Hakan Ertürk

Dost mektupları-3

Hakan Ertürk


        Sevgili Dost,
“Hayat, direnmektir. Hayat, umut etmektir.” desem, bana hak verir misin? 

Evet, insanoğlu kendisine sunulan şu hayatta nelere direnmiyor ki… Ve yine aynı insan, bir an olsun umutsuz edebiliyor mu ki? Hem zaten, umudun bittiği yerde ölüm beliriyor. Biz, Müslüman’ız elhamdulillah. “Müslüman” demek, “umut” demektir. Umudunu asla yitirmeyen kişidir Müslüman. Şartlar ne kadar zorlarsa zorlasın, rüzgâr ne kadar tersten eserse essin, hiçbir durumda duruşu değişmez Müslüman’ın. Çünkü o, öyle bir ilaha kulluk edeceğini ilan etmiş ki o ilahın yanında imkânsıza, olmazlara asla yer yoktur. İmkânsızı mümkün kılan bir ilahın kulu, hiç umudunu yitirir mi?

İnsanı, bir gül tomurcuğuna benzetiyorum kadîm dost. Bir süre sonra koparılacağını, solacağını yahut kırılacağını bile bile tüm güzelliğiyle arzıendam eden bir gül tomurcuğuna… İnsan da reddedileceğini, terk edileceğini yahut beklediklerinin gelmeyeceğini bile bile; evet, böyle bir hayatı yaşama ihtimaline rağmen, hayâllerinin en güzeliyle bekler yarınları. 
Öyle ya… Hayat, direnmektir… Hayat, umut etmektir…

Gül, solup gitse de kıymetbilmez bir el onu koparıp atsa da zihinlerdeki gül algısı nasıldır? Gül; güzelliğin, masumiyetin, temizliğin, sevginin, vs. her güzel kelimenin içinde kendine bir yer edinmez mi? Bunun sebebi, her şeyi göze alarak, bedel ödemeye en baştan razı  olarak var olan güzelliğini insan başta olmak üzere tüm canlılara sunması değil midir?

İnsanoğlunun, bir gül tomurcuğundan bile öğreneceği birçok ders olduğunu düşünüyorum. Karşılaşabileceği tüm olumsuzluklara rağmen, özünde var olan güzelliği -ki bu güzellik, İslam’ın güzelliğidir- en güzel biçimde sergilemesini bilmelidir insan. Gül gibi solsa, kırılıp varlığına son verilse, yine de sonuç itibariyle zihinlerde bir gül misali, güzellikle anılacak ve hayırla yaşayacaktır. Yeter ki direnmesini bilsin ve neye, niçin direndiğini fark etsin. Yeter ki bir hoş sadâ ile terk-i dünya eyleme şuurunda yetişsin. 

Sevgili Dost,
İnsan, bir gül tomurcuğuna benzediği gibi, eklere de benzemektedir. Hani şu kelimelere gelen yapım ve çekim ekleri var ya… İşte bu eklere benzetiyorum insanı. 

Kimi insanlar, yapım eki gibidirler. Eklendikleri hayat yahut hayatlar, baştan başa değişir. Kimisi de çekim ekine benzer. Ne bir hayata girişleri ne de o hayattan gidişleri bir şey değiştirir.

Sevgili Dost,
Ben, bu hayatta yapım eki olmak arzusundayım ama bir gül gibi… Zira, hayatta  her ne kadar güller varsa da dikenler de var. Dileğim odur ki diken olup muhataplarıma acı vermeyeyim; gül olup insanlara güzellikler ve hayırlar sunayım. Güzellikler eklemek istiyorum hayatıma ve hayatlara… İslam’ın güzelliğini, evvela kendime ve sonrasında ise eklendiğim hayatlara bir nakkaşın ince işçiliği gibi  işlemek istiyorum.

Kadim Dost
Umutla ve sabırla bekliyorum beklediğim her şeyi. Helalinden direniyorum. Zira sabır da direnmektir, hayat gibi… Bu yolda ilerlerken, ardım sıra güzellikler serpiştirmeye gayret ediyorum. Bir gül gibi solup gidince, zihinlerde hayırla yâd edilirsem şayet, işte o vakit hayat cümlesinde doğru bir ek olmuşum demektir.

Rabb’im, hayat boyunca muhatap olduğumuz tüm insanları bizim için, bizi de onlar için hayırlara vesile kılsın. (Amin)

Vesselam…
 

Yazarın Diğer Yazıları