Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

BAŞKA GÖZLERLE RAMAZAN KESKİN HOCA 1

Kıymetli Dost,

Ramazan Hoca’yla geçen on iki senemden birkaç hatıramı ve bu hatıralar üzerinden Hoca’mı sana anlatmaya çalıştım.

Hatıralar seninle paylaşıldığı gibi önemine binaen gazetede de parça parça yayımlandı. Yayımlandıkları sırada bazı telefonlar aldım. Telefon edenlerin de Hoca’yla hatıraları varmış ve bunları mümkünse paylaşmamı istediler. Ben de kendilerini kırmamış olayım ve Hoca’yla olan hatıralarını hem seninle hem de gazetenin okurlarıyla paylaşayım.

Nevzat Övüt aramış, şöyle bir hatıra paylaşmıştı:

“Bir dönem maddî olarak ciddi sorunlar yaşadım. Epey de borçlandım. Ben bunalımlı bir ruh hâliyle ayakta kalma mücadelesi verirken bir gün Ramazan Hoca bana dedi ki: “Bu kadar kendini yıpratmaya değmez. Bizim eve git, yengenden arabamın anahtarını iste. Arabayı götür, sat. Borcunu öde.” Tabii ki ben söyleneni yapmadım ama Hoca’nın o desteğini de hiç unutmadım. En yakınımdakiler, en zor zamanımda beni görmezden gelirken Ramazan Hoca bana el uzattı. Hem de çok samimi ve ciddiydi. Allah kendisine rahmet eylesin.”

Evet, bu bana anlatılan hatıralardan ilkiydi. İkincisi de yine Malatya’da ikâmet eden bir Müslüman tarafından aktarıldı. Bu kardeşimiz şu hatırasını paylaştı:

“Bir gün namazdan çıkıp Hoca’nın ofisine geçtik. Hoca’yla muhabbete başladık ki biri geldi ve Hoca’ya: “Hoca’m, bana bir inek lazım.” dedi. Önce bir şaşkınlık, sonra bir gülüşme oldu. Hoca ve inek ne alâka, diye düşündüm. Hoca, kendisinin bu işlerden anlamadığını ama biraz beklerse birazdan birinin geleceğini ve o kişinin bu konuda kendisine yardımcı olabileceğini söyledi. Velhasıl adam gittikten sonra Hoca bize hitaben dedi ki: “Hoca, vatandaşın ineğiyle bile ilgilenmelidir.” Hoca’nın bu tavrı beni hem şaşırtmış hem de etkilemişti.”

Bir başka Müslüman da demişti ki:

“Bir gün Hoca’nın yanında birilerinden bahsedildi. Bu kişiler hoş olmayan şeyler izlemişler. Hoca dedi ki: “Bu insanlar, o şeyleri izledikten sonra evlenmeye ihtiyaç duyarlar mı? Müslümanlar, böyle çirkin işlerden vazgeçmeliler.” Bu da Hoca’nın günahlara karşı tavrını gösteriyor.”

Hoca ile birçok hatıraları olduğunu ve bunlardan bir kısmını paylaşmak istediğini söyleyen bir diğer kişi de Mehmet Balkı abimizdi. Namıdiğer Cinoğlu Hazretleri. Hoca’m, kendisine hep böyle hitap ederdi. Paylaşılmasını istediği hatıraları şunlardır:

“Ramazan Keskin Hoca hem cesur hem cömert hem de merhametliydi. Birçok İslamî özellikleri kendi bünyesinde toplanmıştı. Ben buna şahidim. 2000 yılında zindanda çıktığımda adımız “Hizbullah” idi. Ben bu davadan zindana girmiştim. Çıkınca herkes korkudan bize kapılarını kapattı. Maddî ve manevî ilişkilerini kesti. Ramazan Keskin Hoca’m ise meşrebimiz farklı da olsa mağduriyetimden ve mazlumiyetimden dolayı 22 yıl boyunca maddî ve manevî olarak beni kolladı. Her fırsatta “Çayımız hazır, müsaitsen buyur gel. Babamın evinin önündeyim.” derdi. Gittiğimde günübirlik kültürel dersler yapar, kendisinden istifade ederdik.

Bazen cenazelere kendisiyle birlikte götürürdü. İşimden dolayı her zaman olmasa da zaman zaman birlikte giderdik. Bana özel bir ilgi ve alâka gösterir “Sen bedel ödemiş bir adamsın. Senin herkesin cenazesine gitmen gerekir.” derdi.

Bir gün bana “Yola çık, seni alacağım.” demişti. Ben arabaya binerken rahmetli yenge hanım da arka koltukta oturuyormuş. Bana dedi ki “Cinoğlu, yengen arkada oturuyor.” Söylemek istediğim odur ki eşiyle birlikte gittiğinde bile beni ihmal etmezdi. Birçok insan “Ramazan Hoca sana niye bu kadar değer veriyor?” diye sorardı. Mescitte olsun başka yerlerde olsun, karşılıklı konuşmalarımızda genelde beni takdir eder ve hak verirdi. Bazı arkadaşlar “Cinoğlu’nu neden bu kadar seviyorsun? Niçin bu kadar değer veriyorsun?” dediklerinde o, “Cinoğlu bedel ödemiş biridir.” derdi. Kendisi bu hususta çok hassastı. Hangi mezhepten, hangi meşrepten olursa olsun bedel ödeyen tüm Müslümanlara değer verirdi. Onlara ayrı hürmet ederdi.

(Devam edecek inşallah)

Yazarın Diğer Yazıları