Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

BİR SEYAHATTEN KALANLAR 1

6 Ağustos 2021 Cuma günü sabah namazını müteakiben ben dahil dört kişi Kemaliye’ye doğru yola çıktık. Niyetimiz, kendilerini Allah için sevdiğimiz bazı kardeşlerimizi ziyaret etmek olsa da bu vesileyle, Rabb’imizin arzda var ettiği birtakım güzellikleri de temaşa etme imkânımız oldu.

Gittiysen bilirsin Kemaliye yolunu… Arapgir’den sonra seni güzel ama ürkütücü bir manzara karşılar. Sol tarafına dağı, sağ yanınaysa uçurumu alıp dar denebilecek kıvrımlı bir yoldan yavaşça ilerlersin. Manzara ise muhteşemdir. Aşağı doğru baktığında iki tarafı yüksekliklerle kaplı vadiden  yeşil bir tonda akan Fırat’ın kollarından olan nehir, insan ruhuna ilaç gibi gelir.

Yolunun üzerinde seni selamlayan demir bir köprü görürsün. Bu sadece demirden bir köprü değildir. Azmin ve emeğin de zafer takıdır adeta… 22 yıl yolu gözlenen, filmi çekilen bir köprüden bahsediyorum. Vali Recep Yazıcıoğlu eliyle tamamlanan ve onun adı verilen köprüde kısa bir mola verdik.

Tabii, bu köprü bize bir şeyi daha hatırlatıyor. Bir yarayı… Başbağlar katliamını… Sırf “Rabb’im Allah’tır.”  dedikleri için hunharca katledilen 33 mazlumu… İşte bu köprünün üzerinden geçer gidersin Başbağlar’a. Kurşunlanmış, yakılıp yıkılmış o mahzun köye…

Kısa bir tefekkürün ardından tekrar yola revan olduk. Kemaliye’ye vardığımızda bizi Kemaliye vaizi olarak görev yapan kardeşimiz Davut KESKİN karşıladı. Görsel şirinliğinden dolayı bazı film sahnelerinin de çekildiği caminin avlusunda bir araya geldik ve hemen camiye bitişik olan lojman dairesine birlikte geçtik. Güzel bir kahvaltının ve muhabbetin ardından cuma namazını eda edeceğimiz, hemen yanı başında gürül gürül suların aktığı mescide doğru yol aldık. Davut Hoca’nın güzel sesinden kavlî ayetler dinledik, camiden çıkınca da kuş ve su sesinden örülmüş bir bestenin akışına kendimizi bıraktık.

Kemaliye’nin meşhur tatlısı “lök”ten nasiplenip Kemaliye’yi turlamaya başladık. Mani Yolu, Taşlı Yol, tarihî ve şirin camiler, ahşap yapılar, gürül gürül akan buz gibi sular, çeşmeler vs. görülmeye değerdi.

Akşamüzeri yanımıza Davut Keskin’i de alarak Erzurum’a revan olduk. Kemaliye-Erzincan yolu kıvrımı bol bir yoldu. Yol üzerinde bulunan  Kemah’ta namaz molası verdik. Anadolu’nun Müslüman yurdu olmasına askerleriyle birlikte katkıda bulunan Melikgazi’ye türbesi başında rahmet diledik. Erzincan-Erzurum arasında yol gayet iyiydi ama yol boyunca yağan yağmur öyle şiddetliydi ki silecekler hiç durmadan uzun bir müddet çalışır vaziyette kaldı. Akşamın karanlığı da yağmura dahil olunca yol almak biraz zorlaştı.

Hülasa, yolculuğumuz muhtelif meseleler üzerine muhabbet ederek ve ezgiler dinleyerek nihayet buldu. Erzurum’a vardığımızda yağmurun şiddeti dinmişti ama ara ara çiselemeye devam ediyordu. Erzurum’u öyle geç bir vakitte o yoğunlukta göreceğimizi hiç tahmin etmezdik. Hem insan hem de araç yoğunluğu bizi şaşırttı doğrusu. Mini bir gece turu attık, Erzurum’un meşhur kadayıf dolmasını tattık. Ardından da geceyi geçireceğimiz mekâna doğru yol aldık. Aracı park edip indiğimizde sağ arka tekerleğin hava kaçırdığını fark ettik. Bir çivi lastiğin nasibi olmuş ama lastiğin durumuna bakınca daha yeni battığı anlaşılıyordu. Hiç uğraşmadık. İçindeki Malatya havasını Erzurum havasıyla buluşturması için lastiğe müsaade edip konaklayacağımız yere gittik.

Bizi o gece misafir eden insanların ilgisi takdire şayandı. Gecenin bir yarısında bize yemek ve çay ikramında bulundular. Allah kendilerinden razı olsun. Sabah, ilgili arkadaşlara teşekkür edip arabanın yanına vardık. Lastik sorununu halledip kendimizi Erzurum sokaklarına bıraktık.

NOT: DEVAM EDECEK İNŞALLAH

Yazarın Diğer Yazıları