Enes Tarım

Harun Yahya

Enes Tarım

Adnan Oktar çok eskiden, sanırım doksanlı yıllardan hatırladığım biri.

O dönem kedicikleri yoktu.

Ya da en azından ortalıkta kedicik filan yoktu.

İslami bir kişilikti ve İslami camiada saygın birisi idi.

Akit Gazetesi ve Milli Gazetede Harun Yahya mahlası ile bir köşesi olup düzenli yazı yazabilecek kadar…

Sonrasında özellikle Darvin ve Evrim” hakkında yazdığı kitaplarla tanıdık onu.

Mehdilik iddiaları ve etrafındaki kedicikleri ile…

***

Oktar uzun süredir yargılanıyordu ve sonuçta geçen hafta ceza çıktı. 

Kendisine 1075 yıl üç ay, as takımından Tarkan Yavaş’a 211 yıl, Oktar Babuna’ya ise 186 yıl… 

14 sanığa toplam 9803 yıl altı ay ceza verilmiş. 

Suç örgütü kurmak, yönetmek, silah tehdidi, evrakta sahtekârlık, cinsel saldırı, yaşı küçüklere yönelik cinsel saldırı gibi çok sayıda suçlama var. 

Bu suçlamalarda Adnan Oktar ve onun takipçileri var, kadın erkek… 

Yaklaşık 40 yıldır onunla beraber hareket eden insanlar... 

Büyük kısmı çok ağır ceza aldılar… 

***

Adnan Oktar ve beraberindekilerin yapılanması görünüşte din üzerine kurulan bir yapılanma idi. 

Adnan Oktar’a ilk söylenen zaten “Adnan Hoca” hitabıydı. 

Ve kendisinin hiçbir zaman açıkça kabul etmediği, ama hep bir şekilde ima ettiği bir “mehdilik” iddiası vardı. 

Bir de etrafında toplanan gençler… 

Gençler zamanla, onunla beraber yaşlandılar ve işin bu kısmında para, lüks tüketim ve cinsellik çok ciddi bir şekilde ön plandaydı. 

Aslında dünyadaki birçok örneğe baktığımız zaman özellikle Batı’da bu tür yapılar hep vardı.

Bu sapkın dinsel yapılanmalara kimi zaman devletler operasyon yaptı. 

Suçlamalar büyük ölçüde hep aynı idi; vergi kaçırma ve cinsel istismar… 

Bu da bu benzer tarikatların Türkiye’ye özgü bir yapılanmasıydı. 

Ve gücünü paradan, ekonomik/siyasi ilişkilerinden alıyordu. 

Para üzerinden ya da cinsellik üzerinden birtakım etkili kişileri kazanarak, satın alarak ya da tehditle, şantajla yürüyen bir yapıydı. 

Adnan Oktar yıllar önce de gözaltına alınmıştı. 

O zaman bir müddet gözaltında kaldı ama ucuz kurtulmuştu. 

Ve şimdi yıllar sonra beklenmedik bir anda çok büyük bir operasyonla etkisizleştirildiler.

Belki ekonomik ve siyasi güçlerine çok güveniyorlardı.

O yüzden de fütursuzca hareket edebiliyor, saçma sapan görüntü ve yayınlarla geniş kitlelerin karşısına çıkıp İslamilik ya da mehdilik iddiasına atıflarda bulunabiliyorlardı.

Ama aslında çoğu zaman bu halkın, genel insanların ferasetine güvenmek gerek.

Bu toplum ve insanlar onların hiçbir zaman onların İslamiliğine inanmadı.

Her daim marjinal gördü ve onlara bir şovmen olarak baktı.

Sanki birileri tv ekranlarında ya da basın yayın organlarında bir tiyatro oynuyor; ezberledikleri bir piyes metnini sahneliyordu...

***

Ve sanırım bu hareketi kökten yok etme yolunda siyasî bir karar alındı.

Birileri “yeter bu kadar şovunuz” dedi. 

Ve fişleri çekilerek etkisizleştirilip bir kenara atılıverdi.

Aslında diğer tüm şovmenlere bunun ibret olması lazım.

İktidara, siyasete oynayan tüm şovmenler miatları dolduğunda artık fazla izleyici almadıkları görüldüğünde bir kenara atılıp fişlerinin çekileceğini görmeli, bilmeliler.

Siyasî iradeye, siyasî iktidarlara bu kadar yatırım yapan kişiler, cemaatler, örgütler, stklar bir gün bir başka iktidar tarafından ya da aynı kişiler tarafından bir şekilde etkisizleştirileceklerini görmeliler.

Meşruiyetini güçten alan, iktidardan alan, kendinden alan ve sırtını geniş halk kitlelerine yaslamayan her hareket, zümre, oluşum tek başlarına kalmaya ve hesap vermeye mahkumdur… 

***

Adnan Oktar ekibine kimse hiçbir şekilde destek olmadı, önemsemedi. 

Kabaca “Bunlara müstahak” yaklaşımı gelişti. 

“Ne ektilerse onu biçiyorlar” dendi. 

Bu, bize çok açık bir şekilde, gücünü toplumdan almayan, şeffaf olmayan, kendilerini seçilmişler olarak görüp cam fanuslarında bir hayat kurmaya çalışan insanların acı sonunu gösteriyor. 

Bu hikâye, kendilerini alabildiğine havaya sokan, güç zehirlenmesi yaşayan ve başkalarına hep yukarıdan bakan yapıların hava değiştiği anda nasıl birden darmadağın olduklarının ibretlik öyküsü olarak karşımızda duruyor…

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları