Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

MEVDÛDÎ VE BİR TAKİPÇİSİ 2

Bir önceki mektubumda sana birinden söz etmiş ve onun Mevdûdî rahimehullahtan alıntılar yaptığı sözlerini seninle paylaşmıştım. Bu mektubumda da merhum Mevdûdî’nin takipçisi olan o arkadaşın alıntılarla desteklenmiş şu konuşmasını paylaşmak istiyorum:

“Şu dünyada o kadar kalabalık bir topluluk oluşturmaktayız ki her birimiz ufak bir taş atsak bir dağ meydana gelir…

Yeryüzünde bu kadar çok Müslüman olmasına rağmen dünya, Allah'a isyan edenlerin elinde...
Kimsenin el sürmeye cesaret edemediği şerefimiz, şimdi ayaklar altında. Oysaki Kur'an ne diyor: "ŞEREF VE İZZET ALLAH'IN, RASULÜNÜN VE MÜ'MİNLERİNDİR."

Eğer, Allah'ın adaletsiz olmadığına ve O'na inananların asla utanç duymayacaklarına inanıyorsak -ki böyle inanıyoruz- o zaman İslamî anlayışımızda bir hata olduğunu itiraf etmemiz gerekmektedir.

Nüfus cüzdanlarımızda "MÜSLÜMAN" yazmasının bir önemi yok. Önemli olan Allah katındaki ismimizdir.

Allah azze ve celle, kendisini tanımamız ve yaşantımızı düzenlememiz için Kur'an'ı gönderdi. Peki, soralım kendimize, içinde ne yazdığını hiç merak ediyor muyuz?

Allah, örnek alalım diye peygamberini gönderdi. Peki, Peygamber'in getirdiklerini anlamaya çalışıyor muyuz?

Müslüman olduğunu iddia edip bir Müslüman gibi yaşamayan kimsenin Müslümanlığının kalitesi ne olabilir ki? O olsa olsa "Çin Malı" bir Müslüman olur... Kalitesiz ve ucuz...

Ne ellerimiz, ne gözlerimiz ne de başka bir uzvumuz bize aittir. Ekip biçtiğimiz topraklar, emrimizdeki hayvanlar, evlerimiz, arabalarımız, servetimiz, yararlandığımız tüm eşyalar ve hayatımızın bir parçası olan diğer her şey... Evet, bunların hiçbiri bizim değildir. Her şey Allah'a aittir. Kendimiz de dahil...

Bu yüzden "Bu hayat benim, bu vücut benim, bu zenginlik benim." demek için hiçbir dayanağımız yoktur.

Bir de şu var ki soğuktan titreyen birinin "Yün yorgan, yün yorgan" diye bağırması, hatta bütün gece boyunca aynı sözleri bir milyon kere de söylemesi, soğuğun etkisini azaltmaz. Ama bir yorgan alıp üstüne örtse soğuktan korunacaktır.

Susamış birinin gün boyunca "Su, su" diye söylenmesine rağmen suya ulaşmak için harekete geçmemesi de aynı duruma örnek verilebilir.

Bir hastanın, iyileşmesi için kullanması gereken ilacı kullanmayıp sadece o ilacın ismini mırıldanması hastayı iyileştirmeyeceği gibi sadece prospektüsü okuması da şifa bulmasına yaramayacaktır.

Kelime-i Tevhid'i(La ilahe illallah) kabul eden birisinin bilgisi ve davranışları, kabul etmeyen biriyle aynıysa bu kabullenmenin ne anlamı olur? Eğer bu dünyada Müslümanlar ile kâfirlerin yaşayışları arasında bir değişiklik yoksa ahiretteki hayatları arasında nasıl bir farklılık olabilir?

Düşün ki sana bir yiyeceğin zehirli olduğunu söylüyorlar ve sen de "Kesinlikle haklısınız. Bu zehirli ve öldürücüdür." diyorsun. Daha sonra ise bu gerçeği onaylamana rağmen, o şeyi yiyorsun ve bu hâl üzereyken ölüm seni buluyor. Bu durumda sonucun çok farklı olacağını bekler misin?

BİLGİMİZ, DAVRANIŞLARIMIZA YOL GÖSTERMEDİĞİ SÜRECE, O BİLGİNİN FAYDASI NEDİR?”

Değerli Dost,

Bunlar sence de üzerinde tefekkür edilmeye değer sözler değil mi?

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları