Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

BOLLUK VE KITLIĞIN, BEDEN VE AHLÂKA TESİRİ

        Değerli Dost,

Yiyip içtiklerimizle, bunların bedenimiz ve ahlâkımız üzerindeki etkisi arasında doğrudan bir ilişkiden söz edilmektedir.

Toprağın bitirdiği yiyeceklerden mahrum olan kimseler(mesela bedevîler), bulundukları şartlarda gıda ihtiyaçlarını et ve sütten karşılarlar. Yiyecek maddeleri et ve süt olan bu kimselerin, tarıma elverişli alanlarda yaşayan kimselerden daha iyi ve daha güzel olduklarını söyler İbn Haldun.

Bolluğun olmadığı toplumlarda başkalarında bulunmayan bir zihin açıklığı, zekâ parlaklığı, beden hafifliği, vücut çevikliği, talimi ve öğretimi kabul etme özelliği görülmektedir.

Bedevîlerin hayvanlarının bile, hadarîlerin (şehirlilerin) hayvanlarından vücutça daha güzel bir görünüme sahip olduğunu söyler İbn Haldun.

Bolluğun ve kıtlığın, din ve ibadet konularında da kendini gösterdiğini söyleyen İbn Haldun, çölde olsun şehirde olsun kendini açlığa alıştırıp lezzetlerden uzak durarak sıkıntı içinde yaşayan kişilerin, bolluk ve refah içinde bulunanlardan daha güzel bir dinî yaşayışa sahip olduklarını söyler.

Ayrıca bol bol has buğday, katıklık ve et yiyen şehirlilerin gaflet içinde olduklarını ve kalplerinin de katılaştığını ifade eder. Bundan dolayı âbidler ve zâhidler genellikle, geçim sıkıntısı yaşayan bedevî ve göçebe halkın içinden çıkarlar. Hadarîlerde (şehirlilerde) zâhid ya olmaz ya da az olur.

Bunların yanı sıra, iç ve dış organlarımızın ve huyumuzun, tükettiğimiz gıdaların özelliğini taşıdığını deveyi misal vererek izah eder. Devenin eti ve sütüyle beslenenlerin iri yarı olduklarını, aldıkları gıdanın onların ağır yük taşımalarına, tahammül ve sabır gibi ahlâklarına (huy ve karakterlerine) da tesir ettiğini söyler ki bu hususlar devede de mevcuttur. Develerden elde edilen gıda ile beslenenlerin bağırsakları da sıhhat ve kalınlık bakımından develerin bağırsakları nispetinde sağlıklı ve sağlam olur. Başkalarına zarar veren gıda maddeleri, bunların bağırsaklarına zarar vermez.

Ayrıca kıtlığa, bedevî ve göçebe hayat sürenler daha dayanıklıdırlar. Hadarîleri (şehirlileri) öldüren kıtlık, bedevîlere tesir etmez.

İbn Haldun’dan bir vecize ile hasbihalimizi noktalayalım:

“Açlık ve kıtlık esnasında helâk olanları katleden şey sonradan ortaya çıkan açlık değil, önceden mevcut olan ve itiyat (alışkanlık) hâline getirilen tokluktur.”

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları