Enes Tarım

Depremler uyarır mı?

Enes Tarım

Geçmiş olsun İzmir.

Tüm Malatya tüm Türkiye acınızı paylaşıyor.

Bizi biz yapan tüm farklılıklarımızı, renklerimizi birbirine karıştıran duygularımızı hemhal eden beraberlik, birlik içinde olma ruhudur.

Bu ruh doksan milyon insanı biri birinin parçası kılar, toplar, tek parça yapar.

Buse, İdil, İnci, Elif, Ayla…

Hepiniz cansınız, hepiniz bizim, doksan milyon insanın kızlarısınız, hepiniz bizden bir parçasınız…

***

Toprak altından çıkarıldığınızda hepimiz gözyaşlarına boğulduk.

Hem kurtulmanız için yaptığımız duaların Yasinlerin hürmetine, hem de toprağın sizi bağışlayışına, bizlere geri verişine sevindik.

Her şeye mi?

Bazı şeylere sevinemedik tabii.

Fırsatçı müteahhitlere, binalarda denetleme yapmayan yerel yönetimlere, kentsel dönüşüme direnen cahil vatandaşlara üzüldük.

Bu katliamın faili onlar zaten…

Arama kurtarma devam ederken konvoylar, büyük koruma orduları, yardımcılar, yardımcıların yardımcıları ve yardımcıların yardımcılarının yardımcıları ile ve hali ile kameramanlar ve muhabirler ordusu ile güya incelemeye gelen vekil, başkan ve yaverlere üzüldük.

Tel tel dökülen binalara, fırsatçı müteahhitlere, işini yapmayan belediyelere üzüldük.

Yüzde doksanının Müslüman kabul edildiği bir ülkede bir kısım güruhun kurtarılan her candan sonra insanların sevinç içerisinde Allahu Ekber deyişine takılmasına üzüldük.

Biz Müslümanların hayret sevinç ve korku anlarında Allahu Ekber, Subhanallah, Elhamdülillah dediğini, bu sözcüklerin gayrı ihtiyari tüm Müslümanların ağzından döküldüğünü, bunun dindar olsun olmasın yaratıcıya bir sığınış, bir takdir ediş, onu bir yüceltiş, bir aldıklarına/ geri verdiklerine şükür olduğunu bilmeyişlerine, ideolojik bir slogan gibi telakki edişlerine üzüldük…

Oysa tekbir kibirlenen despotlara karşı bir meydan okuyuştur, bir mazlumların yanında oluş, bir senden büyük Allah var diyerek ahireti hatırlatış, bir devrimci haykırıştır.

Bu acılı günlerde kurtarılan her can için hamd eden, şükreden, beraber sevinen, beraber ağlayan ülke insanımızı görünce bir seviniş, gelecek günler için yeni ümitler biriktiriştir.

AFAD, UMKE, AKUT, GEA, İHH, Türkiye Mağaracılık Federasyonu Kurtarma Ekibi ve daha adını anlamını bilmediğimiz canhıraş gayretlerle kurtarma faaliyetlerinde çalışan ekiplere, enkazda kalan canların hayatlarına dokunabilmek için mücadele eden insanlarımıza bir seviniştir...

***

Aynı zamanda CHP lideri Kılıçdaroğlu’ nun deprem yardımları ile Suriyelilere yapılan yardımları kıyaslayarak bir felaket üzerinden muhalefet yapmasına rant devşirmeye çalışmasına üzüldük.

İktidarın 19 yıllık icraatında depremle ilgili yeterince gayret göstermemesine, olası bir depremde ihmaller yüzünden başta İstanbul olmak üzere Malatya olmak üzere çoğu ilimizi büyük risklerin bekliyor oluşuna üzüldük.

Türkiye semalarında okunan ezanlarla her gün tüm camilerden milyonlarca kez Allahu Ekber denirken ve tüm kulaklar buna aşina iken bunun bazılarına ürperti verişine üzüldük. 

Allah’ın büyüklüğünü söylemenin birilerini rahatsız edebildiğini görmek üzücü bir durum. 

Denebilir ki bunda dindarların bu kelimeyi uluorta her ortamda kullanması, bu kelimenin artık dindarlarla ilişkili bir cümle olarak, onlara ait bir kullanış olarak kabul edilişi bunda etkendir.

Denebilir ki bazı dindarların sosyal medyada sağda solda bu kelimenin gölgesinde nutuklar atarak, vaazlar vererek İzmir’in dindar olmayan bir il olduğunu, İzmirlilerin kendi günahları yüzünden bu felakete maruz kaldıklarını, bunun Allah’ın onları bir cezalandırışı olduğunu bilmiş bilmiş anlatışlarına bir tepkidir denirse…

Bu salaklara kızıp Allah’ın büyüklüğünü ilan eden bir cümleye onlar yüzünden tepki göstermek en az onların ki kadar bir salaklık değil midir?

***

Deprem Allah’ın bir cezası değil doğal bir afettir. 

Deprem tabi ki Allah’tandır, sünnetullahtır.

Ancak günahlar yüzünden maruz kalınan bir sünnetullah değil; kendi aptallıklarımız, malzemeden çalışımız, fay hatları üzerine bilgisizce çok katlı binalar yapışımız, belediyeler olarak bunu denetlemeyip onaylar verişimiz yüzünden yaşadığımız bir doğal yasadır.

Depremler günahlar yüzünden olsaydı daha şiddetli oranlarda oldukları halde neden Japonya’daki Budistleri öldürmüyor diye sormazlar mı adama.

Deprem ve benzeri doğal afetler fiziki yasaların sonucudur. 

İlahi cezalandırma ile zerrece alakası yoktur. 

Tarih boyunca Kabe’nin bile doğal afetler yüzünden birçok kez tahribat gördüğünü unutmayalım.

Ölenlere rahmet kalanlara sabır niyaz ediyorum…

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları