Ülkemiz son günlerde üst üste gelen şehit haberleriyle büyük bir acı yaşarken, uzun zamandır bu yönlü bir sıcak temasta şehit vermediğimiz için maalesef terörün aşağılık, kalleş ve kahpe yüzünü bir kez daha hatırlamış olduk.
Türkiye’mizin başı sağ olsun.
Milli birlik ve beraberliğimizin, kutsal değerlerimizin, yüz yıllardır süre gelen devletli geleneklerimizin öne çıkması gereken bu dönemlerde kalplerde tek bir acı, tek bir öfke ve duygulara tercüman tek bir gönül dili olması gerekirken maalesef artık bu onurlu ve köklü, vakur duruşumuzu da yavaş yavaş yitirdiğimizi de görür olduk.
Acımız büyük, öfkemiz üzüntümüzden daha da büyük fakat bu topraklar ne ilk ne de son şehidini verdi. Bu coğrafyada yaşıyor olmanın bedeli kan dökmek, can vermek. Atalarımızın Orta Asya’dan Anadolu’ya gelene kadar verdikleri mücadele, şuan üzerinde yaşadığımız bu topraklara bin yıldır vatan diyebilmemiz için dökülen kanlar ve dahi Kurtuluş Savaşı…
Bedel ödeme ve ödettirme kelimesinin karşılığını en iyi biz biliriz. Buna karşın Pençe Kilit Harekatı Bölgesi’nden gelen üst üste acı haberlerin şokunu yaşarken, sosyal medyada olmadık paylaşımlar olmadık gündem oluşturmalar ne ülkemize ne de verdiğimiz şehitlerin aziz ve kahramanca mücadelesine hiç yakışmadı. Daha şehitlerimizin naaşı defnedilmeden, TSK’yı, ilgili dağ komando birliğini eleştirenler, bölgeyi görmeden ahkam kesenler, adi terör örgütünün kendi hesaplarından yaptığı paylaşımları propaganda yaparcasına paylaşanlar, bu elim olaydan bir siyasi tartışma ortamı çıkarma gayreti güdenler salya akıtırcasına geçtiler klavyelerin başına…
Hadi burası sanal mecra, sosyal medya dediğimiz aslında mahalle dedikodusuna dönen bir yer.
Peki ya AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi Gruplarının TBMM’deki ortak bildirisine imza atmayan bu ülkenin ana muhalefetine ne demeli?
Yahu siz hiç mi ders almazsınız?
1979 yılından beri iktidar olamayan bir parti olarak hiç mi kendinizi sorgulamazsınız?
CHP’nin en büyük sorunu galiba bu:
Yerli ve milli duruş, tavır sergilemeyi iktidar yanlısı olmakla, muhalefet etmeyi de her şeyde iktidarın tersini yapmakla olacağını sanıyor. Ve hepsini bir birine karıştırıyor.
Anayasa Mahkemesi ne der, TBMM ne der, YSK ne der fark etmez!
Bu ülkenin en az yüzde 70’i yeni adıyla HEDEP’i (HDP) PKK’nın siyasi uzantısı görüyor. 2 tane belediye için yakışır mı Atatürk’ün, İnönü’nün partisine bunlarla iş tutmak?
Peki ya şehitlerimizin acısını sadece 2 günde unutan sosyal medyanın o pek gündemle hem hal, vatansever, atıp tutan tayfaya ne demeli?
‘Pazara kadar değil mezara kadar’ değil miydi sizin bu ülkeye sevdanız?
Bi Fenerbahçe – Galatasaray derbisi oynandı, cesur yüreklerin vatan sevdası şarkılarda kaldı. Türkiye gündemi bir anda değişti.
Ulusal medyamızın böylesine hassas bir dönemden geçerken, meselenin şehitlerin kerpiç, ayakta zor duran evleri üzerinden tartışmasını nereye koyacağız peki?
Lüks yaşamı her gün milletin gözünün içine sokan, özendiren Dilanları, Seçilleri bu ülkenin başına bela eden sizlersiniz. Şehit evlerini gösterip, ‘Ayakta zor duran bu evlerin evlatları bu vatan ayakta dursun diye ölüyor’ diye günlerce popülizm yaptınız.
‘Beyaz Türklerin evlatları neden bu köhne evlerin yavruları kadar bu vatanı sevmedi, sevemedi, uğruna canını vermedi, bedel ödemedi’ diye sorgulamak ağır geldi değil mi sizlere!
Al bayrağımız asıldığı her yerde çok güzel ama bir yiğidimiz toprağa düşecekse ne bir rezidansa ne de bir kerpiç eve asılmasını hiç kimse istemez.
Türkiye’ye terör belasından çok çekti. İçerde ve dışarda sadece PKK değil, zalim ve zulümkar batının piyonları yakamızı hiç bırakmadı.
“Filistin’i korursan bedeli bu olur, Karadeniz’e, Akdeniz’e inersen ekonomiyle vururum, Suriye’de, Irak’ta olursan şehirlerinde bombalar patlar…”
Tüm bu yazdıklarım için beni meseleye tek bir taraftan bakmakla da itham edebilirsiniz, saygı duyarım. Mevcut iktidarın, daha önceki hükümetlerin bu terör olaylarında hataları, eleştirilecek yönleri yok mudur, elbette vardır.
Fakat benim bugün anlatmak istediğim mesele suçlu-suçsuz haklı-haksız meselesi değil!
Bizim örfümüzde bir eve cenaze gelirse, onu şanıyla şerefiyle vakur bir şekilde ebediyete uğurlamak vardır. Küskünler barışır, kimse kimseyi suçlamaz, zengini fakiri bir olur.
Bizim evlerimize şehitlerimiz gelmiş ve hala tek yürek olamıyoruz buna üzülüyorum.
Tepkim de kabullenemeyişim de buna!
Yorumlar 1
Adnan özer 26 Aralık 2023 15:45
Güzel yazı içi teşekkürler.