Hakan Ertürk

Dost Mektupları 5 Lisân Katliamı 2

Hakan Ertürk

Sevgili Dost,

Geçtiğimiz günlerde memleketimizde, her sene olduğu gibi, Dil Bayramı kutlandı. Birileri de çıkıp demiyor ki “Bu neyin bayramı?” 100 bini aşkın kelimeyi terk etmeye başlıyorsun ve o  günü bayram olarak kutluyorsun. Ağlanacak hâlimize gülüyor, yas tutmamız gereken günleri bayram ilan ediyoruz. Bu ne tuhaf bir şeydir böyle… 

Son yıllarda büyüyerek ilerleyen ve maalesef toplumun kahir ekseriyetini tesiri altına alan bir lisân yozlaşmasıdır almış başını gidiyor. Bu duruma en büyük katkıyı(!) da kanaatim odur ki televizyon ve internet sunuyor. İnsanlar okumuyor, izliyor.  İzlenen programlara baktığımızda ise dilimizin niye bu denli yozlaşmaya uğradığını anlamakta güçlük çekmiyoruz. Kalitesiz yapımlar, kalitesiz sunumlar ve dile düşmanca paylaşımlar nihayette neyi doğuruyor? Var sen cevap ver… Peyami SAFA diyor ki: “Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya lüzum yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevî değerlerini, ahlâkını soysuzlaştırmak kâfidir.” Bugün cemiyet üzerinde adım adım uygulamaya konulan proje, zannımca dil üzerinden cereyan ediyor. Zira bir cemiyeti mâzisinden koparmak, ona geçmişini unutturmak istersen o toplumun hafızasını silmen yeterli olacaktır. Toplumların hafızası da o cemiyetin lisânı olduğuna göre toplum, lisânından uzaklaştıkça hafızasını da yitirmeye başlar ve bambaşka bir toplum ortaya çıkar. Buna "mankurtlaşma" süreci de diyebiliriz.

Bugün sırf yeni nesiller anlasın diye gerçekleştirilen sadeleştirmeler ve sırf daha çok para kazanmak adına telif edilen eserler sebebiyle mâzîmize yabancılaştık. Usulünce ve erbabı eliyle oldukça tabii ki sadeleştirmeye karşı değiliz. Lâkin sadeleştireyim derken nice nice kelimelerin katledilmesini de içimize sindiremiyoruz. Sindirmemeliyiz de…  Bu arada, dil katili sözüm ona yazarların maddiyat merkezli yazma çalışmalarını da unutmamalıyız. Necip Fâzıl’ın şu mısraları ne kadar da mânidar:

“Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim…
  Ya bunlar Türkçe değil yahut ben Türk değilim!
  Oysa hâlis Türk benim, bunlar işgalcilerim.
  Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim!”

Kadîm Dost,

 Bir İngiliz takriben 500 sene evvel yaşamış Shakespeare’in kaleme aldığı eserleri, bir İranlı 1000 sene evvel Firdevsî’nin yazmış olduğu Şehnâme’yi yahut bir Arap bunlardan çok daha eski dönemlere ait bir eseri hiç zahmet çekmeden okuyabilirken; bizler ceddimizin mirası olan eserleri yabancı bir dilden Türkçeye çevirir gibi çevirmeden okuyamıyorsak bu mesele üzerinde ciddi ciddi düşünme lüzumu hissetmemiz gerekmez mi? Osmanlı Türkçesiyle yazılmış mezar taşlarını okuyamıyorsak, hatta onu geçtim, 50 sene evvel telif edilmiş bir eseri dahi okurken yabancı bir metni okuyormuşuz gibi bir hisse kapılıyorsak vay bizim hâlimize… Bâkî, Fuzûlî hatta Yunus Emre bize, biz onlara yabancılaşmışsak daha ne söylenebilir ki? Öğretmen, öğrencisine Mehmet Âkif Ersoy’un “Çanakkale Şehitlerine” şiirini veriyor ve okumasını istiyor. Öğrenci bir şiire bakıyor, bir öğretmene ve ne diyor biliyor musun? “Öğretmenim bu şiirde bir sürü yabancı kelime var.” Bu hâle şaşmamak gerek. Zira bu netice pek tabiidir. Öyle ya; özüne, diline, tarihine ve dahi dinine yabancılaşmış bir nesil elbette ki kendinden olanı yabancı zannedecektir. 

Sevgili Dost,

Lisân katliamı üzerine kaleme aldığım her iki mektubumda da kasıtlı olarak günümüz Türkçesine yabancı ama ana sütümüz gibi bizden olan birtakım kelimeler kullandım. Evet, bunu bilinçli olarak yaptım. Bir farkındalık oluşturabilme adına yaptım. Zira kullanmadığımız her kelimeyi kendi ellerimizle öldürüyoruz. Öldürdüğümüz her kelimenin -ki bu kelimeler dinimiz, tarihimiz ve medeniyetimizle bir yaştadır- tefekkür dünyamızı biraz daha kısırlaştırdığını ve bu durumun hem konuşmamıza hem -sosyal medya başta olmak üzere- yazılarımıza menfi bir biçimde yansıdığını unutmayalım. İşte bunu hatırlatmak istedim. Daha fazla kelime katili olmadan ve daha kaliteli düşünme adına, kelimelerimizi kullanma yoluyla onlara sahip çıkalım.

Bu yazı dizisini kaleme almama vesile olan şerefli dostuma ve lisânına sahip çıkma mücadelesi veren tüm insanlara selam olsun.
 

Yazarın Diğer Yazıları