
Depremden ders almayan zihniyet!
Hamza Atlı
Doğusundan batısına...
Beşik misali sallanıyor memleket.
Ege denizindeki hareketlilik sürerken Ankara'da 3'ün üzerinde bir deprem meydana geldi.
Akabinde Malatya Pütürge.
4.4 lük bir deprem...
Yer sürekli sallanıyor.
Yerin üstündekiler aldanıyor!
Tedbir almak yerine "kaderi" suçlayıp kolaya kaçıyor!
Doğa, insanlara karşı ne bir düşman ne de bir müttefiktir.
Kendi döngüsünde hareket eden bir güçtür. Ancak bizler, defalarca aynı acıyı yaşamamıza rağmen halâ yeterli dersleri çıkarmıyor, ihmalkârlığın bedelini insan canlarıyla ödüyoruz.
Malatya’da meydana gelen son deprem, bir kez daha şehirlerimizi ne kadar kırılgan hale getirdiğimizi gösterdi.
Türkiye, aktif fay hatları üzerinde bulunan bir ülke ve bu gerçekle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.
Ancak gerçeklerle yüzleşmek yerine geçici çözümler, göstermelik önlemler ve felaket sonrası yapılan hamasi açıklamalarla yetiniyoruz.
Depremden sonra “devlet tüm imkanlarıyla seferber oldu” cümlesini duymaktan bıktık. Asıl önemli olan, deprem olmadan önce ne yapıldığıdır.
Malatya’da yıkılan ya da ağır hasar alan binaların çoğunun 6 Şubat 2023 depremlerinden sonra sağlamlaştırılmadığını, bazılarının alelacele yapılan denetimlerle “oturulabilir” raporu aldığını görüyoruz. Peki, bu ihmalkârlığın hesabını kim verecek?
Deprem bölgesine baktığımızda, çarpık kentleşmenin, imar affının ve denetimsizliğin yıllardır bir kader gibi kabul edildiğini görüyoruz. Oysa sağlam zemin etütleri, doğru mühendislik uygulamaları ve sıkı denetimlerle felaketlerin boyutunu en aza indirebiliriz. Ama her seferinde “kader” diyerek sorumluluğu üstümüzden atıyoruz. Kader, bilimle ve akılla önlenebilir felaketlere bahane olamaz.
Bir diğer eleştiri noktası ise afet sonrası yönetim. Depremin hemen ardından yardımların gecikmesi, koordinasyon eksikliği ve insanların saatlerce enkaz altında beklemek zorunda kalması bir yönetim zaafiyetidir. Neden hâlâ yeterli arama-kurtarma ekiplerimiz, sahada organize olmuş lojistik ağlarımız yok? Neden her depremde aynı plansızlığı yaşıyoruz?
Sonuç olarak, Malatya depremi, Türkiye’de depreme hazırlıksızlığın, plansızlığın ve umursamazlığın acı bir göstergesidir. Artık toplum olarak sorgulayıcı olmalı, yöneticilerden hesap sormalı ve bilimi rehber edinerek geleceğimizi planlamalıyız. Aksi halde bu ihmalkârlığın bedelini ödemeye devam ederiz, hem de en ağır şekilde...
Rabbim afetlerden muhafaza etsin…