Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

ÜÇ KİLİT NOKTA

“Allah’ım!

Ben, senin kulunum. Kullarından bir erkekle bir kadının oğluyum. Perçemim, senin kudret elindedir. Hakkımdaki kararın yürürlükte ve yine hakkımdaki takdirin âdilanedir. Senden kendini isimlendirdiğin, kitabında indirdiğin, yaratılmışlardan birine öğrettiğin veya gayb ilminde –kimseye bildirmeyip- kendine tahsis ettiğin her ismin hürmetine; Kur’an’ı kalbimin baharı, gözümün nuru, hüzün, gam ve tasamın gidericisi kılmanı diliyorum. Güç ve kuvvet ancak Allah’ındır.” (Müsned)

Hz. Muhammed(sav)’in bu duası girizgâh olsun muhabbetimize. Allah azze ve cellenin merkeze alındığı, Allah’ın isimlerinin aracı kılındığı ve umudun yalnızca Allah azze ve celleye bağlanıldığı bir dua…

Bilirsin, Rabb’imiz kendisine nasıl dua edeceğimizi Kur’an’da bize öğretmekte. Her işimize karışan Allah, duamıza da karışmakta. Ne güzel bir Rab ki kuluyla yakından ilgilenmekte. Kullarının her işine karışan Allah’a hamdolsun. İşlerine Allah’ın karışmasından memnuniyet duyan kullara da selam olsun.

A’raf suresini okuyordum. Bir şey dikkatimi çekti. Makbul bir duanın kilit noktaları öğretilmekteydi. Surede geçen üç kilit nokta olan üç ayeti seninle paylaşayım, sonra da bununla iktifa edip derinlemesine tefekkür için seni yüreğinle baş başa bırakayım:

1) A’raf suresinin 55. ayetinde “Rabb’inize yalvara yalvara ve için için dua edin…”  buyuruluyor.

Sevgili dost, insanların çoğunun uyuduğu bir gece vaktinde secdeye varıp yalvara yalvara ve için için dua ettiğin oldu mu? O hazzı tattın mı? Yüreğinin feryadına dilinden dökülen kelimeler tercüman olmaya çalışırken gözlerinden ayrılan yaşlar yanaklarından aheste aheste süzüldü mü hiç?  

2) Yine A’raf suresinin 56. ayetinde “… O’na, korkarak ve umut taşıyarak dua edin…” buyuruluyor.

Ey yüreği yangın yerine dönmüş dost! Bir yandan kusurlu ve eksik amellerinle O’nu razı edememenin mahcubiyetini ve korkusunu yüreğinde taşırken öte yandan yüreğinin derinliklerinden kopup gelen bir umutla O’na dua ediyor, O’na yöneliyorsun. Sen de biliyorsun ki günahlar ne kadar büyük ve ne kadar çok olursa olsun yine de dua etmekten, af dilemekten vazgeçmek olmuyor. Zira insan, günahlarından dolayı kaybetmez, vazgeçtiği için kaybeder. Allah’tan umut kestiği için kaybeder. O vakit düsturlarımızdan biri de korku ve umut dolu bir yürekle dua etmek olmalı.

3) Allah azze ve celle, A’raf suresinin 180. ayetinde buyuruyor ki: “İsimlerin en güzeli Allah’ındır. Öyleyse O’na, bunlarla dua edin…”

Hiçbir surette aracı kabul etmeyen Rabb’imiz, sadece kendi isimlerini aracı kılmamızı buyuruyor. O zaman dualarımızın kabulü için gerekli şartların başında hiçbir canlı ya da cansız, ölü ya da diri aracıların olmaması geliyor. Velev ki salih bir zat, hatta bir peygamber olsa dahi bu böyledir. O’na, sadece O’nun isimleriyle dua edilir. Mademki duaları kabul eden Allah’tır, o vakit dualarımızda yalnızca O’nun isimleri aracı kılınmalıdır.

Rasulullah(sav)’ın bir duasıyla başladığımız muhabbetimizi aynı duanın çok etkilendiğim son kısmını tekrar ederek noktalayalım. Bu arada, A’raf suresi 55, 56 ve 180. ayetlerdeki kilit noktalara dikkat ederek dua edersek hepimiz için pek hayırlı olur.

“… KUR’AN’I KALBİMİN BAHARI, GÖZÜMÜN NURU, HÜZÜN, GAM VE TASAMIN GİDERİCİSİ KILMANI DİLİYORUM. GÜÇ VE KUVVET ANCAK ALLAH’INDIR.”

Vesselam…

Yorumlar 1
Abdülkadir 24 Kasım 2020 06:17

Çok güzel bir yazı. Yazarın ilk defa yazısını okudum. Bundan sonra hep okuyacağım.

Yazarın Diğer Yazıları