Hakan Ertürk

Dost mektupları

Hakan Ertürk

HÜR KÖLE

“Avcının birinin kurduğu tuzağa bir grup kuş yakalanmış. Avcı, ağın altında çırpınan kuşları görünce hem sevinmiş hem üzülmüş. Sevinmiş, çünkü birçok kuş ele geçirmiş. Üzülmüş, çünkü kuşlar çok küçük ve zayıflarmış. Avcı da bir müddet ağın altında kuşları beslemeyi ve böylece kuşlar biraz irileşince onları alıp kendine ziyafet çekmeyi münasip görmüş. Gel zaman, git zaman kuşlar çırpınmayı bırakmış ve önlerine zahmetsiz  olarak gelen yiyeceklerle midelerini memnun etmeye başlamışlar. Biri hariç…

Evet, bir tek kuş hariç diğerleri zahmetsiz gelen yiyeceğin aldatıcı güzelliğine kapılıp özgürlüğün paha biçilmez hakîki güzelliğini unutuvermişler. O bir tek kuş, ayaklarının dibine kadar gelen lezzetli yiyeceklerden yemeyerek günden güne zayıflamış ve öyle bir hâle gelmiş ki kendisini kuşatan, pranga vazifesi gören ağların küçük aralığından günün birinde sıyrılıp kurtulmuş. Diğer kuşlar ise günlerdir yedikleri yiyeceklerle iyiden iyiye irileşmiş ve bırak altında kaldıkları ağların küçük boşluklarından çıkmayı, kanat çırpacak tâkatları bile kalmamış. Bir yandan, hürriyetine kavuşan cılız, çelimsiz arkadaşlarına bakarlarken öte yandan da önlerinde bol miktarda bulunan yiyeceklerden bu devran böyle gider düşüncesiyle yemeye devam etmişler.”

Sence bu olay nasıl nihayet bulmuştur? “Cevabı belli soruyu sorma.” diyorsun değil mi? Evet, bir soru ki cevabı besbelli…

Ey Dost!

İnsanoğlu da yukarıda bahsi geçen kuşlar gibi değil midir? Arzularımızın kuşatması altındayız. Aynı zamanda, bir şeye duyduğumuz arzu, neyi önemsediğimizi de gösteren bir belge niteliği taşımaktadır.  O vakit, neyi arzuladığımızı bildiğimiz gibi niçin arzuladığımızı da bilmek durumundayız. Zira her fert, arzusunun bedelini öder. Kendimize en çok soracağımız soru “Ruhlarımızı esir kılma pahasına kendisini arzuladığımız şey(ler), uğruna bedel ödemeye değer mi?” sorusu olmalıdır. Hani, Zarifoğlu diyor ya: “Dayandığımız şeylerin hangisi buna değerdi?” Yani, arzu-bedel ilişkisine dikkat etmeliyiz.

Bedel ödenmeye değer arzuların mı yoksa gelip geçici şeylerin mi peşine düşmüşüz? Nice insanlar vardır ki midenin mutluluğu için ruhun özgürlüğünden vazgeçer. İşte bundandır ki insan, peşinden koştuğu şeyin esiridir. Hülasa, insan neye vurgunsa ona tutsak… İnsan, arzusunun kölesi…

Kimimiz sistemlerin, kimimiz “izm”lerin esiriyiz. Kimimiz geleneğin, kimimiz modernizmin köleleriyiz. Kimimiz fâni dünyanın fâni makamlarına tav olurken, kimimiz kendi kazandığı servetin bekçisiyiz.

Dünyanın aldatıcı süslerine tam mânâsıyla olmasa da genel mânâda sırt çevirebilsek işte o vakit hürriyetin tarifi imkânsız lezzetini tadarız lakin ne mümkün… Göbek bağından bağlanmışız dünya hayatının lezzetlerine. Dünyaya elini veren ruhunu kaptırıyor… Peki, önüne sunulan yiyeceği yemeyip nihayetinde hürriyetine kanat çırpan kuş misali yiğitler yok mudur içimizde? Elbetteki varlar. Hamdolsun ki varlar. Benim çevremde de varlar, senin çevrende de varlar. Kıymetleri pek bilinmez bu eşsiz yiğitlerin, zira garip bir hayata razı olmuşlar. Gariptirler lakin eşsizdirler. Onlar sahabe ahlâklı, onlar Allah’ın veli kullarıdırlar. Kıymetlerini bilelim ve mümkün mertebe onlara yakın duralım. Onlara dünyada arkadaş olalım ki ahirette de yoldaş olabilelim.  

Kıymetli bir arkadaşımın(Bayram BEYBAŞI) tavsiyesi üzerine izlediğim bir filmi bu vesileyle sana da önerip muhabbetimizi nihayete erdirelim. Filmin ismi: “HÜR KÖLE”. İzlemeni çok isterim. Yukarıda yazdıklarımla paralel bir film. Filmde geçen birçok veciz sözden biriyle bitireyim mektubumu: “Kalplerimizi bedava verdik, sefil bir rahatlığa.”

Vesselam…

Yorumlar 4
Hakan Ertürk 06 Haziran 2020 11:41

Bu güzel değerlendirmeleriniz için hepinize çok teşekkür ederim.

KASIM GÖKTÜRK 05 Haziran 2020 21:13

Çook güzell özetlemiş meseleyi

Kasım 05 Haziran 2020 21:11

Sade ve öz olarak herkesin anlayabileceği şekilde konu anlatılmış..nasibi olan alacağını almıştır herhalde

Cebrail içli 05 Haziran 2020 20:30

Süper Ağzına Yüreğine sağlık

Yazarın Diğer Yazıları