Enes Tarım

Semavi Dinlerde Yaratılış Serüveni - 1

Enes Tarım

“Her şey muhteşemdi, dünyanın en güzel bahçesinde yaşıyordu. 

Kocasıyla ilişkisi mükemmeldi. 

Günahsızdı, utanç nedir bilmiyordu bile. 

Hayatı böyleydi. 

Ama bunların hepsini tek bir şey için feda etti. 

Bir meyve için...

Havva meyveyi neden yedi?  

Birincisi, ağaç güzeldi.  İkincisi, ağacın meyvesi yemek için uygundu. Üçüncüsü, bilgelik kazanmak istiyordu. 

Oysa en basit günah şuydu: “Bir şeyi Tanrı’dan fazla arzu etmek…”   

Âdem de karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı fakat günah işledikten sonra birden bire utandılar.  

Meyveyi yedikten sonra çıplak olduklarını anladılar. 

İncir yaprakları dikip kendilerine önlük yaptılar. 

Derken, günün serinliğinde bahçede yürüyen RAB Tanrı’nın sesini duyunca O’ndan kaçıp ağaçların arasına gizlendiler. 

RAB Tanrı Âdem’e, ‘Neredesin?’ diye seslendi. 

Âdem: “Bahçede sesini duyunca korktum. Çünkü çıplaktım, bu yüzden gizlendim” dedi.

Tanrı Âdem’le Havva için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi. 

Demek ki Tanrı Âdem’le Havva’nın utancını örtmek için ilk kurbanı kesmişti…” (1) 

Kitabı mukaddeste insanın yaratılış serüveni böyle anlatılırken; ilginçtir Yunan mitolojisinde de benzer şekilde ilk insanın balçıktan yaratıldığı yer alır. 

“Prometheus, toprağı gözyaşlarıyla ıslatarak yoğurmuş ve ona şekil vererek ilk insanı yani Âdemi yaratmıştı. Ve Pandora, Yunan mitinde yaratılan ilk kadındı. 

Nitekim “Pandora’nın Kutusu” tabiri de buradan gelmekte. 

Zeus’un oğlu Hephaistos, Pandora’yı güzel Tanrıça Afrodit’in vücudunu örnek alarak yapar. 
Pandora, insanlığın içerisine bir ceza olarak gönderileceği için yaratılışı sırasında kalbine ruh yerine bir kıvılcım yerleştirilmiştir...”

***

Kur'an'da kıssalar geniş yer tutar. Öyle ki kitabın üçte biri kıssalardır. 

Ve onlar biz modern çağın fanilerine geçmişin derinliklerinden seslenerek bilmediğimiz görmediğimiz yaşanmışlıkları edebi bir üslupla anlatır. 

Bu anlatıların gerçekliği ayrı bir yazı konusu olarak ortada dururken ve tarih içerisinde tümünün gerçek ya da bir kısmının sembolik/ edebi tefsiri mümkünken biz bugün bunun üzerinde durmaksızın Âdem kıssasını ve insan neslinin cennetten kovuluşunu değerlendirmeye çalışacağız. 

Bunu yaparken diğer semavi/muharref kitaplardan olan Kitabı Mukaddesten alıntılarda bulunarak bir karşılaştırma yapıp benzeyen/ ayrışan hususları irdeleyeceğiz.

Kuran aslında diğer kutsal kitapların aksine kıssa anlatımlarında çok fazla detay vermez. 

Temel amacı kronolojik bir tarih bilgisi vermekten ziyade kıssalar üzerinden nasihatlar vererek ders almamızı sağlayıp geleceğimizi şekillendirme amacı güder. Bunu yaparken de baştan sona anlatılan tek kıssa Yusuf kıssası olup diğer kıssalar kesitler halinde surelerin içerisine serpiştirilmiştir. 

***

Âdem kıssası tüm semavi kitaplarda benzer tasvirlerle geçerken insanlığın ilk deneyimi sayılır. Tüm belirgin inanç sistemlerinde genel ortak kanı Âdem ile Havva’nın ilk insan çifti olmasıdır. Bazı kaynaklar Âdemin yeryüzündeki ilk insan olmadığını, ondan önce nice Âdemler ya da cin toplulukları yaşanmışlığını varsaysa da bu ciddi bir tez değildir. Belki Allah’ın yeryüzünde bir halife yaratacağından söz eden ayetler böyle bir yoruma yol açmış olabilir: “Hani, Rabbin meleklere ‘Bakın, ben yeryüzünde bir halife yaratacağım’ demişti. Melekler de, ‘Biz seni güzel sıfatlarla nitelemekte ve yüceliğini dile getirmekte iken orada bozgunculuk yapıp kan dökecek bir varlık mı yaratacaksın?’ demişlerdi. Allah da onlara, ‘Ben sizin bilmediklerinizi bilirim’ diye cevap vermişti.” (Bakara 30) 

Ancak bu konudaki tüm yorumlar son tahlilde birer zan ve varsayımdan başka bir şey değildir. 

*** 

MÖ 1500’lü yıllarda Hz Musa’ya Tevrat verildi ve akabinde İsrailoğullarına peş peşe peygamberler geldi. Ana kitap Tevrattı ve sonrasında gelen her vahiy Tevrat’a eklendi. 

Ve tüm bu kitaplar asırlar içerisinde tahrifata uğradı. Ancak Hristiyanlar Hz İsa’nın kendisinden önceki vahyin tahrif olduğunu söylemediğini, kendi kitapları gibi Eski Ahit’in de değişmediğini kabul ederek sahih saydılar. 

İşte böyle bir süreçte Kuran’a geldiğimizde onun içerik olarak Tevrat ve İncil’i kabul eden metinlerle kendisini “Ehli Kitabın elindekini doğrulayan” bir düzeltme hareketi olarak sunduğunu görmekteyiz. Belki ehli kitabın İslam’a karşı çıkmasının, düşmanlık etmesinin arkasında yatan gerçek te işte bu İslam’ın tahrif edilmiş saydığı eski kutsal kitapları düzeltme iddiasıdır…

*** 

Âdem kelimesi “ adam‚ kul, toprak, yer” gibi anlamlara gelmekte ve bazı ayetlerde “Âdem” olarak geçerken diğer bazı ayetlerde de “Benî Âdem (Âdemoğulları)” şeklinde yer almakta: 
“O, beşeri sudan yarattı. Sonra onu, soy sop ve akraba sahibi kıldı. Senin Rabb'in her şeye güç yetirendir…” (Furkân 54).

İbrânîce’de “Adam” insan türü için kullanılan müşterek bir isimdir ve ilk insan için kullanılmıştır. Kitabı Mukaddeste ilk insanın yaratılışı iki ayrı babda farklı biçimlerde nakledilir. Birinci anlatıma göre insan yaratılışın altıncı gününde Tanrı’ya benzer bir surette erkek ve dişi olarak yaratılmıştır. İkinci anlatıda ise önce erkeğin, daha sonra da onun kaburga kemiğinden kadının yaratıldığı yer alır. İlk insan, bizzat Tanrı tarafından yerin toprağından yaratılmış, daha sonra burnuna hayat nefesi üflenerek canlı bir varlık olmuştur. 

Havva’ya gelince İbrânîce Havvâh olarak geçerken Yunanca tercümelerde Eva olarak isimlendirilir. Havvâ/Eva ismi, bütün yaşayanların annesi olduğu için “canlı, yaşayan” anlamında ona Adem tarafından verilmiştir (2).

Kur'an'da ise Havva adı geçmemekte, Adem’in zevcesi olarak bahsedilmektedir (3). Kuran Havvâ’nın yaratılışından bahsetmeden Adem ile birlikte cennete yerleştirilmelerini ve sonra oradan çıkarılışlarını anlatılmaktır(4). 

(devam edecek inşallah)

Notlar:

(1) ( kutsalkitap.org)

(2) (Tekvin, 3/20)

(3) (Bakara 35)

(4) (Bakara 35-38)
 

Yazarın Diğer Yazıları