Hakan Ertürk

Dost Mektupları 10

Hakan Ertürk

Sare’den Dersler 3

(Önceki yazının devamı)

İşte Sare’nin “Hayatın Hedefi” serlevhalı video serisinin ilk ve son bölümü: 

 “Esselamu aleykum. Ben Sare. Bugün “Hayatın Hedefi” konulu serinin birinci bölümüyle sizinleyiz. Babamın anlattığı yaşanmış bir hayat hikayesini anlatacağım. Bu kişinin adını Ebu Ubeyde diye farz edelim(Eğer ailesi bizi dinlerse üzülmesin diye).

Ebu Ubeyde, Ürdün'den Birleşik Arap Emirlikleri'ne çalışmak için gitmişti. Kırk sene orada kalmıştı ve tüm hayâli, tüm gayesi Ürdün'de bir saray inşa etmekti. Bunun için büyük çaba sarf etmiş, çok yorulmuştu. Gerekli parayı biriktirdikten sonra Ürdün'deki yakınlarına bu parayı gönderip sarayı yapmalarını talep etmişti. Akrabalarından biri Ebu Ubeyde'nin bu saray için çok israfta bulunduğunu görünce: "Ey Ebu Ubeyde! Niçin güzel bir villada yaşamak yerine bunca israfa gerek duyuyorsun?" diye sormuş, o da şu şekilde cevap vermişti: "Ey Ebu Ahmed, ben gurbette kırk yıldır çalışıyorum ve paranın keyfini çıkarmak istiyorum."

Peki, Ebu Ubeyde parasının keyfini çıkarabildi mi gerçekten?

Sarayın tamamlanmasından kısa süre evvel Ebu Ubeyde bedeninde tuhaf sancılar hissetmeye başladı. Birçok doktora gidip muayene oldu, tahliller yaptırdı ve sonunda ona "Sen kolon kanserisin Ebu Ubeyde." dediler. "Kolon kanseri mi?" diye şaşırmış bir hâlde tepki verdi. "Evet" dedi doktorlar: "Seni tedavi etmeye çalışacağız." Bir süre kemoterapi tedavisi gördü ancak bir faydasını görmedi. Doktorlar "Amerika'ya git." dediler, o da denileni yaptı. Oradaki doktorlar da "Geç kalmışsın yapılacak bir şey yok, ülkene geri dön." dediler.

Ebu Ubeyde'nin tüm hayâlleri yıkıldı. Ailesi ve sevdikleri ile sarayda yaşamayı diliyordu. Ertesi gün küçük sarayına intikâl etti - ki bu saray kabriydi- 

Acaba Ebu Ubeyde'nin tüm çabasına, hayatını uğruna adamasına değer bir hedef miydi bu hedefi? Pekâla belirlediği hedefe ulaşabildi mi neticede?

Durup düşünelim hep birlikte... Bu hayattaki hedeflerimiz neler? Bu hedefler doğru hedefler mi? Ebu Ubeyde gibi olmamak için nasıl bir yol izlemeliyiz?

Tüm bu sorulara bir sonraki bölümde cevap vereceğiz inşaallah.

Esselamu aleykum...” (Sare binti İyad Kunaybi)

Birinci bölümde sorduğu sorulara cevap veremedi Sare. Zira ilk videoyu çektikten kısa bir müddet sonra vefat etti. Rabb'im kendisini cennet ve cennet nimetleriyle rızıklandırsın. 

Hani, İyad Kunaybi çocuklarımıza ibret alsınlar diye Sare’nin çizmiş olduğu sağlıklı ve hastalıklı akciğer resimleriyle resmin altına düştüğü notu göstermemizi istiyordu ya sevgili dost. Ben de buna bir ekleme yapmak istiyorum ve diyorum ki: Çocuklarımıza Sare’nin sözlerini okurken ve onlardan Sare’yi örnek almalarını talep ederken, kendimize ve çocuklarımızın annesine de Sare’nin babasını ve annesini hatırlatmak lazım gelir. Zira bir çocuk evvela anne-babasını örnek alır. Bir evde Kur’an hüküm sürmüyorsa; Peygamber, bir futbolcu yahut sanatçı geçinen bir soytarı kadar bilinmiyorsa; dimağlar, kitaplardan fışkıran nurla aydınlanmak yerine telefon, televizyon ve internetle dumura uğrayıp iğfal ediliyorsa; evler, namaz başta olmak üzere ibadetlerle şenlenmiyorsa; bütün hesaplar ve hayâller, ölene kadarki ömürle sınırlı kalıp kabirden öteye gitmiyorsa  böyle bir evde bir Sare çıkması, Firavun’un sarayında Musa’nın çıkması gibi olağanüstü bir mucize olur ki böyle bir mucize tarih boyunca ender görülen bir şeydir. Müslümanlık ve mü’minlik iddiasında olan bizlerin de böyle bir mucizeyi beklemesi ve bu düşünceyle ömrü tüketmesi en hafif tabiriyle “ahmaklık” olur. 

Kadim dost, Allah’tan hem bizi hem de kaybettiğimiz sevdiklerimizi bağışlamasını ve dünya hayatında bir daha göremeyeceğimiz o sevdiklerimizle bizi cennette bir araya getirmesini niyaz ediyorum.

Vesselam…
 

Yorumlar 1
Yasin övüt 18 Kasım 2019 22:54

Ve aleykümesselam hakan hocam. Kaleminize sağlık şahşım adıma konuşacak olursam eğer, ders alınacak bir konuya değinmişsiniz. Rabbim imtihanımız kolay eylesin inşAllah.

Yazarın Diğer Yazıları