Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

APTAL PUMA

        Değerli Dost,

Bu mektubumda sana pumaların bir özelliğinden bahsedeceğim, kalemimin gücü yettiğince…

Puma, dağ aslanı olarak da bilinen ve kedigiller familyasında yer alan yırtıcı bir hayvan… Mektubumu pumaların fizikî özelliklerini sıralamak için kaleme almıyorum. Ben pumaların başka bir özelliği üzerinde durmak istiyorum. İşte o özellik:

Allah, pumalara öyle bir karar mekanizması bahşetmiş ki bu karar verme mekanizmasını kullanarak pumalar dahice sonuçlar elde ediyor. Pumalar, avlarını yakalamak için gerçekleştirecekleri koşunun süresini ve bu sürede harcayacakları enerjiyi, avlarının cüssesine göre ayarlarlar. Yani bu nedir bilir misin? Pumaların bir ceylanın peşinden koşturduğu süre ile bir tavşanın peşinden koşturduğu süre aynı değildir. Pumalar için aslolan, avdan elde edeceği enerji miktarının, koşarken harcadığı enerji miktarından her zaman fazla olmasıdır. Aksi takdirde puma, avın peşinden koşmayı bırakır. Yenilgiyi kabullenir ve yeni avlara doğru yol alır.

Buraya kadar anlattıklarım, başlıkla hiç de uyum arz etmiyor değil mi? Böylesine üstün bir karar verme mekanizmasına sahip olan ve bir hesaplama dehası olan puma için “aptal” ifadesini kullanmak aptallık olsa gerek. Aslında aptal olan, puma değil. Başlık, bir sendromun adı. “Aptal Puma Sendromu” diye bir sendrom var. Pumaların avlanırken izledikleri yöntemin tam zıddını yapan insanlar için kullanılan bir tabir…

Bazen küçücük bir şey elde etmek için insanoğlu o kadar çok çaba sarf eder ki amacına ulaştığında hedeflediği şeye sahip olmanın hazzını alamaz bile.

Şöyle bir düşünsen senin de peşinden koşup durduğun ama sahip olduğunda “Bu muymuş?” dediğin en az bir şey mutlaka olmuştur.

Ah bir becerebilsek gerektiği kadar değer vermek gerektiğini… O ayarı bir tutturabilsek… Bir tavşandan gelecek kadar enerji için bir ceylanı avlayacak kadar enerji tüketmenin anlamsızlığına kendimizi bir ikna edebilsek… Yüreğimizi acıtan şeylerin bazılarının, lüzumsuz koşuşturmalar olduğunu anlayabilsek…

Başarmanın, sahip olmanın, hedefe ulaşmanın mutlak mutluluk getirmediğini bunlara ulaşırken feda ettiklerimizin çokluğuna bakınca anlayabiliriz.

Kâh bir nesne kâh bir insan, hiç fark etmez. Arzu ettiğimiz şey, hayâllerimizi süsleyen güzellik her ne olursa olsun tüm bu isteklerimiz, onları elde etmek için ortaya koyduğumuz bedelin fazlasını bize iade etme potansiyeline sahip olmalıdır. Eğer değilse peşinden koşmanın tek bir izahı kalıyor: Aptal Puma Sendromu.

 Biz Müslümanlar, dünya-ahiret dengesini de buna göre belirlemek mecburiyetindeyiz. Tüm enerjimizi dünyalık elde etmek için tüketirsek o peşinden koştuğumuz dünya, ahiretimizin ziyanına sebep olabilir.

Hülasa; insan, etrafında yaşayanlara ve yaşanılanlara ibret nazarıyla bakabilse ne muazzam dersler çıkarır. Bir pumadan böyle değerli bir ders çıkardığı gibi…

Rabb’imizin kevnî(yaratılışla ilgili) ayetlerini saymakla bitiremeyiz. Onların bize anlattığı ve öğrettiği derslerin birçoğunu ise belki hiç bilemeyeceğiz. 

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları