Enes Tarım

MUSTAFA ÖZTÜRK OLAYI

Enes Tarım

Geçtiğimiz gün Prof. Mustafa Öztürk bir açıklama yaptı. Kendisi hali hazırda Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde profesör ve esas alanı da Tefsir. Türkiye’nin gerçekten son dönem parlak ilâhiyatçılarından birisi.

Tefsir’de farklı/ değişik bir bakış açısına sahip ve bu bakış açısı kimi kesimler tarafından takdir edilirken kimi kesimler tarafından da çok sevilmiyor, hatta nefret ediliyor.

Şöyle diyor hoca: “İlmî çalışmalara devam etme ve farklı bir fikir görüş beyan etmenin tek yolu yurtdışındaki bir üniversitede çalışmak gibi görünüyor…”

***

Aslında tarih boyunca her dinde, her düşüncede, her dönem farklı düşünenler olmuştur ve kimi zamanlarda egemen görüş farklı olana tahammül edemediği için bunları zorla bastırmışlardır.

Mustafa Öztürk’ te bugün linç ediliyor ve bu ülkede ilâhiyat alanındaki çalışmalarını özgürce, rahat bir şekilde yürütme imkânının giderek azaldığı düşüncesine varmış.

Yapmış olduğu yorumlar bazı çevreler tarafından beğenilmedi ve Mustafa Öztürk Hoca düşman ilan edildi. 

Kendisi yazısında: “Bazı cemaatlerin ayar verme cesaretlerinin belki ilk defa bu kadar yüksek trende ulaştığına şahitlik ediyoruz” diyor. Devam ediyor: “Bugün gelinen nokta dinî alanda kimin neye, nasıl inanması gerektiği konusunda mutlak yetkinin birtakım cemaatler ve şahıslara ait olduğunu; dolayısıyla cemaatlerden onay almamış farklı bir dinî görüşü savunma imkânının bu memlekette artık son bulduğunu gösteriyor...”

***

Bugün görüyoruz ki İslami camia içerisinde çok ciddi görüş ayrılıkları var ve bu ihtilaflar medeni bir tartışma şeklinde değil; birinin diğerini tasfiye etmeye çabalaması şeklinde yaşanıyor.

Her türlü din yorumuna Diyanet’in eşit mesafede kalması gerekirken böyle olmuyor ve dahil olarak açıklama yapıyor ve bir tarafta yer alıyor.

Böyle bir hengamede görüyoruz ki; saygın bir ilâhiyatçı profesör, kendi din yorumunun başkaları tarafından bastırıldığını ve diyanetin de o başkalarına destek verdiğini, dolayısıyla kendisinin artık kendi dinî anlayışını savunma imkânının kalmadığını söylüyor. 

***

Burada aslında önemli olan düşünce özgürlüğü konusu.

Yazı aslında Mustafa Öztürk’ün dört yıl önce yazdığı bir yazının tekrar gündeme getirilmesi ve hocanın Kur’an-ı Kerim üzerinden vahyin mahiyeti hakkında kendi görüşlerini dile getirmesi.

O halde yaşananlar için şunu söyleyebiliriz sanırım: Kültürel çölleşme devam ediyor.

Ve geldiğimiz nokta; muhalif olanların konuşmasına izin verilmiyor ve Türkiye kültürel anlamda bir çöl oluyor.

***

Mustafa Öztürk yıllardır ilahiyat alanında emek veren, araştırmaları, çok sayıda kitabı makalesi olan özgür düşünceli birisi.

Ama onun karşısında birileri onun ülkede yaşama arzusunu yok edebiliyor, yurtdışına çıkma kararı aldıracak kadar eziyet veriyor. 

Bu hiç te iyi değil ve sonuçta ülke değerli akademisyenini, düşünce insanını, aydınını kaybetmiş oluyor.

Düşünce dünyamız biraz daha fakirleşirken, sokaklar artık daha tenha ve yürekler az biraz daha yobaz çarpıyor…

***

Bu Kitap, Allah’ın kitabı ve her ilim adamının düşünce/yorumlarını beğensek te beğenmesek te tahammülü öğrenebilmeli; ilim insanlarına saygı duymalı, onları özgür düşünce üretme noktasında desteklemeliyiz.

Peygamberler hariç hiç kimse vahiy almıyor ve ilim sahibi olanların görevi Allah’ın kitabının daha iyi anlaşılabilmesi için çaba sarf ederek düşünce üretebilmek, araştırmalar yaparak vahyin daha iyi anlaşılabilmesine katkı sunabilmek.

Bunu yapabilmeleri için de özgür düşünebilmeli ve düşündüklerini korkmadan ifade edebilmeli.

Ve işin tuhaf olanı nedir biliyor musunuz?

Saldıran, taşlayan, linçe tabi tutanların hepsinin de bu katliamı Allah adına yapmaları ve bu linçten sevap ummaları…

Yazık…

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları