Lütfü Caner

25 HAZİRAN SABAHI AK PARTİ DÜŞERSE NE OLUR (2) ?

Lütfü Caner

Evet, dünkü  yazımızda konuyu bıraktığımız yerden devam edecek olursak,  Amerika ve Batı Dünyası, Türkiye’nin Avrupa ve Ortadoğu arasında bu stratejik noktada adeta bir köprü olduğu bu coğrafya da, Türkiye  başta olmak üzere asla kalkınmış bir İslam ülkesi istemiyorlar.. Son yüz yıl boyunca nasıl ki bu coğrafya da ülkeleri biri birleri ile savaştırıp İsrail karşısında, çıkar ve menfaatleri doğrultusunda güçsüz ülkeler yaptılar ise, aynı senaryonun değişik bir versiyonunu da Türkiye’de sahnelediler. Türkiye de her 10 yılda bir yapılan darbeler ve siyasi kargaşaların hiç birisi kendiliğinde olmadı ve hepsinden Amerika’nın dahili vardır...

Çünkü  son yüz yıldır Ortadoğu ve Türkiye’ye  savunma  başta olmak üzere, salah ve çeşitli  teknolojiler satan, ihracat yapan Amerika ve Batı Dünyası, Türkiye ve İran’ın kalkınmasından son derece rahatsızdırlar.. 15 Temmuz asla basit bir darbe girişimi değildir., 15 Temmuz resmen Türkiye’yi işgal etme girişimiydi fakat yüce milletimiz adeta çıplak elleriyle bu Amerikancı darbeye direndi ve fırsat vermedi...

Yani anlayacağınız; Amerika, İsrail ve Batının 40 yıllık FETÖ planı boşa çıkmış oldu.. İşte Amerika ve Hristiyan Batının, 15 Temmuz’dan bu yana her fırsatta  R. Tayyip Erdoğan ve Türkiye’ye saldırmalarının asıl nedeni, bu söylediğimiz gerçeklerdir..

Evet, 25 Haziran sabahı Ak Parti iktidardan düşerse ve R. Tayyip Erdoğan kaybederse ne olur?

İşte buyurun kısaca şöyle bir asıl gerçekleri görmeye çalışalım: 25 Haziran sabahı Ak Parti ve MHP, BBP ile yapılan cumhur ittifakı İktidardan düşerse; bu milletin inancından, milli ve manevi değerlerinden, geçmiş milli tarihinden rahatsız olan birileri; 1937’den bu yana dillerine doladıkları (“laiklik”) kavramını kendi çıkar ve menfaatlerine göre yorumlayarak,  yine bu millette zulüm ve işkence yapmaya devam edeceklerdir...

Yine başörtü zulmü başlayacak. İmam Hatipler kızağa çekilecek ve elde edilmiş hakları yine yasaklanacak. Biz yönümüzü batıya döndük diyerek yine bazı kesimler Kur’an Kurslarına yasaklar getirilecekler. Milletimizin, gençlerimizin milli ve manevi değerlerinden, gerçek tarih, kültür ve öz değerlerinden uzaklaşması için, eğitim müfredatında sinsi baskı ve zulümler sergilenecek...

Vatandaş bütün bu haksızlıklara karşı çıktığında ise, biz yönümüzü batıya dönmüş bir milletiz, Avrupa birliğine girmek için bu reformları yapmak zorundayız diyecekler...

Faizler yine 2002 öncesi gibi, bankaların ve para baronlarının istekleri doğrultusunda serbest bırakılacak ve düzenlenecek. Enflasyon başına alıp gidecek. Devletin bütün kurumları adeta talan edilecek...

Türkiye’nin son 15 yılda yaptığı 75 yerli sanayi yatırımları çeşitli bahanelerle tek tek kapatılacak ve Türkiye yeniden Amerika ve Batıya güdümlü hale getirilecek.  2002 öncesinde olduğu gibi, CIA ve İsrail istihbaratı yeniden bizim bütün sırlarımıza vakıf olup bizi yönetecekler. Yani kısacası, bir yüz yıl daha Amerika ve Batının kölesi olup, onların her dediğini yapmaya devam edeceğiz...

Evet, dostlar: asıl mesele R.Tayyip Erdoğan meselesi değildir. Asıl mesele, son yüz yıldır sömürdükleri Türkiye’nin, 2002’den itibaren Amerika ve Batıya dur diyerek bir mesafe koyması ve ayrıca R. Tayyip Erdoğan’ın bölgemiz üzerinden son 200 yıldır oynanan bazı oyunları bozmasıdır...

Evet dediğimiz gibi,  24 Haziran sıradan siyasi partiler arasında yapılan normal bir siyasi seçim olmaktan ziyade, asıl gerçek, 15 Temmuz’da bu ülkeyi parçalamak isteyen Amerika, Batı ve İsrail ile Milletimiz arasında devam eden ikinci bir kurtuluş savaşı mücadelesidir.. Çünkü yıllardır sömürdükleri Türkiye'yi yeniden ele geçirmek için, onların çıkar ve menfaatleri gereği, R. Tayyip Erdoğan ve Cumhur ittifakının mutlaka kaybetmesi gerekir onların çıkar ve menfaatleri gereği.

İşte asıl bütün mesele budur dostlar...

Saygılarımla. / [email protected]

Yazarın Diğer Yazıları