Enes Tarım

BİR 28 ŞUBAT DAHA GEÇERKEN

Enes Tarım

Tarihe “post modern darbe" olarak geçen ve toplum ile siyaset üzerinde derin postal izleri bırakan 28 Şubat'ı geride bırakalı 22 yıl oldu.

Ve maalesef bu döneme ait hak ihlalleri bugün de devam ediyor.

O dönemde yargılanıp mahkûm edilen insanlardan yaklaşık 500’ü hala cezaevinde.

***

Başörtülülerin okullara sokulmadığı, dini vecibelerini yerine getirmek isteyenlerin adeta kamusal alandan silindiği, var olan toplumsal düzeni korku ve tehlike mantığına endeksleyen kararların kâğıda döküldüğü post modern darbenin yansımaları 17 yıllık Ak Parti iktidarına rağmen hala sürüyor.

Ve cezaevlerinde 28 Şubat mağdurlarının dosyalarının yeniden açılıp, suç işleyip işlemediklerinin ve delillerin yeniden araştırılması gerekiyor.

***
28 Şubat kararları Müslümanların toplumda günden güne güçlenmesi neticesinde, onları halkın gözünde küçük düşürerek suçlu göstermek, hızla büyüyerek gelişen İslami düşüncenin önünü kesmek, Müslümanları terörist gibi göstererek hapislerde çürütmek amaçlı bir girişimdi.

Topluma 'balans ayarı çekilirken', darbeciler askeri vesayet sistemi ile savcı ve hâkimlere brifing veriyor, katılmayan hâkim ve savcılar görevden alınıyor, Müslüman kimlikli insanlar bu brifingler doğrultusunda yargılanarak hapsediliyordu.

Tamamen sivil olan, hiçbir taşkınlığın yaşanmadığı Anadolu'nun dört bir tarafında yapılan 'el ele eylemlerini' organize ettikleri gerekçesiyle düzenleyen ve katılanlar hakkında anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçlamasıyla davalar açıldı.

Bu davalar uzun yıllar sürdü ve insanlar kendilerini aklamak için yıllarca mücadele verdi.

Sivil bir eyleme katılan insanlar idamla yargılandı.

Buna benzer başka eylemlere katılan insanlar terör örgütü kurmak, terör örgütüne üye olmak, şeriat devleti kurmak suçuyla yargılandı.

Dindarlar okullardan, kamudan, yargıdan uzaklaştırılırken FETÖ üyeleri bu görevlere yerleşti. FETÖ buradan nemalandı ve kendilerinden olmayan insanları da dışladı.

28 Şubat darbesi, dindarların ötekileştirilmesinin amaçlandığı bir planlı organizasyondu ve bu hedefe ulaşabilmek için toplumun hazırlanması gerekiyordu.

Aczimendiler, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı Fadime Şahin benzeri figürler yardımcı öğe olarak kullanılırken; başörtüsü eylemleri de birer isyan girişimi gibi lanse edilerek yapılan baskılar ve darbe meşrulaştırılmaya çalışıldı.
Bu süreçte dindar kitleler yasa dışı çete kurmakla itham edildi. İnsanların yapmadıkları eylemlerle suçlanarak faili meçhul cinayetler yıkılmak suretiyle toplumdan ötekileştirildiler.

Mahkemeler deliller olmaksızın, işkence, kötü muamele sonucu alınan ifadelerle mağdurlara uzun süreli cezalar verdi.

Ve geldiğimiz süreçte cezaevlerinde hala 500’ü aşkın 28 Şubat mağduru insan var.

Yıllardır unutulan, görülmeyen, göz ardı edilen, hali hatırı sorulmayan…

Evet, halihazırdaki bu durumun müsebbibi bu hükümet değil belki ama bu insanların 28 Şubat mağduru olduğu aşikar olmasına rağmen onların hürriyetlerine kavuşması noktasında hiçbir girişimde bulunmuyor.

Her 28 Şubatta insan hakları dernekleri ve STK’ lar ellerinde 28 Şubat zulmünü anlatan dövizlerle sloganlar atarak darbe cuntasını lanetlerken sonuçta hiçbir şey değişikliğe uğramıyor ve mağdur Müslümanlar hapishanelerde çile doldurmaya devam ediyor.

Boşu boşuna yatıyorlar suçsuz yere ve kimseye dertlerini anlatamıyorlar.

Bu kişilere Cumhurbaşkanı sahip çıktığı zaman toplumda ses bulabiliyor.

Yakup Köse, Salih Mirzabeyoğlu ve Mehmet Ali Tekin gibi kişilerin dosyalarını bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan zikrettiği zaman yeniden incelendi.

İncelendiğinde aleyhlerine delil olmadığı ortaya çıktığı için yeniden yargılanıp tahliye oldular.

Ama onlar gibi içeride pek çok kişi var.

Bu kişilerin dosyalarının yeniden açılıp, suç işleyip işlemediklerinin ve delillerin yeniden araştırılması gerekiyor. 20 yıldır tutuklular.

Sivas mağdurları da ayrı bir sorun.

Onlar da haklarında bariz deliller olmamasına rağmen 1993 ten beri hapisteler.

O dönemde Devlet Güvenlik Mahkemeleri vardı ve bu kararları askeri üyeler verdi.

Öncelikle kapatılan DGM'lerde verilen kararların yeniden gözden geçirilmesi, bu kardeşlerimizin yargılanması gerekiyor.

28 Şubat mağdurlarına yeniden yargılama yolunun açılması, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkının geriye dönük bu insanları kapsayacak şekilde genişletilmesi veya TBMM'nin bu konuda yasal düzenleme yapması gerekiyor.

28 Şubat süreci, sadece hükümeti hedef almadı. Acımasızca başvurulan psikolojik harp teknikleri, toplumun üzerine kara bir bulut gibi çöktü. Batı Çalışma Grubu (BÇG) yaptığı fişlemeler neticesinde binlerce insan işinden olurken aileler parçalandı, yuvalar yıkıldı.

***

Birileri için 28 Şubat bitmiş olabilir ancak bir kısmımız için hala bitmedi ve onlar yaklaşık mahpus damlarında gözlerden uzak unutulmuş bir şekilde hatırlanmayı bekliyor…

Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları