Hakan Ertürk

Dost Mektupları 13

Hakan Ertürk

Hayale Hükmeden Hakikat

Kadim Dostum,

Bir hayâl âlemindeyim ki bugünlerde, kuşanmışım onu bütünüyle… Bu hâyal girdabının içindeyken, girdap tarafından  asırlar evvelinin Medine’sine fırlatıldım. Peygamber Mescidi’ndeyim ve mescid ağzına kadar dolu. Kimler yok ki mescitte… Sahabenin hangi birini sayayım sana? Hutbede bir adam görüyorum, dünya gözüyle hiç görmediğim. Çok etkili konuşuyor. Etkili konuşması samimiyetinden olsa gerek, bir de hitap ettiği cemaatin lideri olduğundan… Zira, liderler samimi olur ve samimi konuşursa cemaat o lideri pürdikkat dinler. Adamı tanımıyorum ama anlattıkları hiç de yabancısı olduğum şeyler değil. Bu adam ya bir peygamber yahut peygamberlerin ilim deryasından doyasıya içmiş biri olmalı. Sağımdaki sahabeye hutbeyi veren adamın kim olduğunu soruyorum. Verdiği cevap tahminlerimi doğrular nitelikte. Bu adam, Hz. Muhammed(sav)’in hicret arkadaşı, yoldaşı ve ilk halifesi Hz. Ebubekir’miş. Biliyor musun kıymetli dost, bu ilk hutbesiymiş. Günümüz liderlerinin, tebaasına tepeden bakan hitaplarını, “her şeyi en iyi ben bilirim” tarzı konuşmalarını, insanlara emredici ve “ben böyle dediysem böyle olacak” biçiminde yaklaşımlarını yerle yeksan ediyordu bu güzel insanın muazzam hutbesi. Oysa o da bir liderdi ve onun da bir devleti, onun da bir kudreti, kendisine bağlı olan bir ordusu ve hatırı sayılır bir devlet bütçesi vardı. Lakin günümüz liderlerinin hiçbirine benzemiyordu. Hani gayrımüslim yöneticileri anlarım da kendini Müslüman olarak tanıtan liderler hiç mi ona benzemez; o, örnek aldığı Hz. Muhammed(sav)’e benzerken? 

Hani dedim ya, Peygamber Mescidi’ndeyim. Hutbeyi veren Peygamber(sav)’in ilk halifesi ve dinlediğim bu hutbe onun ilk hutbesi. Hz. Ebubekir(ra) konuşuyor, biz pürdikkat onu dinliyoruz. Mescidin içinde çıt çıkmıyor. Sadece bir ses yankılanıyor mescitte, Halife Ebubekir’in sesi:

“Ey Müslümanlar! Sizin en hayırlınız olmadığım hâlde sizi idare etmek üzere seçildim. İyilik yaparsam bana yardım ediniz, kötülük yaparsam beni doğrultunuz. Doğruluk, emanet; yalancılık da hıyanettir. Sizin yanınızda zayıf olanlar, benim yanımda güçlüdür. Tâ ki inşaallah onların bu illetlerini onlardan uzaklaştırayım. Yanınızda güçlü olanlar da inşaallah fakirlerin onlar üzerindeki haklarını alıncaya kadar yanımda güçsüzdürler. Hangi İslâm toplumu Allah yolunda cihadı terk ederse, Allah ona zillet ve aşağılık verir. Hangi Müslüman toplumu arasında fuhuş yayılırsa, Allah onlara vereceği bela ve cezayı genelleştirir. Allah’a ve Rasul’üne itaat ettiğim müddetçe bana itaat edin. Şayet ben; Allah ve Rasul’üne isyan edersem, artık bana itaat yoktur.” (İhsan Süreyya Sırma–Nasıl Sömürüldük) 

Yine bir başka gün aynı mescitte, Peygamber Mescidi’ndeyim. Yine bir hutbe ve hatip yine Ebubekir Halife:

“Ey Allah’ın kulları! Sizden önce ölen kimselerden ibret alınız. Onların hâllerini düşününüz. Dün sizinle idiler, bugün nerelerdeler? Nerede o korkunç yöneticiler? Hani, o savaş meydanlarında ün salan kahramanlar? Hani, yeryüzünü şenlendiren ve süsleyen o şahıslar, hanlar, devlet adamları? 

Dünya, hepsini alt edip toprağa gömmüş. Vücutları çürüyüp toprak olmuş. Hiçbirisinden bir haber yok. Hepsi uzaklaşmış, gitmiş. Hatta isimleri bile unutulmuş. Sanki hiç yoklarmış, dünyaya gelmemişler… Bütün istek ve arzuları kesilmiş, sadece günahlarının hesabı kalmış. Giderken, yaptıklarını beraber götürdüler. Dünyayı ise başkalarına bıraktılar. Bugün biz, onların yerine geçmiş bulunuyoruz. Eğer hâllerinden ibret alırsak kurtuluruz. 

Hani, o güzel ve parlak yüzlü olanlar? Gençlik ve kuvvetine güvenenler nerede şimdi? Nerede onların gençlik ve güzellikleri? O gençlikleri ve güzellikleri bugün toprak olmuş. Sevdikleri, zevk ve sefaları onlar için hasret ve pişmanlık olmuş.

Hani, şehirler inşa edenler; etrafına surlar örenler? Hepsi ölüme boyun eğmiş. Yaptıklarının misafiri olarak bu diyarı terk etmiş, gitmiş…” (Adil Akkoyunlu-Hz. Ebubekir)

Sevgili Dost,

Ben Hz. Ebubekir(ra)’i dinlerken, aklım ve yüreğimden de yaşadığım ülke başta olmak üzere halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu diyarları geçirdim. Delice değil, akıllıca bir soru takıldı; aklımın ucuna değil, aklımın tam ortasına: 

“Şu dinlediğim halife, İslâm üzereyse ve Hz. Muhammed(sav)’in izindeyse, günümüzün Müslüman liderleri ne üzerinde ve kimin izinde?”

Vesselam…
 

Yorumlar 1
Yunus özcan 06 Aralık 2019 23:15

Ağzınıza yüreğinize sağlık hocam

Yazarın Diğer Yazıları