Enes Tarım

Müminlerin Annelerinin Kutsiyeti

Enes Tarım

Bir süredir sosyal medyada yer alan bir videoda müminlerin annesi Hz Hatice’ye ithafen kullanılan üslubu tartışıyoruz.

M. İslamoğlu Hz Hatice validemiz için “iki kocadan artakalan” ifadelerini kullanıyor irticalen yaptığı konuşmanın bir yerinde…

Sonrasında olanları hep beraber görüyoruz. Hakaretler sövgüler ve tehditlerin bini bir para… 

Diğer tarafta da bu saldırıları kasıtlı gören ve hoca efendilerini savunma gayreti ile çırpınan bir kesim var. 

Onlar da hocalarının “ iki kocadan artakalan” değil de “iki kocadan ardakalan” anlamında cümle kurguladığı iddiası ile eleştirileri göğüsleme çabasında.

Diyanetin ilgili bir açıklama yayınlayarak müminlerin annelerinin kutsiyetini ifade edip; Müslümanların bu tür tartışmalardan uzak olması gerektiği babındaki açıklamaları da ortalığı sakinleştirmeye yetmedi. 

Aslında sorun biraz daha derinlerde gizli.

Bunu derken tabi ki İslamoğlu’nun bu konuşmada kullandığı ifadeler kabullenilebilir şeyler değil; onu ifade edelim.

Ancak ben de kastının bu olduğu kanaatinde değilim.

Gerçekten de çocuklarına müminlerin annelerinin ismini koyan birinin irticalen yaptığı bir konuşmada Peygamber hanımlarına yönelik hakaret amaçlı konuştuğunu savunmak biraz zorlama bir yorum olur.

Fakat asıl sorun, çoğumuzun zihnindeki M. İslamoğlu figürü. 

Kibirli, egosu yüksek, herkese tepeden bakan, bilgide derinleşmiş ancak bu bilgi, tevazu yerine gurur ve şımarıklık vermiş bir figür bu.

Algı böyle olduğu için olsa gerek; “acaba?” sorusu; “kesinlikle söylememiştir” cevabı verdirmiyor her nedense. Bazısı kabul etmese de genel kanaat böyle.

Sayın İslamoğlu kızmasın ama kendisinden sadece ilim adamlarına, âlimlere mahsus olan o derinlik ve tevazu kaynaklı bir peygamber kokusu almıyoruz; çünkü istiğna, kibir ve gurur peygamberin çok uzağında kavramlar.

Kaldı ki bu ülke insanın büyük bir kısmı sahabe, tabiin, mezhep imamları veyahut ta geçmiş yüzyıllarda yaşamış, dine katkılarda bulunmuş bir isim anıldığında saygıdan kendini toparlayan, oturuşunu düzelten bir ahlaka sahip.

İslamoğlu’na çoğumuz kızgınız ve bu kızgınlık daha çok geçmişte yaptığı bir kısım mezhep ya da hadis uleması veyahut tasavvuf ileri gelenlerine/ büyüklerine yönelik kabalık ve saygısızlık içeren itham ve konuşmaları kaynaklı galiba.

Bu ülkede genel İslami eğilim hadisi vahyin bir çeşidi olarak görenlerden oluşmakta iken siz kalkar da insanların kutsal saydıkları inançlarla dalga geçer tarzda alayvari konuşursanız, hakaret ederseniz genel çoğunluğun nefretini üzerinize çekmiş olmaz mısınız?

Kendince doğru okumalar yaptığını zannetse de aslında kullandığı saygısız üslup git gide takipçileri arasında da yayılıyor. 

Sosyal medya, kendileri gibi düşünmeyen çevrelere hakaretlerde bulunan, hiçbir ahlak, edep, letafet, nezaket taşımayan, kaba, saldırgan, ağzı bozuk takipçileri ile dolu. 

Bu çevrenin geçmişe saygılarının olmaması belki müminlerin annelerine olan konuşmaların yanlış anlaşıldığı yönündeki açıklamaları da değersizleştiriyor, inandırıcılığını kaybettiriyor.

Burada asıl üzerinde durulması gereken İslamoğlu ve benzeri çevrelerin Kuran ve sünnet hakkında farklı kabullere sahip olmaları ve beraberinde genel İslami eğilimleri dikkate almayarak hadis / tefsir / fıkıh gibi dini kaynaklar hakkında aşağılayıcı bir üslup kullanmaları. Ve geçmişten günümüze ülkemizde İslami düşüncenin gelişmesinde payı yüksek olan camialara dönük tavırları. Bu alanda da saldırgan, itham edici, hedef gösterici ve ağzı bozuklar.

Kendileri gibi düşünmeyen, hadis ve sünneti vahyin kaynaklarından gören her kesimle şımarıkça alay ediyor, saldırıyor, itham ediyor, devletin kolluk güçlerine: “ Bunlar fetönün devamı” bağırtıları ile jurnelliyor, sürekli İslami çevreler aleyhine çaba sarf ediyorlar.

Kendileri dışında hiç kimseye saygıları yok ve bu da galiba hocalarının saygısız ve saldırgan üslubunu taklit etme gayretlerinden kaynaklanıyor.

Sonuç olarak aslında yazacak çok şey var ve bu ekolün dini alandaki savunularının eleştirisi başka bir yazının konusu.

Ancak şunu ifade etmek lazım ki, bu ülkede saygı görmek istiyorlarsa öncelikli olarak kabullenmeseler dahi geçmiş İslami bilgi, birikim, kaynak, külliyat ve matbuata saygılı davranmalı; kendileri dışındaki camiaları küfür ve şirkle itham edici, tekfir edici tavırlardan vazgeçmeleri gerekiyor.

Unutmayalım; “Saygı duymayan saygı da göremez…” 

Ve bu kavgada ilk taşı atan da sayın M. İslamoğlu’dur…

Selam ve dua ile…                              
 

Yazarın Diğer Yazıları