Enes Tarım

EBU HANİFE'Yİ KİM ÖLDÜRDÜ?

Enes Tarım

Adı, Numan…  “Numan”, vücuda hayat veren kan demek. 

Sabit b. Zûta’nın oğlu… Künyesi, Ebu Hanîfe…

Yani  “Hak dine meyleden kişi”…

Kûfe’de hicri 80 yılında dünyaya geldi ve hicri 150. yılda ahirete irtihal etti. Ömrünün uzunca bir bölümünü bu şehirde geçirdi. Baba mesleği olan ticaretle ilgilendi. Ömer b. Hureys caddesinde meşhur bir dükkânı vardı. Zamanla ticareti genişledi, büyüdü, kendisine ait bir ipek dokuma atölyesi oldu. Yanında çok sayıda işçi çalıştı.

Akıcı bir dili, güçlü bir mantık örgüsü vardı. Sesi, kulağa hoş gelirdi. Kumraldı. Güzel yüzlü ve temiz giyimliydi. Boyu ne kısa, ne de uzundu. Yaşadığı asırda mantık ve söz söylemede Onun üzerine kimse yoktu. Zahit, muttaki, abid bir müçtehitti. Yüzüne bakıldığında Allah’tan korktuğu anlaşılırdı.

Malı tasadduk etmek için kazanırdı. İnfak ederken insanların şahsiyetlerini yaralamamaya özen gösterirdi. Meclisinde oturan birine para verecekse, herkes dağılıncaya kadar ona oturmasını emreder, huzurda kimse kalmayınca tasaddukta bulunurdu. Eğer sadakayı evlere ulaştıracaksa gece havanın kararmasını, insanların istirahate çekilmesini bekler, tanınmaması için de yüzünü gözünü sarar, sırtında taşıdığı nevaleyi önceden tespit ettiği evlere bırakıp dönerdi.

Bütün zamanlarını ibadete göre ayarlamıştı. Gündüzleri belli bir miktar uyur geri kalan vakitlerini ders ve ibadetle geçirirdi.

***

Hayatının 52 yılını Emevi, 18 yılını da Abbasi idaresi altında geçirdi. İki İslam devleti gördü. Ne var ki ikisi de Ona zulmetti. O hayatının hiçbir döneminde zalimlere dost olmadı. Her daim Emevilere başkaldıran Hz. Ali neslinin yanında yer aldı. Onların, hem Emevilere hem de Abbasilere karşı olan mücadelelerinde de destekledi. Zeyd b. Ali’nin hicri 121 yılında Hişam b. Abdil Melik’e karşı başlattığı ayaklanmayı Allah Resulü’nün Bedir’deki çıkışına benzetti. Kendisine niçin fiili olarak Zeyd b. Ali’nin yanında yer almadığı sorulduğunda ise, şöyle dedi:  “İnsanların onu ataları gibi yalnız bırakmayacaklarına kanaat getirseydim mutlaka onunla birlikte cihat ederdim. Çünkü O, müminlerin gerçek imamıdır. Fiili olarak olmasa da malımla ona yardım ettim.”

***

İmam Emeviler’in İslam’ı temsil hakkına sahip olmadıklarına kesin bir şekilde inandığından başkaldıranları mali açıdan destekledi. Fakat başkaldırıda başarılı olamayıp Müslüman kanı akıtılmasına sebep olacağını bildiğinden fiili olarak bu nevi oluşumların içerisinde yer almadı. Ve hem Emevi hem de Abbasiler döneminde ağır işkenceler gördü.

Emeviler devlet aleyhine gelişen olaylara engel olabilmek için ulemayı kalkan olarak kullanmak istiyordu. İmama görev vermek istiyorlardı. Kabul etmeyince zamanın Emevi Valisi onu, hapse atarak kırbaç cezası verdi. Her kırbaçta:  “Değil Emevi devlet idaresinde görev almak, caminin direklerini saymayı bile kabullenmem.” demeye devam ediyordu. Bir süre hapis yattıktan sonra hapisten çıkınca Mekke’ye gitti (h. 130). Abbasi Devleti kuruluncaya kadar orada ikamet etti, sonra Kûfe’ye geri döndü.

***

Ebu Hanife (r.a.) Abbasi Devleti’nin kurulmasını heyecanla karşıladı. İnanıyordu ki, yapılan zulümler son bulacaktı. Sonrasında Abbasilere ilk biat eden kişi o idiyse de, sonrasında onların haktan ayrıldığını gördüğünde ilk uyarıcı o oldu. Dersleri esnasında konu siyasi hadiselerin tahlilini gerektirdiğinde çekinmeden Abbasilerin Hz. Ali çocuklarına yaptığı zulmü sorgulamaya devam ediyordu. Yapılan zulümleri lanetliyor hakkı haykırıyordu.

Artık her hareketini takip ediyor; onu cezalandırmak için şartların oluşmasını gözlüyorlardı. Kadılık teklif ettiler fakat O, bu görevden yine imtina etti. Abbasilerin zulmü arttıkça o hususi dünyasına çekiliyor fakat her ortamda tenkit etmekten de geri durmuyordu.

Halkın da zulme tahammülü kalmamıştı ve Musul halkı isyan etti. Halife Mansur isyancılara uygulanacak cezayı görüşmek üzere ulemayı saraya davet etti. Valisine isyan eden Musul halkını öldürmenin meşru olduğunu savunuyor; ulemadan da bu kararı onaylamalarını istiyordu. Ve mecliste bunu kesinlikle onaylamayacağını söyleyen yine İmam Ebu Hanife idi.

Artık Abbasi Devleti bütün hafiyeleriyle imamı takip altına alıp her ifadesi kayda geçirilip devletin ilgili birimlerine aktarılıyordu. Bütün bunlar olurken O  gerek ders halkalarında gerekse dışarda her yerde hakikati söylemekten geri durmuyordu…

***

Bu çerçevede kabul etmeyeceğini bildikleri halde Ona yeni kurulan şehrin yani Bağdat’ın kadılığını teklif ettiler. İmam görevi reddetti ve kabul etmemede kararlılık gösterince hapse atıldı. Halife adamlarını cezaevine gönderip, isteğini kabul etmesi durumunda Onu serbest bırakacağını ve ikramlarda bulunacağını söyledi. Fakat Ebu Hanife ilk görüşüne sadık kaldı. Bunun üzerine Halife, her gün çarşıya çıkarılmasını ve milletin huzurunda on kırbaç vurulmasını emretti. Bu durum 12 gün devam etti, toplam 120 kırbaç vuruldu. Ve İmam-ı Azam ahirete irtihal edinceye kadar zindanda kaldı. Öleceğini hissedince secdeye kapandığı ve ruhunu secde halinde teslim ettiği rivayet edilir…

***

 İnsanlık tarihinin bu en büyük imamı ahirete irtihal ettiğinde takvim hicri 150 tarihini göstermekte idi. Bağdat’ın doğusunda gasp edilmemiş temiz bir yer olan Hayzurân kabristanlığına gömülmeyi vasiyet etmişti. Bedeni zayıftı. İbadet ve Allah yolunda gayret onu eritmişti.

Sefihler, ulema ve devlet adamları zulmü İslam adına meşrulaştırmadığından Ona zulmetti. Sokaklarda milletin huzurunda kırbaçlandı; hakarete uğradı. Ders okutmasına, fetva vermesine engel olundu. Fakat metanetinden, azminden hiçbir şey kaybetmedi. Desiseler, komplolar cesaretini kıramadı. Zindanda kırbaç yemeyi bol paralı devlet memurluğuna tercih etti. Ömrü mücadele ile geçti. Hayatını ilim ve ibadete hasretti. Dünyada köprüden geçen bir yolcu gibi yaşadı ve mücadele dolu hayatını en son şehadetle taçlandırdı.

Kendisine teklif edilen kadılık ve hazine bakanlığını reddetmesinin nedeni zalim idareler altında İslam’a göre hükmedememe endişesi idi. O ahirette verilecek cezadansa dünyadaki cezayı tercih etti…

Rabbim şahitlerden yazsın inşallah…

Selam ve dua ile…

Yorumlar 1
serdar apaydın 25 Ağustos 2020 11:36

emeğinize sağlık

Yazarın Diğer Yazıları