Enes Tarım

Salgın yükselirken

Enes Tarım

Corona salgını düşüş moduna girmişken ülkemiz normalleşmeye doğru adım atmaya başladıkça bazı uzmanlar büyük bir endişeyle bu yeni bir fırtına öncesinin sessizliği mi diye soruyor.

Dünyanın bir kısmında vakalar azalırken güney yarım kürede hızla yayılmasının, sonbahar ve kış mevsiminde tüm dünyada tekrar alevlenmesi ihtimalinin yüksek olduğunu gösterdiğini söylüyorlar.

Şu bir gerçek ki salgın tüm dünyaya, hepimize diz çökertti ve hepimiz hazırlıksız yakalandık. 

Aslında geçmişte böyle salgınların çok yaşandığı ve milyonlarca insanın salgın hastalıklardan hayatını kaybettiği tarih kitaplarında genişçe anlatılmaktaydı. Belki böyle şeylerin günümüz teknolojilerinde yaşanmayacağını düşünüyor oluşumuzdan kaynaklı bir hazır olmayıştı bu.

***
İlimizde de coronalı hasta sayısının çok arttığını geçtiğimiz gün açıkladı Vali Baruş. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, vatandaşları, coronavirüs tedbirleri kapsamında alınan kararlara uymaya davet etti. Baruş, paylaşımında "Kurallara uyulmaması nedeniyle, son günlerde ilimizdeki covid-19 vaka sayısı artmaya başladı. Lütfen kurallara riayet edelim." diyor.

Yazıhan’ın Sürür ve Kömüşhan mahallelerinde de covid-19 testi pozitif vakalar tespit edildiği söylenip buralarda da 14 er günlük karantina uygulamasına geçildiği belirtiliyor.

Geçtiğimiz haftalar büyük düşüş yaşayan salgının yüksek hızda artmaya başladığı, vaka sayısının 400'e yükseldiği söyleniyor.

***
Geleneksel yapımızın temellerinden olan komşuluk ve akrabalık ilişkilerinin aktif olması bu bağlamda fiziksel temasın yoğun olması ile sosyal izolasyonun mümkün olmadığı bir gerçek. 

Bundan dolayı covid-19 testi pozitif çıkan vatandaşlarımızın çok sayıda kişiyle temas kurduğu değerlendirilmekte. Çoğu zaman temizlik metodları, sosyal mesafelendirme kuralları, müşterilere ve çalışanlara maske zorunluluğu gibi tedbirlere uymuyoruz.

Bir kısmımız normal hayata dönmek için acele etmiyor, parmaklarının ucuna basarak ilerliyorken çoğumuzsa sanki böyle bir hastalık yokmuş; yaşadıklarımız birer tiyatroymuş gibi davranıyor.

Bu savaşta yani corona ile savaşta en ön safta mücadele eden hastane personeli, emniyet mensubu, kuryeler, süper market çalışanları, belediye çalışanları, temizlikişçileri gibi ön cephede çarpışanlara yardımcı olmuyoruz.

Belki de bu durum kimsenin ne olacağını bilmemesinden kaynaklanıyor. Her şeyi telefonumuza dokunduğumuz bir tıkla öğrenebildiğimiz bir zamanda hiç bir şey bilmiyoruz. Corona'nın kaynağını, bir aşı geliştirilip geliştirilmeyeceğini, ne zaman geliştirileceğini, corona'ya yakalandıktan sonra tekrar hasta olup olmayacağımızı, ne zaman hayatın normalleşeceğini, her şeyden önemlisi corona'nın bizi ne zaman terk edeceğini bilmiyoruz. Her gün sanki kilometreler süren uzun bir yürüyüşün sonuna yaklaşmış gibi görünsek de sürekli başladığımız yere geri dönüyoruz.

Kendini ve diğerlerini corona'dan korumak isteyenler maske takarken, corona'ya inanmayanlar maske takanlara kızıyor. Hatta bazılaımız maske takanlarla dalga geçmeye kadar da işin mizah boyutunu büyütüyor.

Bu belki biraz da liderler, vekil, başkan vesair görevlilerimizin  halka maske takmayı emredip, cezai müeyyideleri hatırlatıp, evde kalın mesajları vermelerine rağmen kendilerinin sosyal mesafeye dikkat etmeyip maske takmayı reddederek "güçlüyüm, korkmuyorum" atarları ile sürekli maskesiz, korunmasız mesajlar vermelerinden kaynaklı olsa gerek.

Ve şunu görüyoruz ki, normalleşmeye asıl karar verecek olanlar yöneticiler değil bizleriz. Ve bizler de yapmış olduğumuz kuralsızlıklarla henüz buna hazır olmadığımızı gösteriyoruz…

Selam ve dua ile…
 

Yazarın Diğer Yazıları