Hamza Atlı

İnsanlık katlediliyor!

Hamza Atlı

Artık köy yolu dahi olsa "otostop" çeken birini aracımıza alamıyoruz. 
Yoldan geçen "ihtiyacım var" diyen birine güvenip yardımcı olamıyoruz.
Yerde kıvranan birini görsek hemen şüpheleniyoruz.
Çünkü bizi insan olmaktan soğutan "insana benzer mahlûklar" türedi.
Onlar türeyince insanlık tükendi!
Artık birine borç bile veremiyoruz.
Çünkü sözümüzde durmuyoruz.
Hasılı hemen her değeri yitirdik!
Veyl olsun bizlere...
Eyvahlar olsun halimize...
İzmir'de taksicinin katli ülkede epeyce konuşuldu.
Tek suçu soğukta üşüyen birini aracına almasıydı.
Çocuklarına rızık temin ederken o canından, biz ise insanlığımızdan olduk!
Şu hikâyeyi iyi okuyun!
Okuyun ki insanlık öldü dedirtmeyin!
"Sıcak bir yaz günüydü. Devesinin üzerine binmiş, ıssız çöllerde yolculuk yapmakta olan bir bedevi, yorulunca biraz oturup dinlenmeye karar verdi. Uzaktan güçlükle yürüyen, dudakları susuzluktan kurumuş bir adam yanına geldi.
Adam bedeviyi görünce hemen "su" dedi.
Çok yorulmuş ve çok susuz kalmış olacak ki adam acele edercesine: “Ne olur biraz su!..” diye ekledi!
Susuzluktan mecâli kalmayan, hararetten dudakları çatlamış adam, hal ve tavırlarıyla durumun ciddiyetini göstermek istercesine davranışlar sergilemeye başladı. Kendisine acındırarak, vaziyetinin kötü olduğunu anlatmaya çalıştı ve zor hareket eden diliyle tekrar şöyle söylendi.
“Uzun süredir yollardayım; çok ama çok susadım. Ne olur biraz su!..”
Bedevi, adamın haline baktı ve acıdı. Çölde yolculuk esnasında kendisinin de en büyük ihtiyacı olan su kabını derhal devesinden alıp o adama uzattı. Adam suyu içince gözü açıldı, dinçleşip kendine geldi. Fakat tam o sırada, beklenmedik bir harekette bulundu. Birden, ani bir hareketle bedeviyi itti ve yere düşürdü. Sonrada devenin üzerine atlayıp kaçmaya başladı.
Bedevi neye uğradığını şaşırmıştı. Bu adamın yaptığına ne demeliydi? 
İyilik yaptığı adamdan kötülük görmüştü. Telaş ve heyecan içerisinde, şaşkın bir vaziyette donup kaldı. Ne yapacağını bilemedi. Hırsızın arkasından hayretle ve şaşırmış bir vaziyette bakarken birden hırsızın peşinden koşmaya başladı. Fakat ne çare?
Hırsız deveyi koşturarak uzaklaşıp gitmişti. Aralarındaki mesafe bir hayli açılmıştı. Hava da çok sıcaktı. Ona yetişmesi mümkün değildi.
Bedevi, ona ulaşmaktan ümidini kesince arkasından şöyle seslenmeye başladı;
-Dur!.. Bir dakika dur!..” 
Bir çift sözüm var sana!..
Adam bedevinin sesini işitiyordu. Fakat hiç aldırış etmiyordu. Üstelik deveyi daha süratlendirerek yoluna devam ediyordu.
NE OLUR BU MESELEYİ KİMSELERE ANLATMA!
Çaresiz kalan bedevi, adamın arkasından hem koşturuyor hem de sesleniyordu;
“Ey hırsız, tamam!.. Deveyi al git, ama sakın bu olayı kimselere anlatma!..”
Hırsız bir an duraksar gibi oldu. Çünkü bedevinin bu isteği tuhafına gitmişti. Kendi kendine “Acaba yanlış mı duyuyorum?” dedi. Kulağına gelen sesi iyice dinledi. Ses ve söz aynıydı;
“Ey hırsız!.. Tamam!.. Deveyi al git, ama sakın bu olayı kimselere anlatma!..”
Bu ne demekti? Bedevi niçin “Kimselere anlatma!” diye sesleniyordu?
Bu isteği tuhaf bulan hırsız, devenin süratini kesti. Hafif durur gibi yaptı. Bedevinin kendisine sesini duyacak kadar yaklaştığını görünce ona;
–Niçin kimseye anlatmayayım? diye sordu.
Bedevi ona insanlık adına bir ders vermek isteyerek şöyle dedi;
–Eğer sen bu hadiseyi insanlara anlatırsan, bu yaptığın yanlış hareket her yere yayılır. İnsanlarda iyilik yapma, yardım etme duyguları körelir.
Kalblerdeki şefkat ve merhamet hislerinin zayıflamasına, hatta yok olmasına sebep olur. O zaman insanlar bir daha muhtaç, garip, yolda kalmış kimselere yardım etmez hale gelir. Issız çöllerde yolculuk yaparken ihtiyaç içinde susuzluktan kıvranan bir yolcu görseler hiç ilgilenmezler. Görmemezlikten gelirler. Bu ise insanlık adına büyük bir kötülük, hatta düşmanlıktır.
Vesselam...

Yorumlar 1
Merve 15 Şubat 2024 15:26

Hocam böyle şeyler görünce kimseye söylemeyelim mi yani bunu mu demek istiyorsun sayın hocam kalemine sağlık yine kitabın ortasından yazmışsın????

Yazarın Diğer Yazıları