Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

KALBİN SOĞUKLA ARASI İYİ DEĞİLDİR

“Kalp önemli… Hem de çok…” dedi içten bir seslenişle. Bunu derken Osman’ın gözlerinin tam merkezine yoğunlaşmıştı. Osman kendisine şaşkınca bakıyordu. Bu bakışlar “Kalp neden önemli?” sorusunun bakışlarla ifadesiydi ve cevap bekliyordu.

Arkadaşını daha fazla bekletmedi Ali ve dili döndüğünce izah etti: “Bak” dedi. “Sana yüce kitabımız Kur’an’dan misaller getireyim ve ardından da diyeceğimi diyeyim. Rabb’imiz Allah azze ve cellenin, kitabında kalbin önemine değinen şu ayetlerine sadece kulak vermeni değil, yürek vermeni de istirham ediyorum:

Kalpleri tatmin eden Allah’tır.” (Enfal-10)

Kalplere korku salan Allah’tır.” (Enfal-12)

“… Onların kalplerini uzlaştırdı.” (Enfal-63)

“Allah, kişi ile kalbi arasına girer.” (Enfal-24)

Bu ayetlerden hareketle Rabb’imiz adeta bizlere fethin merkezini göstermekte ve bir ruhu ele geçirmek için evvela kalbin ele geçirilmesinin elzem olduğunu salık vermektedir.

Görüyorsun işte, ruhumuzun huzur bulması kalplerimizin itminan bulmasına bağlı ve bunu da sadece Allah yapabilir. Yine, korkunun da merkezi kalptir ve bir kalbi korku kuşatırsa o kalbin bulunduğu beden de ruh da tarumar olur. Hele son okuduğum ayette ne buyuruyordu Rabb’imiz: “Allah, kişi ile kalbi arasına girer.” İşte en can alıcı yer… Öyle bir güce boyun eğmişiz ki O dilerse kalpleri hâlden hâle çevirir. O hâlde bize düşen, dualar yığmaktır üst üste. Zira veren Allah’tır, vermek için duayı anahtar kılan da Allah’tır. Madem kalpler Allah’ın elindedir, o hâlde bir kalbe girebilmenin yolu da Allah’ın rızalığındadır.

Bir tebessüm eşliğinde “Yine filozofluğun üzerinde.” diye araya giren Osman’a bir tebessüm de Ali gönderdi ve devam etti:  

“Dikkat et! Kalp, soğuk olan hiçbir şeyi sevmez. Soğuk havayı, soğuk şakayı, soğuk insanı, … Kalbin mevsimi yazdır. Bir kalbe girmek isteyen, evvela o kalbe “yaz” olmalıdır. Tatlı bir sözle, güven verici bir duruşla, âdil ve ahlâklı bir yaşamla kalpler fethedilir. Cebren ve hile ile değil…

Sevginin de nefretin de yurdu kalptir. Sevgi de nefret de evvela kalpte başlar, kalpte biter. Bir kalbe girmek emek gerektirir ama o kalpten kovulman çok basittir. Nahoş bir söz yahut şahsiyetsizce bir davranış, kovulman için kâfidir.

Ayrıca kalp öyle bir yerdir ki bir duygu oradan ayrılmaya görsün, o kalbin sahibi sükûn bulur ve o duyguları hiç yaşamamış gibi olur. Bundan olsa gerek  “Yüreği soğuyanın savaşı biter.” diyor Sezai KARAKOÇ. Lakin yürek “Bitti” demeden de ne sevgi bitiyor ne nefret…  Hani demiş ya şair:

Aşkta son sözü elhak, yürek söyler.

Yürek, “bitti” demeden aşk mı biter?”

Ali, sözün burasında durup bu uzun izahatı, kulağıyla işitip yüreğiyle dinleyen arkadaşına baktı. Osman ne diyeceğini bilemez hâlde öylece kalakalmıştı. Söylemek istediği şeyler vardı fakat düşüncelerini Ali gibi ustaca cümlelere dökmeyi becerme kudretini kendinde bulamıyordu. Ellerini semaya kaldırdı ve “Ey kalpleri hâlden hâle döndürmeye muktedir olan Allah’ım! Ey kişi ile kalbi arasına giren Allah’ım! Ey kalbimin sahibi Allah’ım! Kalbimde taşıdıklarımı en iyi bilen sensin. Kalbimdekini kaderim eyle…”  diye niyazda bulundu. 

Osman’ın duasına “Âmin” diyen Ali, arkadaşından ayrılırken elini Osman’ın kalbine götürdü ve muhabbetlerinin en başında söylediği sözleri tekrarladı: “Kalp önemli… Hem de çok…”  ve şu ayeti ekledi:  

“Şüphesiz O, kalplerde olanı çok iyi bilendir.” (Enfal-43)

Yazarın Diğer Yazıları