakan Adnan Menderesi İdam etmeyi başardılar..

Evet, Merhum Adnan Menderes ve iki bakanını inat ve siyasi intikamla ŞEHİT eden aynı vesayet zihniyeti, 30 yıl sonra dönüp dediler ki, “ey millet kusura bakmayın, meğerse Başbakan Adnan menderes ve arkadaşları suçsuzmuş,  biz bunları boşuna idam etmişiz” diyerek adeta bu milletle dalga geçercesine iadeyi itibar ediyoruz diyerek kabirlerini İmralı adasından, vatan caddesine naklederek işledikleri cinayeti örtbas etmeye çalıştılar... Peki  yıllardır süregelen bu darbeci vesayet sistemi bitti mi; hayır bitmedi. Devlete hakim olan vesayetçi zihniyet bulundukları kurum ve kuruluşlarda asıl yüzlerini gizleyerek millet üzerindeki baskı ve vesayetlerini her 10 yılda bir çeşitli darbelerle bu millete göstermeyi sürdürdüler...

Evet, 1960 darbesi, 12 Mart 1971 Darbesi, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat Postmodern darbesi ile 2002’ye kadar vesayet, baskı, sindirme ve ellerindeki bazı yazılı basın ve görsel medya ile algı operasyonları ile vesayet sistemlerini  sürdürdüler. Fakat üç Kasım 2002 seçimleri ile “milletimiz yeter artık yeter” diyerek, öyle bir ders verdi ki; içeriden ve dışarıda 80 yıldır Türkiye’yi sömüren baskıcı vesayetçi zihniyet neye uğradığını şaşırdı...  Mesela Almaya dışişleri bakanı aynen şöyle diyor: “biz eki Türkiye yöneticilerine ne söylersek  hemen itirazsız kabul edip imzalıyorlardı. R. Tayyip Erdoğan’a hiç bir şeyi kabul ettiremiyoruz” diyerek serzenişte bulunuyordu. Adam doğru söylüyor; çünkü 80 yıl boyunca bu ülkede bazı iktidarlar iktidarda kalabilmek için  vesayetçi güçlere direnmektense; içeride ve dışarıda kendilerine her ne dayatılırsa kabul edip iktidarlarını sürdürmeyi seçtiler. Durum böyle olunca da 2002’ye kadar, içeriden ve dışarıdan birileri Türkiye’nin kaynaklarını sömürmeye devam etti..!

Selam ve Saygılarımla.../ [email protected]

Yazarın Diğer Yazıları