Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

BİR GÖZ, BİR AKIL, BİR YÜREK YETER

Kadim Dost,

Bir virüs imtihanının tam ortasındayız. Bu virüs meselesini çok farklı yorumlayanlarla karşılaşıyoruz. Bu pek tabiidir. Herkes gibi benim de bu hususta bir görüşüm var elbet. Kanaatim odur ki bu virüs, dünyayı yöneten güçlerin dünya halklarına ayar verme, insanlığı kontrolü altına almaya çalışma operasyonlarından biridir. Ne ilk operasyonlarıdır ne de son olacaktır. Bu yolla dünyadaki tüm paraları ve tüm insanlığı kontrolleri altına almaya çalışıyorlar. Dijital bir dünyada elektronik paraya geçerek parasız bir dünya ekonomisinin tek hâkimi olmayı planlarken aynı zamanda deri altına yerleştirilecek çiplerle de tüm insanlığı kontrolleri altına almayı planlamaktadırlar. "Koronavirüs"ten korunmak için ilk çip takma denemesini gönüllü olarak kabul ettiğini açıklayan Bill Gates, güya kendisini insanlığa feda edecekmiş(!) O söyledi, sen de yut(!)

Arzu edersen bu meseleyi derinlikli bir şekilde araştırabilirsin. Hem, zaman iyi bir beyindir. Vakti geldiğinde tüm soruların cevabını verir. Ayrıca şunu da hatırından hiç çıkarma ki bütün bu belalar dünyayı yöneten güçlerin bir planı bile olsa Allah’ın da planlar üstü sünnetullahı vardır ve Allah kullarını her dem imtihan etmektedir. Zalimi de mazlumu da… Herkes bir şekilde imtihanını veriyor. Mühim olan bu imtihanlardan yüz akıyla çıkmaktır. 

Neyse, bu mesele üzerinde daha fazla durmak istemiyorum. Zira bu hasbihâlimizde tüm dünyayı sıkıntıya sokan Korona isimli virüs üzerinden farklı bir şeyler söylemek istiyorum.

Sevgili Dost,

Bu virüsle beraber bugüne kadar hiç farkında olmadığı şeylerin farkına varmış mıdır insanoğlu? 

Diyorum ki insan;

Gönül rahatlığıyla yolda yürümenin, bir şeylere temas etmenin hatta sıradan bir poşeti tutarken bile kırk kere düşünmemenin ne büyük nimet olduğunu fark etti mi?

Sevdiklerine endişe etmeden doyasıya sarılmanın, öpmenin güzelliğini fark etti mi? Dedeyi torunundan, anneyi yavrusundan uzaklaştıran bir illetin olmadığı günlerin huzurunu fark etti mi? “İşte o gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçar.”  ayetini adeta daha ölmeden bu dünyada yaşar oldu insanlık. İşte bunu fark etmeli, fark etmeli bunu insan…

Cuma vaktinde bile üç kişinin bir araya gelerek namaz kılmaları yasaklandı. Buna şahitlik eden insan, kardeşleriyle saf bağlamanın, birlikte namaz kılmanın sıradan bir eylem olmadığını fark etti mi?

Bir sağlıklı nefesin; kabarık banka hesaplarından, mevki ve makamlardan daha değerli olduğunu fark etti mi? En büyük şöhretin ve zenginliğin, sağlık olduğunu fark etti mi?

Asgari ücretlinin hali ortadayken kendi kazancını az bulan işveren, paylaşmanın biriktirmekten daha hayırlı olduğunu fark etti mi?

Hüznün girdabında bocalayan mahzun yürekler; hüzünle yaşanmayacağını, ölümle yan yana yürüyen hayata tebessüm etmenin sunacağı sevinci ve geride hoş bir sada bırakmanın önemini fark etti mi?

Dost ve arkadaşlarla içilen çayın, yapılan muhabbetin kıymetini, evinde bir başına çay yudumlamak mecburiyetinde kalanlar fark etti mi?

Dün, özgürce istedikleri yerde istedikleri kişilerle görüşebilirlerken bugün eve mahkum oldukları için pencere kenarlarından dışarıyı sadece seyredenler, hürriyetin  ehemmiyetini fark ettiler mi?

Gün boyu evde oturmanın büyük bir usanç ve yorgunluk olduğunu, çalışmanın ise büyük bir nimet olduğunu fark etti mi insan? Öyle ya, insan öyle şeyler yaşar ki işe gitmeyi bile özler...

İşte böyle kıymetli dost. Daha uzar gider bu sorular. Ben bu kadarla iktifa edeyim. 

Herkesin derdi kendine dert... Lakin dertlerle dolu da olsa hayat, fark etmeliyiz bazı hakîkatleri. Fark etmeliyiz ki farklı olabilelim. Fark etmeliyiz ki herkesleşmeyelim…

Fark etmek isteyene GÖREN bir GÖZ, FEHMEDEN bir AKIL ve HİSSEDEN bir YÜREK yeter.

Rabb’im; fark edebilecek bir bakış, bir anlayış, bir hissediş nasip etsin. 

Vesselam…
 

Yazarın Diğer Yazıları