Enes Tarım

Sahi ne oldu bize

Enes Tarım

Günlerdir Narin kızımızın hunharca katledilişini canlı yayınlarla izliyoruz.
Toplumun bu olaya ilgisi yüksek ve büyük bir infial var.
Hepimiz üzgünüz ve neler yaşadığımızı anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Artık ülke olarak her gün çocuk cinayetleriyle sarsılıyoruz.
Şu bir gerçek ki, toplumumuz bu cinayet ile çok büyük bir değerler yozlaşması ve ahlâkî çürüme yaşadığının farkına vardı.
Neden böyle bir topluma dönüştüğümüzü sorgulamaya başladık.
Neden tüm değerlerimiz erozyona uğradı?
Neden merhamet, adalet, kardeşlik, gelenek örf, din...
Tüm değerlerimiz...
Hepsi ama hepsi ayaklar altında...
Mafya tehditleri, meclis kavgaları, kadın cinayetleri, çocuk tecavüzleri, bebek tacizleri almış başını gidiyor.
Her yeni güne bir vahşetle uyanıyoruz.
Ve artık hep yaşadığımız kötü olayları konuşuyoruz...
***
Evet nasıl oldu da bu hale dönüştük...
Hangi ara bu denli değerlerimiz aşındı.
Hangi ara kimsenin kimseye güvenmediği, sözüne itibar etmediği, yalanın, riyanın, hilenin kol gezdiği bir dünya yarattık kendimize.
Nasıl oldu da küçüklerin büyüğe, büyüklerin küçüğe saygısının olmadığı, küçüğün büyük, büyüğün küçük olduğu bir toplum haline geldik.
Aile müessesesi parçalandı, boşanmalar tavan yaptı, pornografi, uyuşturucu, cinsel sapkınlık ve şiddet olayları zıvanadan çıktı…
***
İstatistiklere göre son iki yılda Narin gibi en az 133 çocuk yaşamını yitirmiş.
2008-2016 arasında toplam 104 bin 500 çocuk kaybolmuş. 
Bunların kaçı bulundu bilinmiyor.
Bu korkunç ve utanç verici tabloya baktığımızda insanlığımızdan utanmak işten bile değil. 
Ama neden? 
Neden ülkemizde bunlar yaşanıyor? 
Neden toplumumuzda böylesi bir çürüme görülüyor?
Doğayı katlettik, ağaçları yok ettik. 
Dereleri nehirleri kirlettik, balıkları zehirledik, denizleri çöplerle doldurduk. 
Sokakları uyuşturucuya çetelere ve mafyalara teslim ettik. 
Her yaptığımız işe yalan dolan soktuk. 
Sahte işler yapıp daha fazla kazanma hırsına düştük. 
Üretmek, gelişmek çağ atlamak varken bataklıkta yaşamayı tercih ettik. 
Sahi ne oldu bize?
Hep öldürüyoruz artık...
Kadınları, gençleri, anneleri, çocukları ve bebekleri...
Hep öldürüyoruz...
O kadar kindarız ki, sokak ortasında kadınlarımızın vücuduna yüzlerce bıçak saplıyoruz...
Trafikte tartıştığımız adamlara pompalı tüfeklerle saldırıyoruz...
Yeni doğurduğumuz bebeleri göbek kordonları düşmeden çöp kutularına atıyoruz...
Sahi ne oldu bize?
***
Son bulgular Narinin ölümünde bizzat öz annesinin abisinin ve öz amcasının parmağı olduğunu gösteriyor.
Bu nasıl bir cinnettir, nasıl bir vahşettir...
Hayvanlar dahi yavrularını tehlikelerden korumak için her türlü tehlikeyi göze alırken biz insanlık alemi nasıl bu derece aşağıların aşağısı bir duruma düştük.
Bir pisliği temizlemeye çalışırken her gün başka bir mide bulandırıcı olay ile karşılaşıyoruz.
Şimdi de Tekirdağ’dan gelen haberlerde henüz iki yaşında olan Sıla bebek olayı karşımıza çıkıyor.
Küçücük vücudunda tam 42 diş izine rastlanmış...
Ya, iki yaşında bu bebek Allahtan korkmazlar...
İşkence izleri beraberinde ufacık bebeğe istismar iddiaları...
Allah’ım, nasıl bir tımarhaneye düştük...
Nasıl bir korku filmi izliyoruz...
Bu karabasandan, bu cehennemden nasıl çıkacağız...
Gelecek nesillerimizi bu insan şeytanların tasallutundan sen koru Allah’ım...
Selam ve dua ile...

Yazarın Diğer Yazıları