Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

AĞUSTOS BÖCEĞİNDEN ÖZÜR DİLİYORUM 2

Değerli Dost,

Ağustos böceklerinden öğrendiğim ikinci ders de şu oldu:

Ağustos böcekleri, uzun yıllar toprağın altında ağaç kökleriyle beslenerek sadece üç yahut en fazla dört hafta görebilecekleri dünyaya kavuşacakları anı beklerler sabırla.

Neye yahut kime olduğuna bakmaksızın yüreğinde sevgiden bir nişan taşıyan herkesedir sözüm: Ağustos böceği için dünya, bir sevgili; sevgili ise özgürlüğün ta kendisidir. Bu sevgilinin hayâliyle senelerce bekler durur karanlık toprağın altında.

“Sevgi emek ister.”  diyorsan işte emek: Senelerce sadece ağaç köklerini emerek yaşama tutunmak… Bundan âlâ emek mi olur?

“Sevgi bedel ister.”  diyorsan işte bedel: Yıllar yılı daracık, kör bir yerde, toprak altındaki karanlık bir hücrede tutsak kalmaya razı olmak… Bundan âlâ bedel mi olur?

“Sevgi sabır ister.”  diyorsan işte sabır: On yedi yıl, on dokuz yıl toprak altında bekle, sadece birkaç haftalık özgürlük için… Bundan âlâ sabır mı olur?

Ve sonuç: Birkaç haftalığına sevgiliye kavuşmak… Ve kaçınılmaz son: ÖLÜM

Bir şeye verilen değer, onun uğrunda ödenen bedelde tecessüm eder. Çok sevdiğim ve cennette kendisine komşu olmayı Rabb’imden dilediğim Mısırlı âlim Seyyid Kutub(şehid inşaallah) ne güzel de demiş: “En büyük değer, bedel ödeyebilmektir.”

Hakîkaten “değer” bildiklerimiz uğruna seve seve bedel ödeyebiliyor muyuz? İnsan, bir şeye sahip olmak istiyorsa ve değer veriyorsa bedel ödemeye de hazır olmalıdır. Bedel ödemeye hazır olmayanlar ve  “değer” kavramının sadece edebiyatını yapanlar gerçek talipler değillerdir.

Ağustos böceğinin ahvali bu. Peki, bizler ne uğruna bedeller ödüyoruz? Uğruna bedeller ödediğimiz değerler neler? Bilesin ki en çok neye kıymet veriyor, neyin hayâlini kuruyorsak, işte odur bizim değerimiz ve değerlimiz.

Ya bugün “değer” olarak bildiklerimizi yarın, “değmez” olarak görürsek… Bu da ayrı bir mevzu…

Ağustos böceği sabrının mükâfatını alıyor, sevdiğine kavuşuyor ve sevdiğiyle birlikteyken can veriyor. Yani ikinci bir ayrılık yok. Son hâli acı ve keder dolu olan bir kimseyi önceki mutlulukları nasıl ki rahatlatmıyorsa, son hali mutluluk üzere olan bir kimseye de geçmiş acılar tesir etmez, diye düşünüyorum. Bundan dolayıdır ki ağustos böceğini her şeye rağmen bahtiyar sayıyorum.

Bunun adı nedir bilir misin? Bunun adı “UMUT”tur. Umudu olmayanın ölüden farkı yoktur.

Her birimiz, bilindik hayatlarımızın yanı sıra ağustos böceği gibi toprak altı bir hayatı da yaşamıyor muyuz?. Bizim de umutla, sabırla beklediğimiz, kendisine kavuşmak için her an bir mucize olmasını dilediğimiz nice gizlimiz var. Öyle değil mi?

Ağustos böceği, birkaç hafta da olsa sonunda arzu ettiğine kavuşacağını biliyor. Bildiğindendir ki her dem dipdiri bir umutla hayata tutunuyor… Peki, senin umudun ne durumda? Solunum cihazına bağlı bir umudun mu sahibisin yoksa?

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları