İsrail saldırıları Lübnan Nasrallah ve biz
Enes Tarım
“Canı cehenneme rahat uyuyanın, kapısını örtenin perdesini çekenin.
Yüreği yalnız kendiyle dolu, duvarları ancak çarpınca görenin...” Şükrü Erbaş
Önce Gazze ye saldırdılar...
Taş taş üstünde bırakmadılar...
Kadın çocuk yaşlı bir canlı bırakmadılar...
Şimdi Lübnan’dalar...
Gittikleri her yere ölüm götürüyorlar...
Onlar yüzyılımızın ölüm mangaları...
Onlar şeytanın ordusu...
Yeryüzünü istila etmeyi hedef edinmişler...
Kendileri dışında hiçbir dinden ırktan kavimden insana hayat hakkı tanımıyorlar...
Hedeflerindeki her ülkeye binlerce ton bombalar yağdırarak ölüm kusuyorlar...
Sadece Gazze’de bölgesinde son bir yılda elli bin insan öldürdüler...
Kendilerine bunu tanrılarının emrettiğini söylüyorlar...
Ellerinde kutsal kitap var...
Tanrılarının tüm bu yaşadığımız coğrafyayı kendilerine hediye ettiğini söylüyorlar...
Tüm ortadoğu coğrafyası onlarınmış...
Buraları fethetmek için önlerine çıkan herkesi katlediyorlar...
Her insan ölümü başına cennette bir köşk verecekmiş onlara tanrıları...
Evet okuduk; aynen öyle yazıyor kutsal kitapları...
***
Geçen hafta Hizbullah genel sekreteri Hasan Nasrallah’ı öldürdüler Lübnan’a yaptıkları bir hava saldırısında...
Nasrallah’ın öldürülmesinin ardından tüm İsraildeki yahudi siyonist işgalciler bayram ederken; bu ölümün islam dünyasındaki yansıması farklı şekillerde vuku buldu.
Bu ölümü şehadet kabul eden ve yas tutan İslami çevrelerin yanısıra İslam dünyasının sünni kısmında yer alan bir kesim ise sevinçten göbek atarak tatlı dağıtıp bu ölümü kutladı...
Bu kızgınlığı nedeni aslında Hizbullahın gectiğimiz yıllarda Suriye’de yaptığı icraatlar...
Hizbullah bu süreçte Esad’ın yanında yer alarak şii milisleri ile Suriyede muhalif güçler olan sünni muhaliflere karşı bir savaşım vermişti.
Bu çarpışmalarda katliama varan savaş görüntüleri hala hafızalarda...
Sünni dünya o günlerde Nasrallah’ın Esad’ın yanında savaşmasını unutamıyor...
***
Aslında asırlar boyu şii ve sünni müslümanlar birbirine düşmanlık etti.
Sahabenin Ali’yi imam seçmemesini onun şiaları hiç unutamadı...
Sonrasında Hüseyn’in Kerbelada şehadetini de...
Akabinde tüm bunların vebali sünniliğin üzerinde kalınca, yüzyıllar boyu bu kin ve nefret sürüp gitti...
Ve bugün Nasrallah’ın ölümü ardında yaşananlar hem geçmişteki hem de günümüzdeki bu hesaplaşmadan kaynaklanıyor...
Tek başına bu olay bile, yani Nasrallah’ın ölümüne tepki olarak ortaya konan bu hüzün ve sevinç görüntüleri bile aslında islam dünyasının bugünkü içler acısı halini ortaya koymaya yetiyor.
Düşünsenize; bugün tüm İslam aleminin en büyük düşmanı olan siyonist yahudi sırtlanları sünni ya da şii demeden yırtıcı hayvanlar gibi çocuk kadın yaşlı genç demeden tüm islam alemine bir öfke nöbeti ile saldırarak katlederken; İslam dünyasının kendi içerisinde mezhep düşmanlıkları ile biribirini yiyip durması...
Nasrallah siyonist katillere karşı geçmişte de bugün de en büyük mücadeleyi veren ve bu uğurda ailesinin fertlerinin bir kısmını kaybeden ve sonunda kendisi de korkunç bir suikastle katledilen islami bir şahsiyettir.
Onun ölümüne saygı duymamak, bilakis kutlayarak oynamak ne kadar acı bir durum...
Geçmişte ne yaşanırsa yaşansın...
Bu ümmetin geçmişinde hz peygamberin ölümünden hemen sonra bile kendi aralarında yapılan savaşlarda ölen binlerce sahabi var...
O günkü genel kanaat, bu ölümlerde kimin haklı olduğunu Allah daha iyi bilir düşüncesi idi...
Sahabe bunun muhasebesini Allah’a havale etmişti...
Ve aslında bugün Allahın sünnetullahı vuku buluyor...
Tarih boyu da böyleydi aslında...
Kendisini geliştiremeyen yenileyemeyen iç çatışmalar yaşayan, düşmanları varken biribirinin canına malına namusuna kasteden her toplum yok olup gidiyor.
Müşrik te olsa kafir de ateist te olsa siyonist te olsa disiplinli çalışan, birlik beraberlik içerisinde olan, hayatı anlayan ve mücadele eden toplumlar sadece başarıya ulaşıyor.
İsterse bu, insanlığın zararına olan bir çaba olsun...
Ve Allah’ın sünnetullahında malesef, kendi içerisinde bölünen çatışan birbirine düşen toplumlara yardım etme seçeneği bulunmuyor...
***
Ve bugün Beyrut’tan deprem gibi saldırı görüntüleri medyada ardı arkasına canlı olarak yayınlanıyor...
Lübnanlı sahipsiz mazlum insanların konvoylar halinde uzak yerlere göç görüntüleri hepimizi sarsarken, müslümanların duadan başka yapacakları bir şey yok...
Hiçbirimiz geleceğin nelere gebe olduğunu bilmiyoruz...
Büyük bir yenilgi hissi beraberinde çaresizce, yaşananları sadece seyrediyoruz...
Selam ve dua ile...