Hakan Ertürk

Dost mektupları 18 - Dua Üzerine Hasbihâl 2-

Hakan Ertürk

         Sevgili Dost,

Duanın da bir edebi, bir usulü vardır. Bu edep ve usulü öğrenmek istersen Kur’an-ı Kerim'in, Fatiha sûresine bak. Kur’an-ı Kerim, Fatiha sûresiyle başlar ve bu sûre dua ayetleri içerir. Fatiha sûresindeki ayetlerin geliş sırasına dikkat ettiğimizde bize duanın edebini ve usulünü öğrettiğini görürüz. Sûre, Allah’ın adıyla ve Allah’a hamd ile başlar. O’nun yolunda olduğumuzu belirterek devam eder ve ardından talepler sıralanarak sona erer. Demek ki dua etmenin de bir edebi, bir usulü varmış ve doğrudan talepte bulunmak edebe mugayirmiş.

Hadislere baktığımızda ise şunu görürüz: Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) dua eden bir adamın, dua sırasında salât ve selâm okumadığına şahit olduğunda: "Bu kimse acele etti" diye  buyurdu. Sonra adamı çağırıp: "Biriniz dua ederken, Allah Teâlâ'ya hamd ve sena ederek başlasın. Sonra Peygamber'e salât okusun. Sonra da dilediğini istesin" buyurdu. (Tirmizi Ebu Davud, Nesai). Hz. Ali(ra)’nin bu konuda veciz bir sözü vardır. Der ki: “Yüce Allah’a dua edip bir dilekte bulunduğunda, önce Rasulullah(sav)’a salat ve selam ile başla, sonra ihtiyacını arz et. Çünkü yüce Allah, öyle cömerttir ki aynı anda arz edilen iki dileğin birini kabul ettiği halde, diğerini geri çevirmez.” 

Sevgili Dost,

Biliyor musun dua aynı zamanda, insanı helak olmaktan veya dünya sıkıntılarına düçar olmaktan koruyan bir kalkan durumundaymış. Nereden bildiğimi soracak olursan söyleyeyim: Kur’an-ı Kerim’den… Hz. Âdem ve eşi, cennetten çıkarılmalarına sebep olan yanlışı yapınca hemen duaya sarılıyorlar. Allah da kendisine açılan samimi elleri geri çevirmeyerek onları bağışlıyor: “Her ikisi ‘Rabb’imiz! Kendimize yazık ettik. Bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz’ dediler.” (A’raf-23). 

Saffat sûresi 143 ve 144. ayetleri okudukça dehşete kapılırım. Allah, Yunus aleyhisselamın kurtuluşunun vesilesi olarak Hz. Yunus’un, Allah’ı  zikredişini gösteriyor. Eğer Hz. Yunus, balığın karnında iken Allah’a yönelip dua etmeseydi hâlâ o balığın karnında olacaktı.“Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.” (Saffat-143,144).

Hz. Zekeriyya(as) kendisi yaşlı, karısı da çocuk doğurmaya elverişli olmadığı halde Allah’tan bir evlat istedi. Allah da duasına icabet etti. “Zekeriyya'yı da (an). Hani o, Rabb’ine şöyle niyaz etmişti: 'Rabb’im! Beni yalnız bırakma. Sen, vârislerin en hayırlısısın(her şey sonunda senindir).' Biz onun da duasını kabul ettik ve ona Yahya'yı verdik. Eşini de kendisi için (çocuk doğurmaya) elverişli kıldık.” (Enbiya-89,90).

Hz. Musa(as), Medyen’deki suyun yanında oturup "Rabb’im, doğrusu bana indireceğin her hayra muhtacım." (KASAS-24) diyerek Allah’tan talepte bulunduğunda, Allah’ı talebine cevap veren olarak buldu.

Kadim Dostum,
Dikkatimi çeken bir hususu seninle de paylaşayım. Verdiğim birkaç misalden bile hareketle baktığımızda, şu husus dikkat çekicidir: Peygamberler Allah’a dua ediyorlar, Allah da dualarına icabet ediyor. Sanki burada yüce Allah biz kullarına iki noktada ders veriyor: 

1. Bu misalleri tarihin derinliklerinden alıp önümüze sunarak bizi duaya yani sadece ve sadece kendisine yönelmeye teşvik ediyor. 

2. Allah’a yönelişimizin, peygamberî bir yönelişe benzemesi gerektiğini, onlar gibi samimi, gönülden ve sadece Allah’a yönelmemiz gerektiğini öğretiyor.

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları