Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

Neredeeeen Nereye?

(Geçen Mektubun Devamı)

Kadim Dost,

35-40 yıl evvel Cahit Zarifoğlu: “Düşünün bakalım, televizyon karşısında muhallebi gibi
gevşemiş bir Müslüman’da, değil cihat etmek, acaba kalkıp bir farzı ifa edecek kuvvet ve istek kalmış mıdır?”
diyordu. Sence, geçen kırk yıl zarfında bu topraklarda değişim ve dönüşümler hangi mecrada ilerledi? Şayet menfî değişimler, müspet değişimleri toz duman içinde bırakacak düzeye gelmişse çok daha ciddi düşünmeye ve çok daha ciddi çalışmaya yönelmenin vakti gelmemiş midir? Artık bu vakit heba edilmemelidir. Zira heba edilen ömürdür. Ömür ise sürelidir...

Sevgili Dost,

En çok kime kızıyorum biliyor musun? Müslüman olduğu hâlde bir gayrımüslim gibi rahat yaşayanlara… Ve haykırmak istiyorum onlara: 

“Hani ismi zikredildiğinde elinizi göğsünüze götürüp salavat çekmeyi ihmal etmeyecek kadar çok sevdiğiniz peygamberimiz var ya! İşte o kutlu nebi buyuruyor ki: ‘İlim öğrenmek kadın-erkek her Müslüman’a farzdır.’ Ey Müslümanlar! Bu hadisle amel etme gayretinizi kendinize bir kere olsun sorsanıza.”

Yazılı ve görsel basının yakından takip ettiği ve geniş yer verdiği bir haberi seninle de paylaşayım. İşte, nereden nereye geldiğimizi gösteren küçük bir kare:

"Jennifer Lopez'i ayakta dinlemek isteyenler, biletlerin satışa çıktığı ilk günlerde, avantajlı dönemde 2 bin liradan bilet satın aldı. Az sayıda kalan bileti satın almak isteyen Lopez hayranları, ayakta dinlemek için 7 bin lirayı gözden çıkaracak. Lopez'i locadan izlemek isteyenler için 28 loca ayrıldı. Biletlerin satışa sunulduğu ilk günlerde 20 bin euro olan daha sonra 25 bin euroya yükselen loca fiyatları, şimdi 50 bin euroyu buldu."

Bize ne oldu sevgili dost? Bize ne oldu? Yoksa, Arif Nihat Asya'nın şu dizeleri, pratik hayatta karşılığını buldu da biz hâlâ gaflet uykusundan bir lahza uyanma mecalinden de mi yoksunuz?

“Bize bir nazar oldu. Cumamız pazar oldu.
Ne olduysa hep azar azar oldu.
Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız.
Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız.
Avrupa’ya bir değil iki pencere açtık.
Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız.”

Muhterem Dost,

İnancım odur ki bu toplum ne vakit bir topçuya yahut bir popçuya duyduğu ilgi ve sevgiyi ilim ehline ve ilmî çalışmalara yöneltirse işte o vakit toplumda müspet mânâda değişim ve dönüşümlere şahit oluruz. Hem Rabb’imiz de kitabında “Bir topluluk kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” buyurmuyor mu? 

Bilimin önemsendiği, ilim erbabının el üstünde tutulduğu, ismine yakışır bir biçimde sanatın icra edildiği, en büyük hürmetin âlimlere gösterildiği ve bu sınıfların maddî-manevî her türlü desteği gördüğü bir toplumda yaşamanın hayâlini kuruyorum. 

Rabb’im, hayâlimi gayretimle süslesin.

Vesselam…
 

Yorumlar 1
Önder 06 Mart 2020 12:23

Mükemmel bir yazı

Yazarın Diğer Yazıları