Enes Tarım

Evleneceklere Tavsiyeler

Enes Tarım

Talha b. Ubeydullah, Yahudi bir kadınla, Huzeyfe b. Yeman da Hristiyan bir kadınla evlenmiş; Hz. Ömer de onların bu tercihlerine şiddetli bir şekilde kızmış ve onları dövmek istemişti. 

Ömer’in, bunu hoş görmemesi, in¬sanların bu iki sahabeye uymalarından ve Müslüman kadınlarla evlenmekten vaz geçeceklerinden korkmasındandı. 

Bu yüzden onlara, bu hanımlarını serbest bırakmalarını emretmişti. 

Nitekim bu hususta şu rivayetlerde bulunulmuştu: “Huzeyfe, Yahudi bir kadınla evlendi. Ömer ona mektup yazarak “Kadını bırak” dedi. Huzeyfe de ona bir mektup yazarak “Sen, bunun haram olduğunu zannederek mi benim kadını bırakmamı istiyorsun?” dedi. Bunun üzerine Ömer: “Onun haram olduğunu sanmı¬yorum fakat ben, onların karşısında mümin kadınları ikinci plana düşüreceğinizden hor göreceğinizden korkuyorum.” diye cevap vermişti.

***

Bugünde kimi Müslüman gençlerin benzer davranışları sergiledikleri görülüyor.

Aslında bu konudaki hem erkekler hem kadınlar ile ilgili olan ayetler çok açıktır:

“Müşrik kadınlarla, onlar iman etmedikçe, evlenmeyin. Mümin bir cariye, çok hoşunuza giden putperest bir hür kadından daha iyidir. Müşrik erkeklerle, onlar iman etmedikçe, evlenmeyin. Mümin bir köle, çok hoşunuza giden putperest bir hür erkekten daha iyidir. Onlar sizi Cehenneme çağırırlar. Oysa Allah sizi izni ile Cennete ve affedilmeye çağırıyor. O, ayetlerini insanlara açıkça anlatıyor ki, öğüt alsınlar.” (Bakara 221)

Bu ayette yüce Rabbimiz evlilikteki tercih biçimini açık bir şekilde açıklamıştır. Evlilikte iman şartı aranmıştır. Çok hoşumuza gitse bile eğer karşımızdaki kişi Allah’ın emirlerine riayet etmiyor, dinine şirk bulaştırıyorsa bu kimselerle evlenmememiz emrediliyor. 

Bunun yerine Allah’a bağlı O’nun emir ve yasaklarını dikkate alan müminleri tercih etmemiz isteniyor. 

***

Evlilik çok önemli ve günümüz evlilikleri çocuklarımıza Müslüman, Müşrik, Hıristiyan ya da Laik renkler veriyor. Evin kadını eve ve çocuklara kendi rengini veriyor.

Şüphesiz evlilikte mutlu olunabilmek için eşler arasında inanç ve istikamet birliği bulunmalıdır. 

Çünkü evlilik Müslüman kadın ve erkek için en güçlü bağdır. Bir inanç ve istikamet birliği varsa o yuva dış dünyada ne olursa olsun her daim sapasağlam ayakya ve dosdoğru bir yol üzerindedir.
Evlilikle bir dava arkadaşlığı söz konusudur. 

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Allah’a ve Rasul’e itaat ederler…”(Tevbe–71) ayetini Müslüman ailelerin iyi anlaması gerekir. 

Geçmişte Mekke ve Medine’de kadınlar ve erkekler İslami davetin tüm aşamalarında birlikte hareket etmiş, dayanışma içerisinde olmuşlardı. 

Erkam’ın evinde Kur’an okurken, tebliğ yaparken, işkence görürken, Kabe’ye yürürken, hicret ederken, cihad ederken, şehid olurken omuz omuza mücadele etmişlerdi. Ümmü Atıyye Hz. Peygamberimizle birlikte yedi gazveye katılmış, Hz. Aişe ve Ümmü Süleym Uhud gazvesinde geri hizmetlerde bulunmuş, başka yedi kadın sahabe de Hayber’i kuşatan orduya katılarak önemli geri hizmetleri başarı ile yürütmüşlerdi.

***

Bugün gençlerimiz evlenirken İslami hassasiyetlere çok dikkat etmiyorlar. Müslüman erkek çocuklarımız artık evlenirken davasının bağlısı başörtülü ve şuurlu kızlar yerine açık olanları, dindar olmayanları tercih ediyor.

Öyle görülüyor ki çocuklarımız ağızlarından çıkan sözcüklerin ne mana ifade ettiğini bilmiyorlar. Eğer farkında olsalar idi İslam’a hizmet ettiklerini düşündükleri kendileri aynı davaya hizmet eden dindar kızlarla evlenmeye istekli olurlardı. 

Geçmişte Müslüman erkekler çoğu kez hayatı kamusal alan zırvaları ile ikna odalarında geçmiş, sıkıntılar görmüş, hakları elinden alınmış mağdur Müslüman kızları evlilikte tercih etmeyerek nasıl tezata düşmüş iseler; bugünün Müslüman gençleri de kendilerinden önceki nesilleri takip etmekte, dindar kızları evlilikte tercih etmemekte.

Bir Müslüman yalnızca fizik ve dünyevi hayat eşini arıyor olamaz. 

Müslüman gençlerimiz artık başı açık, İslam dışı hurafeleri savunabilen, batılı ideolojileri içselleştirmiş kızlarla çok rahat evlilikler yapabiliyor.

Dava şuuru zayıfladığı için ahiret hayatı ikinci planda kalıyor. 

Yani gençler, kendileriyle aynı davaya hizmet edecek ruh eşini aramak yerine fiziki ve dünyevi hayat eşini arıyorlar.

Oysa gençlerin bu tercihleri hayatlarındaki İslamiliği de bitirmekte, farkında değiller.

Gençlerimiz kendisini İslam davasına adamış, mücadele edebilecek hayat arkadaşı aramalılar. Bu yapılacak şey bir lütuf değil değerlere sadakattir.

Bilmemiz lazım ki, yaşadığımız dönem İslam’ın ilk dönemlerden çok farklı. 

İslam adına bir devletimiz yok. 

Sözü dinlenecek Ömerlerimiz yok. 

Hepimiz ayrı köşelerde annesiz babasız öksüz çocuklar gibiyiz. 

Gayri İslami temellerle yapılan her evlilik bizlerden bir parçamızı daha alıp götürüyor. 

Unutmayalım ki sırf İslami tercihlerinden dolayı İslami bir yuva kuramamış çocuklarımızın vebali hepimizin üzerinedir. 

İslami evliliklere dikkat etmezsek Müslüman ailelerimiz hiçbir şekilde oluşmayacak…

Selam ve dua ile… 
 

Yazarın Diğer Yazıları