Enes Tarım

Gurbet hicret midir?

Enes Tarım

Gazete yönetimindeki abiler biz yazarlara mail göndermiş… 

Uzun yazıyorsunuz daha kısa yazın yayınlamayız gibi bir mail.

Adamlar haklı tabi. 

Çoğumuz elimize kalem aldığımızda yazdıkça yazıyoruz... 

Belki çoğu zaman bir konu hakkında yazıyorsunuz ve bitince o yazıyı bölük pörçük etmeye kıyamıyorsunuz. Fazlaca kısaltamıyorsunuz, eliniz varmıyor. Yani bir emek vermişsiniz bu emeği yok etmek elvermiyor. 

Konuştukça konuşmak, gevezelik ne menem bir fenalık ise gereksiz yazı uzunluğu da bir nevi gevezelik gibi bir şey olsa gerek okuyucu için. Konuşan çok anlayamıyor gevezelik yaptığını ama dinleyen öyle mi?

O yüzden gazete yönetimindeki abileri kızdırmamak için bundan mütevellit kısa yazacağım 

Diğer yazar kardeşleri bilmem ama ben galiba çok uzun yazıyordum hakikaten…

*** 
Gurbet kavramı çoğumuz için yabancı bir kavram. Neden derseniz birçoğumuz hayatında gurbete çıkmamış, ne olduğunu bilmiyor. Yani yaşanmışlıkla alakalı bir yabancılık bu.

Yoksa hemen hepimiz bir türküde de bir yazıda bir romanda bir öyküde yanı başımızda bir yaşanmışlıkla, yaşanmış gerçek bir öyküyü okuyarak dinleyerek anlamaya çalışmışızdır gurbeti…

Ancak okumakla dinlemekle anlaşılacak bir kavram değil; yani yakınlarından sevdiklerinden dostlarından memleketinden toprağından uzak kalmadan bir mağduriyet olmadan anlaşılacak bir kavram değil gurbet…

O yüzden olsa gerek çoğumuz Allah Resulü ‘nün hicreti hakkında ciltler dolusu kitaplar okuduğumuz halde hicretin ne olduğunu anlayamıyoruz bilmiyoruz içselleştiremiyoruz.

Bu belki biraz da empati yoksunu olmamızdan kaynaklı galiba. Bundan mütevellit çoğumuz içeriği anlayamıyoruz. 

Anlayamamak; okuduğunu anlamamak değil de ruhen kavrayamamak, o yolculuğa çıkamamak o yolculukta olanları uzaktan izlemek gibi bir içsellik aslında.

Bir insanın ülkesini vatanını toprağını sevdiklerini malını mülkünü her şeyini bırakıp ta geri dönüp dönmeyeceği belirsiz bir yolculuğa çıkması müthiş bir yıkıntı verse gerek.

Bir ilden başka bir ile gitmeye benzemiyor bu ayrılık; bir daha dönmeme olasılığı ile yanına beraberinde hiçbir şeyini almadan her şeyini geride bırakarak yapılan bir yolculuktur hicret…

O yüzden olsa gerek birçoğumuz çevremizde yaşanan hicretlere, muhacirlere, gurbetlere kayıtsızız…

O yüzden bizim için çok bir şey ifade etmiyor yanı başımızda barakalarda oturan insanların mağduriyeti, uzak bir beldeden her şeyini bırakarak geliyor oluşu…

O yüzden olsa gerek bir Medineli gibi davranmıyoruz çoğumuz; gelen muhacirlere şefkat ve muhabbetle yaklaşamıyoruz.

Belki onlar Mekke’den gelmiyor ve bizler de Medine’li değiliz zaten. 

Belki kılıklarını kıyafetlerini beğenmiyoruz ya da tiplerini…

Davranışları hareketleri bizim gibi değil ve bizim bakmıyor gözleri…

Umurumuzda da değil durumları açlıkları toklukları varlıkları yoklukları…

***
Oysa dini dili kavmi ırkı ne olursa olsun her gurbette olan bir muhacirdir Mekkelidir uzun yoldan gelmiştir mağdurdur yokluk vardır onda ve din yokluğu olanla ne varsa yanında olmaktan başka bir şey midir?

Mağdurun garibin zorda kalmışın darda kalmışın dini olmaz ki…

“Yeryüzünde güçsüzleştirilip ezilenlere lütfederek diledik ki onları önderler ve varisler yapalım…” Kasas 5

Selam ve dua ile…
 

Yazarın Diğer Yazıları