Hakan Ertürk

Dost Mektupları 24

Hakan Ertürk

Para, İnsanı BOZMAZ

Sevgili Dost,

En son söyleyeceğimi, en başta söyleyerek muhabbetimize giriş yapayım. Para, insanı bozmaz. Her ne kadar klasik görüşe göre para, insanı bozarsa da ben bu görüşe katılmıyorum. Para, bakteri mi ki temas ettiği madde üzerinde değişime sebebiyet versin?

Kıymetli Dost,

Benim bu husustaki iddiam ve inancım şudur: Para, sadece bozulmaya müsait olup da elinde imkânı olmayanların işini kolaylaştıran bir metadır, araçtır. 

Bir kimsenin, cebi para görmeden evvelki hâli ile cebi para gördükten sonraki hâli arasında menfî mânâda bir değişim ve dönüşüm söz konusu ise bilesin ki burada suçlu olan para değil, bizzat kişinin kendisidir. Hem Allah’ın bizi, arzı imar etmek için görevlendirdiğini okuyacağız hem de imar ederken elde edeceğimiz maddiyatın bizi bozacağına inanacağız. Hem Allah’ın, sâlih kullarını iktidara getirmek istediğini bizzat Allah’ın kitabından okuyacağız(Kasas 5 – Nur 55) hem de iktidarın ve iktidarla orantılı olarak gelen paranın bizi bozacağına inanacağız. Allah azze ve celle kullarına zulmedici değildir ve Allah, ayakların kayacağı yollara kullarını meylettirmez. 

Sevgili Dost,

Sormazlar mı adama “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?” diye. Yine  “Paranın, mevkinin, makamın kendi başlarına kötü bir tarafı yokken, insanla temas edince insanı kötülüğe sürüklüyorlarsa suçlu para, mevki ve makam mıdır yoksa bunlara sahip olunca kuduran mıdır?” diye sormazlar mı adama?

Birçok kesimin de tanıdığı çok sevdiğim bir hocamdan şu veciz ifadeleri birçok defa duymuşumdur. Ehemmiyetine binaen seninle de paylaşayım:

“Tecrübelerim bana gösterdi ki fakir Müslümanlar da fakir solcular da elde edemediklerine düşmanmış. Ne zaman ki bu iki grup parayla ve makamla tanıştı artık eski söylemlerini dillendirmez oldular.” 

Evet, mesele bu kadar basit işte. Herkesleşmeye karşı olanlar, paranın cazibesine kapılıp herkesleştiler. Meğer düşmanlıkları kapitalizme değil, elde edemeyişlerineymiş. Bozulmaya imkân bulamadıkları için bozulamamışlar dersek yeridir. Ne vakit parasızlar parayla tanıştı ve tanışmayla da kalmayıp kaynaştı, işte o vakit söylemler de eylemler de farklılaştı. Bu durum, gayet de tabiidir. Zira, sırça köşkte oturanlar, kimseye taş atamazlar. Peki, bu korkunç dönüşümde günah keçisi, para mıdır? Hırsızın hiç mi suçu yok?

“Ama onlar peygamberdi.” diyerek savunmaya geçeceğini düşündüğümden, peygamberleri atlayarak soruyorum sana: Şayet paranın insanı bozmak gibi bir özelliği varsa, tüm malını mülkünü eşinin İslâmî çalışmalarına hibe eden Hz. Hatice’yi, kazancıyla nice köleleri azat eden Ebu Bekirleri, doyurduğu yoksulu kardeş bilip aynı sofrada aynı lokmayı bölüşenleri nereye oturtacağız? Ömer bin Abdilaziz iktidara geldiğinde hanımının parmağındaki paha biçilmez pırlanta yüzüğe bakıp -bu yüzük eski halife olan babasının, kızına hediyesiydi- hanımına diyor ki : “Ya ben ya yüzük…” Çünkü Ömer bin Abdilaziz, tebaasına evvela kendisinin yaparak yaşayarak örnek olması gerektiğini çok iyi biliyordu. O şunu da iyi biliyordu ki yönetilenler, yönetenlerin açtığı çığırdan giderler. Hanımı ise yüzüğü çıkarıp veriyor ve istediği gibi tasadduk edebileceğini söylüyor. Sadece tarihin derinliklerinde değil, bugün bile paranın esiri olmayıp onu Allah’ın rızasını kazanmaya bir vesile olarak gören sahabe karakterli insanlar yok mudur? Borçlu birinin tüm borcunu ödeyip o kimsenin evine huzur içinde gitmesine vesile olanı, iş yerinin kazancından işçisine bir maaştan daha fazlasını verip çalışanına haysiyet giysisi giydiren işvereni, infakla mutlu olmayı alışkanlık hâline getireni, bu ve buna benzer daha nice cömertlik hikâyelerinin çağımızdaki güzel kahramanlarını nereye koyacağız? 

Cebi kabarınca boyunun da uzadığını düşünüp Allah’ın kullarına tepeden bakmaya başlayan; Karun misali, kazandıklarının kendisine ait bir bilgi, yetenek ve gayret neticesinde verildiğine iman eden; böylece malında başkalarının da hakkı olduğunu unutan kimselerle dolu olan bir toplumda, parayı Allah’a yaklaştıran bir araç olarak gören sâlih kimselerin de olduğuna şahit olmak ne güzel bir duygu…

Hülasa, ortada bir bozulma varsa, parayı değil, parayı elinde tutanı sorgulamak lazım gelir. Kimse kendi şahsiyetsizliğinin kabahatini paraya yüklemesin. Para, bozuk karakterlinin elinde felakete sebep olurken düzgün karakterlinin elinde rahmete vesile olur.

Parayla imtihan olup da bozulmayanlara selam olsun… Parayla henüz kaynaşmayanlar da dikkatli olsun. 

Vesselam…
 

Yorumlar 1
Burhan EROL 21 Şubat 2020 18:48

Katılıyorum

Yazarın Diğer Yazıları