Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

KÖLEDEN KÖLEYE MEKTUP 2

(Önceki yazının devamı)

        Yeni bir aldatma veya yeni bir zulüm metodu mu acaba, diyerek titredim. “Yeryüzündeki zayıf, köle ve yoksullar için merhameti bol olan Allah gönderdi beni.”  diyordu. Hayret! Hâlâ inanamıyordum. Doğru olabilir miydi?

Allah, kölelere sesleniyordu. Kurtulacaklarını, önderler ve yeryüzünün vârisleri olacaklarını muştuluyordu: Biz, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları vâris kılmak istiyorduk.” (Kasas 5)

Kuşkularım vardı. O da Çin, Hindistan, vs.nin  sözde peygamberlerinden biridir diye düşünüyordum. İsmi Muhammed’di. Bana, şu dağların ardında koyun güden bir yetim olduğunu söylemişlerdi. Nasıl da şaşırdım. Neden Allah, peygamberini çobanlar arasından seçmişti? Hem, ataları da peygambermiş. Hepsi de çobanmış. Sevinç ve şaşkınlıkla titredim. Allah, peygamberini bizim sınıfımızdan mı seçmişti?

Dostlarımı da çevresinde gördüğümden dolayı izlemeye başladım onu. Bilal, Selman, Sâlim gibi köleler ile Ebu Zer gibi fakirler, onun önde gelen takipçileriydi.

Muhammed(sav)’e inanıyordum çünkü sarayı çamurdan yapılmış birkaç odadan ibaretti. Yükleri taşıyan ve odaları yapan işçilerden biriydi. Onun sarayı buydu…

Güçlerini ve iktidarlarını düşmanlarından korumak için bizi köleleri gibi savaşa sürükleyen diğerlerinden kaçtım. Peygamber’in ülkesine geldim fakat ölümünün ardından çok geçmeden durum yeniden bozulmaya yüz tuttu.

Ey Dostum!

Yeniden muhteşem mabedler yükseltildi gökyüzüne doğru. Onu temsil ettiklerini söyleyenler, evlerimize girerek gençlerimizi kabilelerinin şeflerine köle yaptılar. Annelerimizi pazarlarda sattılar. Büyüklerimizi Allah yolunda savaşmak adına katlettiler ve sadaka adına servetimizi yağmaladılar.

Tevhid görünümü altında, saraylara putlarını gizleyen bir güç çıktı ortaya. Peygamber’in halefi olmak adına, Firavunların ve sahte hazretlerin yüzleri el sıkıştılar. Kanun adına bizi vurmaya başladılar. Azametli camiler, görkemli saraylar ve Şam’da halife-sultanlara güzel evler yapmak ve bin bir gece yaşantıları için hep kanımız ve canımız pahasına yarışıldı fakat bu kez “Allah adına” oluyordu bunlar.

Kutsal savaşta üzerlerine ayetler kazınmış kılıçlar gördüm. İçinde ibadet edilen saraylar gördüm. İbadet edenleri gördüm. Sultanlar, manevî liderler ve Peygamber’in sünnetini korumak adına söz söyleyen kutsal simalar gördüm. Gel gör ki bunların hepsi bizi KÖLELEŞTİRDİ…

NOT: DEVAM EDECEK İNŞALLAH…

Yazarın Diğer Yazıları