Hakan Ertürk

Dost Mektupları 17

Hakan Ertürk

Dua Üzerine Hasbihâl 1

Sevgili Dost,

Bu satırları sana, şehrin üstünü karanlığın kapladığı bir gece vakti yazıyorum. Hayâlin tam karşımda. Yok yok tam yanımda. Seninle “Dua” kavramı üzerinde hasbihal etmek istiyorum. “Dua” diyince aklıma hep Furkan suresinin 77. ayeti gelir: “De ki: Sizin duanız olmasaydı, Rabb’im size değer verir miydi ?”

Allah azze ve celle, insanoğlunu yaratıp dünyaya gönderdiğinde, ona istemeyi ilham etti ve nasıl isteneceğini öğretti. İnsanoğlu, yaratılışı itibariyle her an bir şeylere ihtiyaç duyar. İnsanın bu ihtiyaç hissine sahip oluşunu en iyi bilen Allah azze ve celle, kullarının bu ihtiyaçlarını ifade edebilmelerini de onlara nasip etmiştir. Bize, ihtiyaçlarımızı doğru bir yolla dile getirmeyi öğreten Rabb’imize hamdolsun.

Kıymetli Dostum,

Dua, kulu Allah’ın yanında değerli kılan bir eylem olduğu gibi Allah’ın da kul yanındaki kıymetini test eden bir ölçüdür diyebiliriz? Kul, kıymet verdiği oranda kıymet görür. Allah azze ve celle katında değerli bir varlık isek, Allah’ın yanımızdaki değeri de o nispette çoktur. Ancak Allah azze ve celle katında değeri olmayan bir kişinin, Allah’a verdiği değerden de söz etmek zordur. Yani, Allah’ın yanında değerinin ne olduğunu merak eden kişi, kendi yanında Allah’ın değerinin ne olduğuna bir bakmalıdır diye düşünüyorum. Bu bakış, merak ettiği cevabı kendisine verecektir. Allah’a verdiğimiz değer kadar değer görürüz Allah’tan. Öyle değil mi? 

Allah azze ve celle, sadece ve sadece kendisinden istenilmesini emretmekte ve kendisi dışında bir yerlerden istenilmesini şirk olarak nitelemektedir. Peki hiç düşündük mü? Rahmeti, gazabını geçen Allah nice büyük günahları affedebileceğini söylerken, neden şirki kesinlikle affetmeyeceğini söylüyor? Şu cevabımız doğrulardan bir doğru olsa gerek: Rabb’imiz biz kullarını çok seviyor ve bizlere de çok düşkün(Bir anne bile merhametini O’nun merhametinden almıyor mu?). Durum böyle olunca kendisinden başka şeylere yönelmemizi kesinlikle kabul edemiyor. Her şey Allah’tan iken, bir insanın kalkıp bir başkasına dua etmesi(bir şey istemesi) olacak iş mi? Belki de bize olan bu büyük sevgisinin bir sonucudur cehennemin varlığı. Öyle ya, sevgi ne kadar büyük olursa,  sevgiye ihanetin sonucu da o oranda korkunç olacaktır.

Dua, kulun kendi âcizliğini kendisinin ifade etmesidir. Bu durum onu Allah indinde yüceltir. Çünkü âcizliğinin farkında olan, Allah’ın büyüklüğünün de farkında olur.

Allah azze ve celle istememizi dilerken, vermeyi de üzerine almış oluyor. Söyleyen ne güzel söylemiş: “Vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi.”  Evet, insanoğlu ektiği her dua fidanının meyvesinden yiyemeyebilir ama dua ettiğimiz halde bir şeylere yine de ulaşamıyorsak, isteyiş biçimimizde de bir sıkıntı olmasın. Bir dilencinin bir lira için sergilediği istek kadar bile ısrarımız ve azmimiz yoksa, duamızın kabul olmaması pek tabii değil midir? Bir başka husus da Allah azze ve celle, ayakkabımızın bağına kadar kendisinden istememizi Rasul(sav)’ünün  diliyle buyururken, bir bakıma şunu da bize öğretiyor: Allah’tan başka kendisine dua ettiklerimizin tamamı bir araya gelseler, bize -Allah dilemedikçe- bir ayakkabı bağı bile veremezler.“…isteyen de aciz, kendinden istenen de.” (Hac-73)

Allah-u Teala, Bakara sûresi 186. ayet-i kerimede buyuruyor ki:
“Kullarım beni sana soracak olursa, muhakkak ki ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.”

Duamıza cevap vermeye hazır bir Rabb’imiz varken, insanoğlunun hâlâ Allah’tan başkalarından medet umması ne kadar da acı verici bir durum… Türbeleri, yatırları yahut yaşayan bazı zatları aracı kılarak dua edenlere bu yaptıklarının yanlış olduğunu hatta şirk olduğunu söyleseniz, onlardan şu cevabı alırsınız: “Biz onlara tapmıyoruz. Sadece onları Allah’a yaklaşmak için aracı kılıyoruz.”  Yoksa bunlar Allah’ın şu ayetini hiç duymadılar mı?

“Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. Allah’tan başka veli edinenler derler ki: ‘Biz bunlara ancak bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz.’ Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez.”

Vesselam…
 

Yorumlar 1
Yunus özcan 03 Ocak 2020 22:10

Dualarınızda olmak ümidiyle allah razı olsun sayın hocam

Yazarın Diğer Yazıları