Otizmli çocuk
Enes Tarım
İlkokul öğretmenim kıymetli “Gönül” hanımdı.
Yirmibeş senelik ilkokul öğretmeniydi.
"Çok çocuk okuttum, otizm bilmem, ama anlatırsan okuturum" demiş anneme.
Gönül öğretmenim ve müdür Hasan Bey sayesinde birçok okuldan geri çevrildikten sonra kaynaştırma ile ilkokula başladım.
Otizmli ve hiperaktiftim.
Az konuşuyor ama okuyup yazabiliyordum.
Gönül öğretmenim kocaman sarıldı ilk gün.
Önce ittim onu.
Annemle ev ablam dışında kimse dokunamazdı bana.
“Sen bana alışacaksın çocuğum, bana otizmi öğretirsen ben de sana okumanın zevkini öğreteceğim” dedi.
Hiç unutmadım.
Gözünün içi gülüyorsa kötü bişi olmaz diye düşündüm.
Ders kırkbeş dakika.
Ama o kadar zaman derse konsantre olamam ki?
Sürekli kalkıp dolaşıyorum.
Tabii arkadaşlar da beni görüp kalkıyor.
Sınıf otuzbeş kişi, Gönül öğretmenim n'apsın.
Dedi ki: “Bu böyle olmaz, kurallar var, öğrenmen lazım…”
Kural severim laf aramızda, hayatı kolaylaştırır...
Birinci haftanın sonunda veliler ben sınıftan atılayım istiyor.
Annem ısrarlı.
Gönül öğretmen: “Hallederim” dedi.
“Her dersin başında tüm arkadaşlarının kalemlerini topla, git çöp kutusunun başında aç, sınıfı dolaşıp dağıt, ama bir daha derste ayağa kalkmadan dinleyeceksin” dedi.
Size bir tüyo: “Bir otizmliyle arkadaş olmak istiyorsanız, anlaşma yapın, karşılıklı olursa anlaşma severiz.”
Her ders arkadaşların kalemlerini topladım, açtım, hepsinin adını hemen öğrendim.
Hafızam iyidir, hiç karıştırmadan dağıtınca daha az dalga geçtiler.
Nasıl çözüm ama?
***
Dört sene boyunca fırsatını bulunca ya dalga geçtiler, ya dövdüler, ya da eşyalarımı kaçırdılar. Ama onların bir kabahati yok, anneleri babaları: “uzak dur o otistikten” dediler hep.
Yanımda duran arkadaş varsa annesi gelip çekiştirip aldı hep.
Ben de baktım, bence bir farkımız yoktu?
Tabii o zaman “otizm nedir, ben kimim” bilmiyorum.
Ama Gönül öğretmen biliyordu…
Okumayı, el yazısını, kurallara göre yaşarsam hayatın daha kolay olduğunu öğretti.
Velilerin karşısına dikildi: “Hepsi benim çocuğum, burası benim sınıfım, siz anca kapının dışında beklersiniz” dedi.
Hangi çocuk bana vurduysa: “Dövemezsin, çünkü şiddetle hiçbir şey çözülmez” dedi.
Üçüncü sınıfta -o zaman SBS vardı- Türkiye birincisi oldum deneme sınavında.
“Gönül hanım iltimas geçmiştir” diyen velilere:
“Hepinizi Milli Eğitime veririm, Nâzım bütün soruları çözdü” dedi.
Bence yapardı!
***
Dördüncü sınıfta, bir yıl daha ilkokul var sanırken ben, hop 4+4+4 sistemi geldi.
Küt diye mezun oldum, hem de okul ikincisi!
Son karnemi ve diploma yerine geçen kağıdı verirken:
“Okulu siz varsınız diye sevdim, iyi ki siz benim Gönül öğretmenimsiniz” dedim.
“Çünkü sen bana az konuşsa bile bir öğrencinin ne çok öğrendiğini gösterdin çocuğum, iyi ki öğrencim oldun!” dedi.
Sonra da emekli oldu.
Sonra ortaokul bulamadık, okul müdürleri: “Öyle çocuk almıyoruz” dediler.
...
Beni kabul eden tek okul Doğa Koleji'ne başladım.
Tam 9 yıl sonra Haziran'da.
Takdirle mezun oldum.
Bugün Hacettepe kazanmış otizmli/Aspergerli Nâzım işte benim.
Çünkü canım Gönül öğretmenim: “Ben seni okuturum çocuğum” dedi.
Hepsi bu.
Yeter ki ENGEL olmayın…
Not: Gerçek bir hikayeden alıntı…