Enes Tarım

IRAKTA TUTUKLU TÜRK KADINLAR

Enes Tarım

Çoğumuz empati yapmıyor ve çevremizde yaşananlara acımasızca bakıyoruz.

Etrafımızda yaşanan olumsuzluklar sanki hiçbir zaman başımıza gelmez, bizler hiç hata yapmaz, yanlışa düşmeyiz gibi, hata yapan insanlara müstağnice yaklaşıyoruz.

Birçok siyasal, sosyal ya da ekonomik her olayda benzer refleksler gösteriyoruz.

Son yıllarda yaşadığımız en büyük sosyal facialardan biri aslında görmezden gelsek te, Fetö olayı ve mağdurları.

15 Temmuz sürecinden beri yanlış yere işinden atılan hatta bir süre hapiste yatan yığınlarca insana rastlıyoruz çevremizde.

Onların en büyük yakındıkları şey, işten atılınca ve Fetöcü damgası yiyince etraflarındaki insanların kendilerini birer cüzzamlı gibi terk etmeleri, uzaklaşmaları, arayıp sormamaları, suçu sabitmiş gibi davranmaları.

Çoğu, suçsuzlukları anlaşılıp işine döndüğünde, eski yakın çevreleri ile geçmiş muhabbetlerinin olmamasından, samimiyetlerin bittiğinden şikâyetçi.

Birçoğu: “Kimse arayıp sormadı” diyerek akraba ve arkadaşlarına uzak durur halde, içe kapanık bir yaşamı tercih ediyor artık...

***

Aslında bu durumu, işinden atılan, hapse giren Fetöcülerin aileleri sürekli yaşıyor.

Onların kadın ve küçük çocuklarını yaşananlardan sorumlu tutarak yaşamdan uzaklaştırıp yalnızlaştırıyor, vebalı muamelesi yapıyoruz.

Oysa bunlar, bu toplumun, bu coğrafyanın, bu ülkenin çocukları ve baba ya da kocalarının yaptıklarında onların bir dahli de yok.

Düşünsenize bu durumdaki bir çocuğun yaşayabileceklerini?

Akraba, arkadaş çevresinde ya da okul ortamında sanki babalarının suçlarına ortakmışçasına suçlanarak yalnızlaştırılmaları nasıl etkiliyordur acaba o küçücük dünyalarını?

***

Aynı davranışı her alanda gösteriyoruz aslında.

Mesela İşid saflarında savaşan erkeklerin yanında mecburi kalışlarla bulunan, dünya siyasetine dair bir bilgisi olmayan, İşid nedir, cihat nedir, İslam nedir bilmediği halde, bir kaderle Suriye ve Irak topraklarına, baba ya da kocasının peşinde sürüklenerek giden İşid’li kadın ve çocuklara da aynı yaklaşımı gösteriyor, lanetliyor, empati yapmıyor, merhamet etmiyoruz. Sanki İşid in kestiği kafalardan bu kadın ve çocuklar sorumluymuş gibi…

***

Bilmem biliyor musunuz; Irak’ta geçen şubat ayında 16 Türk kadın idama mahkûm edildi. Geçen pazartesi Bağdat ta bir mahkeme, yine 6 Türk kadını idama, bir kadını ise müebbet hapse mahkûm etti.

Iraktan gelen haberler, kadınların mahkemeye çocuklarıyla birlikte geldiği ve mahkemede, eşlerinin yanında mecburi olarak kaldıklarını ifade ettikleri yönünde.

Irak ordusu geçen yıl Temmuz ayında Musul'da düzenlenen operasyonlarda çok sayıda IŞİD mensubunu aileleri ile birlikte gözaltına almıştı. Ve Iraklı yetkililerin açıkladığı bilgilere göre Irak’taki hapishanelerde hali hazırda IŞİD’e üye olduğu iddiaları ile 20.000 kişi tutuklu bulunmakta. İşte bu 20 bin kişinin 560’ını kadınlar, 600’e yakınını ise onların çocukları oluşturuyor.

Irak terör yasalarına göre cihatçıların ya da IŞİD savaşçılarının yakını olduğundan şüphelenilen kadınlar ve çocuklar, örgüte yardım ettiklerinin ortaya çıkması halinde, çatışmalarda aktif olarak yer almamış olsalar da mahkûm edilebiliyor, suçlu bulunmaları halinde ise idam edilebiliyor.

Sivil toplum kuruluşlarının verdiği bilgiler tutuklu kadınların büyük bölümünün Türkiye, Azerbaycan, Rusya ve Tacikistan'dan olduğu yönünde.

***

Şüphesiz hayatta herkes hata yapar ve sonucuna katlanır, hatasının bedelini öder.

Ancak bu suçlu insanların suçsuz mustazaf kadın ve çocuklarına kayıtsız kalmak ve onları toplumdan soyutlayarak dışlamak önümüzdeki yıllar için yaşadığımız topraklarda küskün, problemli ve birbirine düşman nesiller demektir.

İçişleri Bakanlığının Irak’ta İşid’lilerin tutuklu kadın ve çocuklarının idamına itiraz ve iade istemi, sonuç büyük ihtimalle olumsuz olacak olsa dahi sevindirici bir duyarlılık.

Aynı duyarlılığı yaşadığımız toplumdaki tüm suçsuz, mağdur kadın ve çocuklar için göstermek, şefkatli davranmak ve onları topluma kazandırmak için çaba sarf etmek, hepimizin üzerinde bir sorumluluk olmalı.

Aksi halde gelecek nesillerin bizleri, haktan, adaletten ve dinden bahseden ama “yüreği nasır bağlamış bir geçmiş kuşak” olarak anacağı muhakkak...

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları