Enes Tarım

GÜNÜMÜZ ERGENLERİ

Enes Tarım

Toplu ulaşım araçlarından bir minibüsle merkeze gelirken yaşlı ve bir ayağı aksayan engelli bir amca biniyor araca. Tüm koltuklar dolu ve yolcuların yarısından fazlası ergen çocuklar. Hiçbirisi istifini bozmuyor, görmezden geliyor. Umurlarında değil yanı başlarında ayakta yaşlı ve engelli yaşlı birinin olması.

Daha fazla dayanamıyor; kalkarak yer veriyorum ve akabinde sinirlenerek bağırıyorum kızgınlıkla: “Siz nasıl gençlersiniz be! Hiç utanmanız yok mu? Anne babanız size hiç terbiye vermedi mi? Büyüklerinize saygı duymanız, ulaşım araçlarında yaşlı ve hastalara, engellilere yer vermeniz gerekmiyor mu? Yazıklar olsun size yıllarca eğitim adı altında hiçbir şey vermeyen, toplum kurallarını, sevgiyi, saygıyı öğretemeyen anne babalarınıza ve öğretmenlerinize…

Hepsi şaşkınlıkla bana bakıyor. Birileri sinirden şişmiş boyun damarlarımla sararmış benzimi görerek: ”Boş ver kardeş zamane gençleri işte üzme kendini bu kadar” diyerek oturtmaya çalışsa da zıvanadan çıkmışım bir kere…

***

Anlattıklarımın engelli amcaya yer verme kısmına kadar olan kısmı gerçek bir yaşanmışlık. Ve tüm bunlar hemen her gün çoğumuzun ortak ulaşım araçlarında karşılaşmış olduğu sıradan şeyler.

Sonrası mı? O bir mizansen…

Her ne kadar gerçeğe dönüştürmek üzere üzerinde ciddi ciddi düşünülmüş olsa da. Gerçek yaşanan kesit ise: ”Boş ver lan olum! Toplumun çivisi kaymış sana mı kaldı millete ayar vermek” dercesine ergenlere pis pis bakarak, kös kös ayakta yolculuk yapmak…

***

Egoist, bencil ve şımarık bir nesil yetiştiriyoruz.

Son zamanlarda çevremde en sık duyduğum sorulardan biri “zamane çocukları neden bu kadar şımarık?” sorusu.

Özellikle son 20-30 yıl içerisinde ne oldu bize?

Galiba sosyal ve kültürel değerlerimizi yitirdik. Artık toplum olarak empati kurmanın, adil davranışlar sergilemenin, hakkaniyetli olmanın ve doğrunun peşinden gitmenin, dürüstlüğün önemini bilmiyor, bu gibi kaygıları asla taşımıyoruz.

Hepimiz kendimizle ilgiliyiz ve bencillik okyanusunda kibirden boğuluyoruz. Hiç ölmeyecekmişiz gibi ne olduğumuzu bilmeden, hayattan ne beklediğimizin farkında olmadan, herkese ve her şeye öyle üstten bakıyoruz.

***

Çocuk yetiştirmek gerçekten zorlu ve karmaşık bir süreç.

Bugün çoğu anne baba çocukları ile arkadaşça bir ilişkiyi tercih ediyor ve bu ilişkide cezalandırma yok.

Arkadaşça yetiştirilen çocuklar da maalesef şımarık olup çıkıyor. 

Çocukla arkadaş olmak önemli ama; anne babaların, anne baba gibi davranması çok daha önemli.

Hiçbir çocuk şımarık doğmaz, ama daha bebeklikten başlayarak anne babasının ve diğer yetişkinlerin tutumları çocuğu şımarık hale getirir. 

Anne veya baba çocuğa en pahalı oyuncakları, en iyi giysileri alarak sevgilerini bu şekilde kanıtlamak ister. 

Çoğu aile bağımsız biri olsun, özgüvenli yetişsin niyetiyle çocuğun her davranışını hoş görüyor ve hatalarına göz yumuyor.

Oysa aşırı hoşgörü ve övgüyle büyüyen, her istediği yapılan çocuk kendini beğenmiş oluyor.

Kendini beğenmişliğin en önemli nedenlerinden biri çocukların evde ve ev dışında ortak paylaşım alanlarının günümüzde azalıyor oluşu.

Çocuğumuzun kendini beğenmiş bir ukala olmasını istemiyorsak onlara ‘bireysel’ değil, ‘kolektif’ olmayı öğretmemiz şart.

Kollektif olmayı öğretmek için de en azından akşam yemeklerini beraber yemek,  hiç olmazsa haftanın birkaç günü televizyonu tamamen kapatıp ailece sohbet etmek, arkadaş ya da komşu ziyareti yapmak faydalı olacaktır.

***

Ebeveynlerin doğru bildiği yanlışlardan biri de her istediği olunca çocuğun mutlu olacağı düşüncesidir.

Çocuğa aşırı övgüler yağdıran, onların her istediğini yerine getiren, sınırsız özgürlük tanırken beraberinde sorumluluk vermeyen ebeveynler bu tutumlarıyla hiçbir şeyden mutlu olamayan, öfkeli, kıskanç bireyler yetiştirerek farkında olmadan onlara en büyük zararı veriyor.

Çocuğuna hayır diyemeyen ebeveynler farkında olmadan çocuklara “Her zaman ben haklıyım”, “Benim isteklerim hemen yapılmalı” mesajlarını iletiyor.

Bu çocuklar, hayatın zorluklarını gördüklerinde hayal kırıklığına uğrayıp mutsuz oluyorlar. Okula başladıklarında da yaşıtlarıyla eşit muamele görmeyi kabullenemiyorlar.

Çocuklar anlık düşünürler, dürtü ve isteklerini erteleyemezler. Çoğu zaman davranışlarının neye sebep olacağını düşünemezler.

Onlara neyin doğru neyin yanlış olduğunu, bazı toplumsal kuralları öğretmek anne-babanın sorumluluğudur.

Toplumla uyumlu sağlıklı çocuklar yetiştirmek için çocukların sınırlarını belirlemek, gerektiği yerde ‘hayır’ demeyi bilmek gerekiyor.

Onların yaşına uygun sınır ve kurallar koyun, beklemeyi öğretin, yaşamın normal zorluklarından korumayın, takdirin dozunu kaçırmayın ve mutlaka ve mutlaka yetişkinlerin haklarına saygı göstermeyi öğretin.

Böyle yapın ki, biz büyüklerine karşı az da olsa saygılı davranmaları gerektiğini öğrensinler… 

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları