Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

ÇAKMA KİŞİSEL GELİŞİM UZMANLARINA…

        “An”ı yaşa ve mutlu ol, diyenler yok mu? İşte sözüm onlara. Hani şu yerli görünümlü Batı taklitçileri var ya… Yaptıkları şey, Batılı psikologların mütercimliğinden  öteye geçemeyen, özgün bir fikir ortaya koymaktan âciz oldukları hâlde kendilerine sorsan “Kişisel gelişim uzmanı” olarak kendilerini tanıtanlar var ya… İşte sözüm onlara… Boy boy kişisel gelişim kitapları yazıp insanlara “Sen başarırsın.” safsatasını aşılayarak kitaplarını satma “BAŞARI”sı gösteren aldatıcılar yok mu… İşte onlaradır sözüm…

Toplumun değerleriyle barışık, toplumun güçlü ve zayıf yönlerini iyi tahlil eden, yaşadığı toplumun iktisadî(ekonomik), ictimaî(sosyolojik) ve siyasî ahvaline yakından vâkıf olan, bu etkenlerin insan ruhuna yaptığı tesirleri yorumlayabilme istidadına sahip gerçek uzmanlarımıza değildir sözüm… Rabb’im, böylelerinin sayısını arttırsın.

Kitaplarını mutlak başarının ve mutluluğun insanın kendi elinde olduğuna dair sözlerle dolduran  ve insanı bu hususta tek karar verici ve uygulayıcı olarak görenlere Kemal SAYAR’ın bir sözüyle karşılık vermek istiyorum:

“Amerika’da pişirilip önümüze konulan mutluluk reçetelerine karnımız tok.”

Değerli Dost,

 Her işte kazanan taraf biz olmak zorunda değiliz. Eğer sadece kazanmayı düşünürsek o zaman insanlarla nasıl sağlıklı bir iletişim kurabiliriz? Öyle ya, bu durumda diğer insanlar bizim için sadece alt edilmesi, mağlup edilmesi gereken rakipler olur.

Sonra, her zaman kazanmakla, elde etmekle mutlu olacağımızı düşünmek büyük bir yanılgıdır. Bazen vermek yahut başkalarının kazandığını görmek bize daha çok mutluluk bahşedebilir.

Afrikalıların Ubuntu felsefesini bilir misin? Afrika'da çalışan bir Antropolog, bir kabilenin çocuklarına oyun oynamayı önerir ve ağacın altına koyduğu meyvelere ilk ulaşanın ödül olarak o meyveleri yiyeceğini söyler. Onlara "Hadi, başlayın. Birinci olan ödülü alacak." der. O anda bütün çocuklar el ele tutuşup hep birlikte koşarlar. Ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyveleri yemeye başlarlar.
      

Antropolog, neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler: Bu “Ubuntu”dur. Nasıl olur da diğerleri mutsuz iken sadece birimiz o ödülü yiyebilir?

Kapitalist anlayış tarafından zihinleri ve yürekleri iğfal ve işgal edilmemiş, ilkel bulduğumuz Afrikalılardaki başarı ve mutluluk anlayışına bak; bir de modern bulduğumuz, her yönden gelişmiş olmakla övünen materyalist kafalıların başarı ve mutluluk anlayışına bak…

Yapılan bir araştırmaya göre(Dr. Jordan Grafman’ın fMRI Görüntüleme Tekniği – Kaynak: Kemal Sayar’ın “Bir Kalbi Kırılmaktan Koruyabilsem” kitabı) insan, birine bir şey “verdiğinde” veya “ödül aldığında ” beyni aynı tepkiyi gösteriyormuş. Demek ki kazanmak sadece “almak” değil “vermek”tir de aynı zamanda. Gerçek başarının ve mutluluğun yolu bir kalbi mutlu etmekten geçiyormuş meğer… Kendilerini insanların iyiliğine vakfeden kişiler var dünyamızda. Belki bu kişiler beş parasız ve makamsızdırlar ama onlara başarısızlar diyebilir miyiz?  

Bir de insan zihnine sürekli olarak her insanın her şeyi yapabilme, başarabilme potansiyelinin olduğu düşüncesi pompalanıyor. Hayır, kardeşim… Hayır… Her insan her şeyi yapamaz. İnsanın başaramadığı, kapasitesinin almadığı şeyler de olur. Sanki herkeste her işin üstesinden gelebilecek bir potansiyel varmış gibi konuşmak, yazmak ve böyle davranmak insana yapılacak en büyük haksızlıktır. Herkes her şeyi yapabilseydi, kimse kimseye ihtiyaç duyar mıydı?

Çakma kişisel gelişim uzmanlarından değil de asıl uzmanlarımızdan dileğim odur ki “başarı ve mutluluk” kavramlarını gerçek anlamlarıyla zihinlere aşılamaya bıkmadan, usanmadan devam etsinler.

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları