MÜHENDİSİN OĞLU, İŞÇİ OLUR MU?
"İlk defa İsveç'te bir kızla buluşuyorum.
Muhabbet ediyoruz. Kız sevdiğim filmleri soruyor, okuduğum kitapları soruyor, gezdiğim ülkeleri soruyor ama işimi sormuyor.
Ben alışmışım, Türklere “Adın nedir?” sorusundan sonra ikinci soru olarak “İşin nedir?” sorusunun sorulmasına. Yok abi, döndük dolaştık sevdiğimiz yemeklere falan geldik, hâlâ “Sen ne iş yaparsın?” demiyor kız bir türlü.
En son ben sordum. Dedim ki: “Ya her şeyi sordun da sen ne iş yaparsın?” diye sormadın. Dedi ki kız: “Ne iş yaptığını sorarsam dolaylı olarak sosyal statünü, kaç para kazandığını da sormuş olurum. Ayıptır. Ben paranı, statünü merak ettiğim için değil, seni merak ettiğim için buradayım.”
O gün anladım ki bizde kast sistemi var. Atasözümüz var: “Davul bile dengi dengine” diye. Meğerse her davul denkmiş.
Başka gün yüksek mühendis bir amcayla tanıştım. Ne projeler yapmış: tüneller, köprüler, havaalanları vs... “Senin yaşında oğlum var.” dedi. “O da mühendis mi?” dedim. “Hayır, işçi. Duvar ustası.” dedi. Dedim: “O nasıl oldu? Mühendisin oğlu işçi olur mu? Bizde olsa babam döve döve okutur, mühendis yapar.”
Adam kızdı. “Niye öyle diyorsun? Benim oğlum çok iyi bir duvar ustasıdır. Zorla kötü mühendis olacağına, iyi bir duvar ustası olmasının ne kötülüğü var?” dedi. Adam gurur duyuyor oğluyla. Utandım.
Utandım çünkü biz toplum olarak buyuz. Böyle yetiştik, yetiştirildik. Bizde kast sistemi var. Mühendisin oğlu gerekirse zorla kötü bir mühendis yapılır, iyi bir duvar ustası olmasına izin verilmez."
( Alıntı)
Sevgili Dost,
Bu anekdot kime ait bilmiyorum. Şayet kime ait olduğunu bilseydim bu güzel paylaşımın sahibinin adını zikretmeden geçmezdim.
Bu alıntıyı okurken benim Batı seviciliği yaptığımı düşünmezsin umarım. Bilirsin beni. Batı’nın genel mânâda hiçbir zaman medenî olduğuna inanmadım. Yeryüzündeki huzursuzluğun ve mutsuzluğun da Batı kaynaklı olduğuna inanıyorum. Çünkü “Batı” sömürgeciliğin anasıdır. Lakin hiçbir toplum toptan iyi olmadığı gibi toptan kötü de değildir. İyi insan, dünyanın neresinde ve hangi inanca sahip olursa olsun iyidir. Kötü insan ise dünyanın neresinde ve hangi inanca sahip olursa olsun kötüdür. Ben böyle düşünüyorum.
İnsanlardan bir kesim var ki bunlar, madde ve statüye hizmet ederler. Maddî kazanç ve makam sahibi olmak, bu gibi insanlar için amaçtır.
İnsanlardan bir kesim de var ki madde ve statü bu kimselerin elinde hizmete dönüşür. Maddî kazanç ve makam, bu insanlar için sadece bir araçtır.
Rabb’im, maddeyi ve mevkiyi bir araç olarak gören ve kullanan o güzel insanlardan eylesin bizleri.
Sevgili Dost,
Yukarıdaki anekdotu bir de şu yönüyle ele alıp bitirelim. Derler ki Osmanlı döneminde okulların duvarında şöyle bir yazı olurmuş:
“Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.”
Ataların inceliğini, eğitim anlayışını ve insana verdiği değeri görüyor musun?
Vesselam…