Enes Tarım

KULLUKTA NET OLMAK

Enes Tarım

"Devletin dini olmaz, devlet güneş gibi olmalıdır" diyorlar. Hâlbuki güneşin de, devletin de dini vardır…

Öyle zamanlarda yaşıyoruz ki, İslami kavramlar, ıstılahlar anlamında her şey birbirine karışmış vaziyette.

Bilinçli bir eylem olmasa da; yazılan, çizilen, tartışılan konular bizi bu safhaya getirdi.

Bugünlerde neyin İslami neyin olmadığı konusunda tam bir kargaşa yaşıyoruz.

Uzun yıllar İslami hizmet faaliyeti yürüten topluluklar, cemaatler, dernekler dahi bu kargaşada kafa karışıklığı yaşıyor ve fetva danışılan hoca efendiler dahi bundan nasibini alıyor.

Din üstatlarının dün söyledikleri ile bugün yaptıkları/ konuştukları büyük zıtlıklar tezatlar taşıyor.

Öyle ki, kendilerini takip eden, inanan kalabalıkları çoğu zaman 180 derecelik dönüşlerle bir o tarafa bir bu tarafa yatırarak koşuşturup durmaktalar.

Tevhidin mahiyeti dahi artık kafalarda net değil.

Sadece Tevhid mi?

İbadet, Rab, İlah, Tağut, Şirk, Cahiliye gibi Kurani kavramlar la ilgili düşüncelerimizi toparlayamıyor, temel tanımlamaları dahi net yapamıyoruz.

Otuz kırk yıllık amatör cemaat hayatı olan şakirtler, müritler, mücahitler bile İslam nedir/Tevhid nedir diye sorulduğunda anlamsız bakıyor, kafa karışıklığından doğru dürüst bir tanımlama bile yapamıyor artık.

Dün gayrı İslami sistemlerden uzak durmamızı öğütleyen üstatların çoğusu şimdilerde herkesten fazla şirk düzenlerinin kucağında oturup nemalanmakla meşgul.

Dün oy kullanmak şirktir diyerek tevhid içerikli destanlar yazan alimlerimiz bugün sosyal medya ortamlarında oy avcılığı yaparak parti desteklemeyenleri küfre girebilme olasılığı ile tehdit bile edebilmekte.

Dün gayri İslami otoriteleri tağutlukla suçlayanlar bugün geçmiş söylemleri hatırlatıldığında: “Biz tağut demedik ki. Tavuk demiştik...” diyebilmekte.

***

Cahiliye toplumu, Allah’ı inkâr etmeyen, fakat O’nu yeryüzünden azlederek yalnız göklerdeki egemenliğini kabullenen toplumdur.

Cahiliye toplumu günlük hayat düzeninde O’nu onaylamaz, O’ nun insan hayatı için değişmez buyurduğu değerleri geçerli saymaz, mescitlerde ibadet etmeyi insanlara serbest bırakırken sosyal hayatta O’ nun hükmetmesini yasaklar. Böylece Allah’ın yeryüzündeki hakimiyetini inkâr eder, askıya alır.

O halde soralım sayın hocalarımıza: “Allah’ın yöneticiliğini göğe has kılıp yeryüzünü O’nun siyasetinden uzak tutmak tevhidi bozmak değil midir, tevhidi ifsat etmek olmaz mı?

Yoksa Allah’ın izin vermediği konularda sizin için yasalar koyan ortaklarınız mı var?

Allah’ın hükmüne karşı gelmek, O’nu kabullenmemek, ya da O’nun bir konuda hükmü varken başka bir hükmü O’nun hükmüne tercih etmek ne zamandan beri kimler tarafından meşru kabul edilir oldu?.

Kuran bitkilerin, ağaçların, ayın, güneşin ve evrendeki tüm varlıkların büyüklenmeden tek bir Allah’a ibadet ettiklerini söylerken kuşkusuz onların namaz kıldıklarını, oruç tuttuklarını, haccedip, zekat verdiklerini söylemek istemiyor. Tüm bu varlıkların O’nun hükümlerine uyduklarını belirtmek istiyor.

***

O halde iman etmek demek hiçbir cahili hükmü kabul etmeyip itibar etmemektir:

“Onlar hâlâ cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk için hükmü, Allah'tan daha güzel olan kimdir?” (Maide 50),

Emredici olarak Allah’ı tanıyandır:

” …Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O'nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir.” (Araf 54),

İslam düşmanlarını dost ve veli kabul etmeyendir:

” … Allah'tan korkup-sakının. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.” (Maide 11)

Tağutu reddedendir:

” Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onu reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister.” (Nisa 60),

İslamın öngörmediği yolları reddederek batıl yollara sapmayandır:

” Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.” (Ali İmran 85),

Helal ve haram kılma yetkisinin sadece Allah’a ait olduğuna inanandır:

” Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini Rablar edindiler ve Meryem oğlu Mesih'i de.. Oysa onlar, tek olan bir ilah'a ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.” (Tevbe 31)

***

Aslında yazdıklarımız, herkesin malumu olan şeyler. Ama nedense bugünlerde Müslümanlar böyle şeyler konuşmuyorlar, gündemlerinde dahi yok.

Onlar demokrasinin faziletleri üzerinde uzun uzun mukaddimeler yaparak İslam dünyasını Demokratik/laik  İslama hazırlamakla meşgul.

Oysa kendileri de biliyorlar ki; Rabbimizin buyrukları haricinde kendi akılları ile ürettikleri şeylerin hepsi batıldır, değersizdir, fasittir, hiçbir ehemmiyeti yoktur…

Rabbimiz bizleri sadece ona kul olanlardan kılsın inşaallah.

Hayırlı bayramlar olsun…

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları