Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

GÜÇ ZEHİRLENMESİ

        Değerli Dost,

Philip Zimbardo’nun 1971 senesinde icra ettiği “Stanford Hapishane Deneyi”ni duydun mu hiç?

Zararsız gibi görünen insanların, ellerine imkân geçtiğinde nasıl bir canavara dönüşebileceklerini gösteren dehşet verici bir deneydir bu… Hatta, deney sırasında mahkûm rolünü oynayanlarla gardiyan rolünü oynayanlar arasındaki ilişki o kadar sadist ve vahşi bir hâle gelir ki Zimbardo beklediği süreyi tamamlayamadan deneyini sona erdirmek zorunda kalır.

Deneyin detaylarına burada girmeyeceğim. Merak edersen sen bakarsın. Ben kötülüğün insanın içinde bir yerde usulca durduğuna ve fırsatını bulduğunda insan ruhunu kuşattığına değinmek istiyorum.

Diyebilirim ki en iyimizin bile içinde bir kötülük duygusu uyumaktadır. Eğer ona fırsat verirsek uyanır ve bizi zalimleştirir.

Kemal Sayar, bir kongrede Zimbardo ile tanıştığını ve Zimbardo’nun, “Ebu Gureyb’de olan her şey benim Stanford Deneyi’ndeki bulgularımı doğruluyor.” dediğini ifade eder.

Ebu Gureyb’i hatırladın mı? Amerika’nın Irak işgali sırasında utancın ve acının sembolü olarak hafızalarımızda yer eden Ebu Gureyb cezaevini… Askerî üniformayı giyen ve güçlü olan tarafta bulunan kişilerin, ellerinde esir olarak bulunan insanları nasıl çırılçıplak soyduklarını ve onların çıplak bedenleri üstüne postallarıyla çıkıp nasıl pozlar verdiklerini hatırlıyorsun değil mi? Eline imkân geçince bir insanın ne derece vahşileşebileceğini Ebu Gureyb’de, bir deney değil hakîkat olarak gördük maalesef…

Bu hususu ifade ederken aklıma George Orwell’in “Hayvan Çiftliği”  kitabı geldi. Kitapta iyi olmanın yedi yasasını belirleyen domuzların, güç ellerine geçince bu yasaları nasıl değiştirip çıkarlarına uygun hâle getirdikleri ve kendi rahatları için diğer hayvanlara nasıl zulmettikleri anlatılmaktadır. Daha düne kadar diğer hayvanlarla aynı statüde olan, aynı koşullarda kardeşçe yaşayan domuzlar, gücü ele geçirince diğer hayvanlar üzerinde baskı kurmaya ve kendi kurallarını menfaatleri doğrultusunda değiştirmeye başlarlar.

Bir de bizzat kendi hayatımda müşahede ettiğim bir misali seninle paylaşayım:

Askerliğimi yaptığım sıralarda  yeni gelen askerlere, daha önce gelen askerlerin onur kırıcı ve acımasızca tavırlar sergilediklerine çok şahit oldum. Bir gün birine “Niye böyle yapıyorsunuz?” diye sorduğumda bana “Bize de vaktiyle aynısını yapmışlardı.” diye cevap verdi.

Askerliğim bitmek üzereyken gördüm ki yakın bir tarihe kadar insanlık onuru çiğnenen, zulme uğrayan bazı askerler, giden üst devrelerinin ardından onların yerine geçince bu kez de onlar yeni gelenlere aynı insanlık dışı muamelelerde bulunuyorlar. Dün eleştirdiklerinin yerine geçince eleştirdiği şeyleri bir bir yapan insanlar gördüm, görmüşsündür, görüyoruz… Buna güncel ifadesiyle “Güç zehirlenmesi” deniyor.

Bu hususta Şirazlı Sadi’nin tespiti ne kadar da isabetli olmuş. Diyor ki Şeyh Sadi: “Emir almaya başlayan ve uyan, çok geçmeden emir vermeye başlar.”

Tüm bu izahattan sonra ben derim ki hepimizin içinde mutlak surette iyilik yapma potansiyeli olduğu gibi kötülük yapma potansiyeli de mevcuttur. Biz hangisini beslersek kişiliğimizi o yoğurur.

İşte kerim Kur’an burada devreye girer ve bize iyi insanlar olmayı emreder. İyi insan olmanın yolunu da söyler. Bizi kötü insanlar olmaktan nehyeder ve kötülükten nasıl sakınacağımızı da en güzel biçimde izah eder.

Rehberi Kur’an olanlara müjdeler olsun…

Vesselam…

Yorumlar 3
... 01 Kasım 2021 21:04

????

Hakan Ertürk 30 Ekim 2021 11:54

Şüphesiz Allah doğruyu söyler. Teşekkür ederim.

Salih 30 Ekim 2021 08:42

6﴿ İnsan, rabbine karşı pek nankördür. ﴾7﴿ Şüphesiz buna kendisi de şahittir; ﴾8﴿ O, aşırı derecede mal sevgisine kapılmıştır.{Adiyat suresi} Öyle bir nankördür ki yalnız başına yer, kölesini döver, malî görevlerini yerine getirmez” (Taberî, XXX, 180). 7. âyet insanın kendisinin de bu nankörlüğünün farkında olduğunu, buna bizzat kendi vicdanının da tanıklık ettiğini belirtmektedir. Âyete “Şüphesiz buna Allah şahittir” mânası da verilmiştir (Taberî, XXX, 180}

Yazarın Diğer Yazıları