Enes Tarım

İKİNCİ ONBEŞ

Enes Tarım

15 Temmuz’un ikinci sene-i devriyesinde olayların gerisinde yaşananları çok bilmesek ve “ne” “nasıl” gibi sorular beynimizi kurcalamasa da bir değerlendirme yapmak zaruret kesp etmekte.

Geldiğimiz süreçte görmekteyiz ki, Fetö aslında tümümüzün gözleri önünde doğdu, büyüdü ve semirdi.

Tüm muhafazakâr topluluklar tarafından gözetilerek siyasi liderler tarafından imtiyaz tanındı; zehirli bir ağ gibi ülkeyi sarmasına göz yumuldu, hatta teşvik edildi.

Yani o bizim kendi başımıza ördüğümüz bir çoraptı.

O bünyesindeki Takiyye, mehdi, mitoloji ve kadercilik inançları ile sahih bir İslam inancından çok “Evliya/Menkıbe kültürü” etken olan bir politik hareketti.

***

Fetö aslında hepimizin tüm toplumun ürettiği bir imalat hatasıdır.

Tüm ülke insanı uzun yıllar her türlü maddi manevi yardımı yaparak, zekat ve infakını sunarak bu yapıyı kendi elleri ile büyüttü.

Başta, çocuklarımızı yurtlarına, özel okullarına, dershanelerine gönderme yarışına giren toplum olmak üzere beraberinde Abant Toplantılarının baş müdavimleri olan aydınlar, siyasiler ve tüm idareciler bu imalat hatasını üretti.

Ve yaşanacak bu kaosu, öncesinde çok az sayıda kişi görebildi. Görenlerin çoğu da İslamcı ve muhafazakârlardan öte seküler solcu aydınlardı.

Onlar yıllarca bu tehlikeye işaret etmelerine karşın muhafazakâr siyaset bu uyarılara tepkisiz kalarak bu kadar büyümesine neden oldu.

Ve arkasında kimilerinin iddia ettiği gibi Haşhaşi, Cizvit, Moon gibi marjinal tarikatlar olup olmadığı tam olarak bilinmese de; ABD, AB, Vatikan ve İsrail’le olan samimi ilişkiler ağı bir gerçek.

En önemli ve gçlü iddialardan biri de, ta başından itibaren CIA tarafından kontrol edildiği...

***

Bu hareketin oluşmasında Kemalizm’in Türkiye’de yarattığı dini/kültürel mağduriyet politikası en önemli sebeptir.

Ülke insanı güce tapma, beleşçilik, ikbal beklentisi, hayırseverlik, çocuğuna iyi bir eğitim satın alma ve samimi dindarlık gibi saiklerle bu yapılanmaya yönelmiş, organik ilişkiler kurmuş ve yüzyılın İyilik Hareketi olma iddiası ile ortaya çıkan cemaatin zamanla korsan/illegal/gizli ve paralel bir noktaya gelişini fark edememiştir.

Sadece mütedeyyin vatandaş mı? Cemaatle sıkı ilişkiler geliştiren siyasi kadrolar ve liderler de kimi zaman itiraflarla bu gelişimin farkındalığından uzak oluşlarını ifade etmişlerdir.

***

Peki “Yüzyılın iyilik hareketi” olma iddiasından vatan hainliği suçlamalarına dek cemaati bu noktaya hangi saikler sürükledi?

Bazı tespitlerleri sıralayacak olursak;

Birincisi Yahudilikteki “Seçilmişlik” inancının cemaate sirayeti.

İkincisi Hıristiyanlıktaki “Kurtulmuşluk” inancının sirayeti.

Üçüncüsü  kendilerini tüm İslam dünyasında tek temsilcisi görme aymazlığı.

Dördüncüsü ümmet bilincinin yitimi.

Beşincisi İlham ve Rüya ile vahyi bilgiler alma iddiası.

Altıncısı Allah tarafından desteklendiğine inanma.  

Yedincisi Gülen’in Kutubul azam veya mehdi gibi kutsal bir kişilik olduğuna inanma,

Sekizincisi müritlerin sınırsız itaati.

Dokuzuncusu takiyyecilik.

Onuncusu gizli, batıni bilgiye dalma ve illegal/ paralel bir yapıya dönüşüm…

***

O halde bu harekette yer alanların tümünün dini bağlamda samimiyetsiz olduğu iddiası doğru değildir.

 “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet” tabiri aslında olayı özetleyen oldukça doğru bir tanımlamadır.

15temmuzun ikinci sene-i devriyesinde bu yapılanmanın tabanında yer alan, ibadet kastı ile sürece dâhil olmuş ve örgütün sapkınlığının farkına varmış insanların mağduriyetlerini azaltacak politikalar geliştirilmektir.

Önemli hususlardan biri de Fetö ile mücadelede İslami dernek, vakıf ve cemaatlerin devletle işbirliği çabalarının onları laik Kemalist bir çizginin kenarına dek getirmiş olması.

Dikkat edelim, bu mücadele ortaklığı bizleri uzak durmamız gereken koruluklara, çalılıklara yaklaştırmasın!

Talut’la Calut örnekliğindeki gibi içmememiz gerek sulardan kana kana içirtmesin!

Ve gücümüzü yitirerek Seküler sistemlere yamamasın, meylettirmesin!

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları